Halk arasında Karasu Hastalığı olarak adlandırılan Glokom (Göz tansiyonu) ya da göz basıncı, son dönemde en çok aratılan hastalıklardan biri oldu. Bu hastalığın erken teşhisi ve tedavisi göz sağlığı açısından ciddi önem taşıyor. Peki, Glokom tedavi edilebilir mi, kimlerde görülür? Tedavi edilmezse görme kaybına yol açabiliyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Muhsin Eraslan, belirtisiz ilerleyen bir göz hastalığı olan glokom hakkında merak edilenleri tüm ayrıntılarıyla sizler için anlattı. İşte, Glokom tedavisinde tercih edilen yöntemler...
GÖZ BASINCI NEDİR?
Göz tansiyonu olarak da bilinen glokom, göz içindeki yüksek basıncına bağlı olarak ortaya çıkan, göz sinirlerindeki ilerleyici hasar olarak tanımlanır. Bu durum, erken teşhis edilip tedavi edilmediği takdirde kalıcı görme kaybına yol açabilen yaygın bir göz hastalığıdır.
Normal şartlar altında gözlerimizde bir sıvı bulunur ve bu göz içi sıvısı bir yandan üretilirken bir yandan da gözü (trabeküler ağ bölgesinden) terk eder. Glokomda göz içi sıvısının çıplak gözle görülemeyen çıkış yolu tıkanır ve sonuç olarak tahliye edilemediği için artan göz içi sıvısı göz içi basıncının artmasına neden olur. Yüksek sıvı basıncı, aynı zamanda optik sinir olarak da bilinen göz sinirine zarar vererek sinir hücrelerinde geri dönüşü olmayan hasara neden olabilir.
GLOKOM TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
"Primer açık açılı glokom" bu sinsi hastalığın en sık görülen tipidir ve sıklığı yaşla birlikte artar. Erken teşhis çok önemlidir çünkü bir kez görme kaybı meydana geldiğinde bu hasarlı doku bölgelerinde iyileşme mümkün değildir. Glokom hastalığı sadece göz içi basınç artışı olmayıp mutlaka bu artışa eşlik eden göz sinirinde harabiyet olması ve böylece görme alanı kaybının olması gerekir.
GLOKOM KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Glokom sorunun ortaya çıkması için birçok faktör etkilidir. Risk altında olan kişiler ise;
-İleri yaşta olan kişiler
-Genetik yatkınlığı olanlar
-Şeker hastalığına sahip olanlar
-Miyop tanısı olanlar
-Uzun süreli kortizon kullanılması
Glokomun erken evrelerinde pek çok hastada herhangi bir belirti gözlenmediği için düzenli doktor kontrolü erken tanı için önem taşır.
Normal tansiyonlu glokom tanısı atlanmamalıdır!
Normal tansiyonlu glokom tanısının koyulması diğer glokom türlerine göre oldukça dikkat isteyen bir süreçtir. İlk olarak hasta öyküsünün detaylı olarak dinlenmesi büyük önem taşır. Hastanın kullandığı ilaçlar, ailede glokom hastalığı olup olmadığı öğrenilmelidir. Kesin tanı gerekli görüldüğü takdirde uzman hekim bazı testler isteyebilir. Bu testlerin başında ise 24 saatlik kan basıncı izleme gelmektedir.
Hasta kesin olarak normal tansiyonlu glokom tanısı koyulduktan sonra glokoma sebep olan altta yatan hastalıklar tedavi edilir. Bu hastalıklar tedavi edildikten sonra kişinin ihtiyacına uygun ilaç tedavisine uzman hekim kontrolünde başlanır. İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı durumlarda ise lazer tedavisi yapılabilir.
Normal tansiyonlu glokom hastalığında tanı koyma ve tedavi süreci diğer hastalıklara göre daha zor olabilir. Bu sebeple tedaviye alanında uzman hekim ile başlamak ve tedaviyi yarıda bırakmadan devam etmek önem taşır.
GLOKOM TEDAVİSİNDE TERCİH EDİLEN YÖNTEMLER
Glokom, göz içi basıncını azaltan göz damlaları ile tedavi edilir. Cerrahi seçenekler veya lazer müdahalesi göz içi basıncını düşürmek için kullanılan diğer seçeneklerdir. Bazı hastalarda birden fazla cerrahi müdahale gerekebilir. Genellikle göz damlalarının günlük olarak kullanılması önemlidir. Farklı etken maddelerle doktorunuzun önerdiği tıbbi tedavi aralığında, günde bir veya birkaç kez ve düzenli aralıklarla göz damlası uygulamak işin temelidir.
Dikkat edilmesi gerekenler…
Doktorunuzun önerdiği zamanlarda göz damlanızı damlatmayı ihmal etmeyin. Düzenli kullanım ile göz tansiyonunda daha etkili bir düşüş sağlayarak hastalığın daha da kötüleşmesini engellersiniz.
Göz içi basıncını düşürmek için kullanılan göz damlalarının bazı sistemik yan etkileri olabilir. Bu durumda nefes darlığı veya düzensiz kalp atışı gibi günlük hayatınızı etkileyen herhangi bir yan etki fark ederseniz hemen göz doktorunuza başvurunuz.
Lokalize bir görme alanı kaybını erken dönemde saptamak için göz doktorunun tavsiyesi üzerine görme alanı testi ve göz sinirlerini inceleyen tomografi (OCT) tetkiklerini yaptırmayı ihmal etmeyin.