Güler Sabancı’nın Bakan Yusuf Tekin’den isteği: “1 YIL ERTELEYİN”
Tam Millî Eğitim Bakanlığı’nın, Fransa ile ülkemizdeki Fransız okulları üzerinden yaptığı anlaşmayla gurur duyup sevinirken, aldığım bir bilgiyle kulaklarıma inanamadım.
TÜSİAD üyesi, koskoca İş İnsanı, Sabancı Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e gidiyor ve buyurgan bir dille “Müfredatı bir yıl erteleyin” diyor.
Teyit etmem gerekirdi, aradım Sayın Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i ve lafı hiç dolandırmadan “Güler Sabancı sizden yeni eğitim müfredatının uygulanmasını bir yıl erteleyin talebinde bulundu mu?” diye sordum.
Biraz şaşırsa da “Doğrudur” diye cevap verdi.
Bakan Tekin bu konudan bahsetmeye pek niyetli değildi ama Güler Sabancı ile aralarında neler konuşulduğuna dair merak ettiklerim vardı.
Güler Sabancı’ya ne oluyordu?
NEDEN BU CEVVALLİK?
Misal, şu sıralarda en çok dillendirilen konu olan din derslerinin yeni müfredatla artırıldığı yolundaki iddialarla mı ilgiliydi bu ani gelen “erteleme” talebi?
Bakan Tekin “Hayır din dersleri konusunu hiç gündeme getirmedi sayın Sabancı, zaten öyle bir durum da yok” dedi.
Peki ne o zaman?
Sayın Bakan “Sayın Sabancı bir yıl erteleyin ama o zamana kadar birkaç pilot uygulama yapın talebinde bulundu. Neden böyle bir ısrarları var tam olarak anlayabilmiş değilim açıkçası. Sadece bazı tahminlerim var ama o da bana kalsın” sözleriyle bu müphem “istek” üzerinde adeta tahmin yürüttü.
O halde laiklik konusunda bir sıkıntı mı?
Bakan Yusuf Tekin laiklik konusunu şöyle anlattı:
“Muhalif kesimler laikliği 28 Şubat laikliği olarak algılıyorlar, ben ise bu konuda evrensel kriterlere yakınım. Dolayısıyla da müfredatımızda milli değerlerimize, vatan sevgisine, ülkemizin tarihine, geçmişine daha çok ağırlık verirken, din derslerini de sözünü ettiğim evrensel laiklik ilkeleri çerçevesinde düzenledik. Din derslerinin sayısının artırılması diye bir durum da kesinlikle söz konusu değil ve bu bir yalan. Biz sadece programı açıkladık, çizelgeleri değil. Din dersini artırdığınız zaman bir başka dersin sayısını azaltmanız gerekir. Misal, bir ek din dersi koydunuz, o vakit diyelim ki biyoloji dersini çıkarmanız gerekir ve bu durumda o dersi veren en az 15 bin öğretmen norm fazlası olur. Böyle bir şey kesinlikle mümkün değil ve olmayacak da.”
ERKEN SEÇİM OLASILIĞINA KARŞI MÜFREDAT TEDBİRİ Mİ?
İşin içine TÜSİAD’cı arkadaşlar girince insanın zihni biraz karışıyor haliyle. Şimdi CHP Genel Başkanı Özgür Özel de ağzında müfredat diye bir şeyler dolaştırıyor ya, ondan dolayı daha fazla ilgi çekti bu. Dediğim gibi aklımda deli sorular. Gözümü karartıp sordum onu da:
“Sayın Bakan, malum TÜSİAD-CHP iş birliği ortada. 31 Mart seçimlerinde DEM ve İyi Parti desteğiyle birinci parti çıkınca son zamanlarda da erken seçim sakızını çiğnemeye başladılar. Acaba bununla mı bağlantılı? Hani siz 1 yıl erteleyin, CHP bir erken seçimle iktidara gelir, böylece müfredatla uğraşmamış oluruz, kendi müfredatımızı getiririz mi demek istiyorlar?”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tabii ki bu soruma cevap vermedi. Müfredatı siyasi konulara karıştırmamak gerektiğini ve yorum yapamayacağını söyledi.
Tamam yapmasın da sorular bitmiyordu ki…
BİRİ DIŞINDA MÜFREDAT’A KATKI SUNMAYAN SENDİKALAR VE TÜSİAD’IN TUTUMU
Örneğin, Millî Eğitim Bakanlığı yeni müfredat çalışmasının başladığını Haziran 2023 tarihinde duyurmuş, Nisan 2024 tarihinde de müfredat askıya çıkmış. Arada neredeyse bir yıl var. Tüm eğitimcilere, eğitimle ilgili siyasetçilere, akademisyenlere eğitim alanında faaliyet gösteren, dernek ve sendika gibi sivil toplum kuruluşlarına açık davette bulunulmuş. Gelin tartışalım demiş Bakan Tekin, önerilerini, çalışmalarını getirsinler, üzerinde tartışsınlar diye.
Peki sonuç?
Yusuf Tekin yüzlerce başvuru olduğunu belirterek süreci “Öğretim üyeleri, öğretmenler, emekli eğitimciler, bu konuda çalışma yürütenler, çeşitli kuruluşlar geldi, hepsini komisyona yönlendirdim ve onların istekleri, önerileri, bizim çalışmalarımız, tamamı tartışmalar sonucunda ortaya çıkmış, çok titiz ve detaylı bir çalışmanın ürünü müfredat. OECD ülkeleri ve Pisa kriterleri…Dünyanın geldiği bir yer var, önemli olan bilgiyi vermek değil sadece, onu kullanmayı öğretmek.” diye anlattı.
Sayın Tekin bu arada eski müfredattaki hantallığı, öğrencilerin nasıl adeta “bilgi hamalı” haline (Tabir bana ait) getirildiğini, misal ortaokul matematik derslerinde OECD ülkeleri lisans öğrencilerinin müfredatının uygulandığını anlattı. Tabii tüm bunların yanısıra millî ve manevi değerlerimiz, kültürümüz, tarihimiz, bizi birleştiren merhamet, komşuluk, dostluk, aile gibi değerleri koruma konusunda da hassas olduklarını söyledi.
Tüm bunlar güzel ama, eğitim sektöründeki derneklerden, sendikalardan bu konuda hazırlanmış bir çalışma gelmiş miydi?
Yalnızca Memur-Sen’den hayli kapsamlı bir çalışma iletilmiş Millî Eğitim Bakanlığı’na ve ondan da önemli ölçüde istifade edilmiş zaten. Ama diğerleri anladığım kadarıyla tembellik edip, müfredat ilan edildikten sonra konforlu alanlarından atıp tutmaya başlamışlar.
Tekrar Güler Sabancı meselesine döndüm ister istemez Bakan Yusuf Tekin’le sohbet ederken.
“Güler Sabancı size gelip müfredatı bir yıl erteleyin dediğine göre müfredattan rahatsızlar nedeni belli olmasa bile. Kendileri somut bir öneri sundular mı siz müfredat için geçen yıl haziran ayında çağrı yaptığınızda?”
“Hayır gelmedi onlardan. Tüsiad’ın Eğitim Reformu Girişimi (ERG) bir birimi var, şimdi onlar bir eğitim ve müfredat paketi yayınlamışlar.”
TÜSİAD’ın meşhur raporları…
1980 öncesi Başbakan olduğu sırada Bülent Ecevit için yayınladıkları darbe zeminli bildirilerle başlayıp, bugüne kadarki siyasete müdahale biçimi haline gelen ünlü raporları. Dış politikadan “Kürt sorunu” na ne ararsanız var. Ülkenin iş adamları kurdukları dernek vasıtasıyla adeta bir VESAYET ODAĞI haline gelmiş durumdalar.
BİR VESAYET ODAĞI OLARAK TÜSİAD VE SABANCININ TALEBİNİN ALT OKUMASI
Bu ülke, askeri vesayetten, bürokratik vesayetten, yargı vesayetinden çok çekti. Hâlâ da kalıntılarıyla uğraşıyoruz. Demokrasinin ayaklarına birer pranga olan bu vesayet odaklarına yandan yandan stepne olan TÜSİAD’ın ve üyelerinin, 28 Şubat sürecindeki darbe ortaklıkları da unutulacak gibi değil malum.
Kısaca Güler Sabancı’nın Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’den isteğinin satır aralarını şöyle okudum:
“Bakın biz bunu uygulatmayız. Gördüğünüz üzere CHP Genel Başkanı konuşmaya başladı. Eğitim sendikalarından öğretmenler de iş bırakma eylemleri yapar. Bu eylemlere güvenlik güçleri zaten müdahale eder. Herhangi bir kötü müdahaleyi köpürtürüz, medya destek olur, dünya arkamızda zaten. Kuyruk acısı olan Fransa başı çeker. Almanya desen keza öyle. Amerika kaygılarını iletir ve yeni bir ÖĞRETMEN GEZİSİ çıkarırız ki buna öğrenciler de katıldığı zaman tadından yenmez.”
Neden insanın aklına böyle şeyler geliyor ben de bilmiyorum vallahi…
Tuhaf…