Hadise'nin yeni klibi HayHay'ın kahreden hikayesi herkesi şoke etti! Meğer...
Oyuncu sevgilisi Kaan Yıldırım'dan ayrılan ünlü popçu Hadise HayHay adlı klibiyle sosyal medyanın gündemine oturdu. Ünlü popçu'nun yeni klibininin kahreden hikayesi ortaya çıktı.
Ünlü popçu Hadise yeni çıkardığı HayHay adlı klibinin üzen hikayesini açıkladı.
"Sadece kendine yenilen kadınların hikayesi..."
Kim bilir belki de en güzel intihar etme şekli aşık olmaktır" diyen Hadise Twitter'dan yaptığı açıklamada, "#HayHay klibimizin hikayesi; hayatı savaşmakla, mücadele etmekle geçen tüm kadınların hikayesi... Yorulmadan yürüyen, yere düşse bile kendi gücü ile ayağa kalkan sadece kendine yenilen kadınların hikayesi..." sözlerini kullandı.
Ünlü popçu sosyal medya hesabından klibinin gizemli hikayesini açıkladı. Ünlü şarkıcı Hadise, "1947 yılında hayatına son veren, bu son ile tarihe geçen En Güzel İntihar olarak bilinen “Evelyn Francis Mchale”nin hikayesi... Herkes kendi hikayesini yazmaya, acısıyla, mutluluğuyla yaşamaya devam etmekten asla vazgeçmesin..." sözlerini kullandı.
“Evelyn Francis Mchale" kimdir?
Mayıs 1947 yılında Evelyn Francis McHale henüz 23 yaşındayken muhasebeci olarak çalıştığı Amerikalı Evelyn, Empire State binasının 83. katındaki Gözlem Güvertesinden, yaklaşık 255 metre yükseklikten atlayarak intihar etmiş; es kaza olay yerinden geçen henüz öğrenci olan bir fotoğrafçının objektifine yansıyarak gelmiş geçmiş en güzel intihar etmiş insan fotoğrafını vermiştir.
Empire State binasından atlamış ve bir arabanın üzerine düşmüştür. Ancak cesedi parçalanmamış hatta bir kan bile akmamıştır, sanki hurdalıktaki bir arabanın üzerine yatmış uyuyan bir kadın gibi görünmektedir. Onun ölümünün fotoğrafı günümüzde “tarihin en güzel intiharı” olarak anılır...
Tam olarak hikaye ince ayrıntısıyla bilinmese de, Evelyn McHale’i intihara sürekleyen hikaye, nişanlısıyla yaşadıklarına dayanıyor. Evelyn'i adım adım intihara götüren olaylar;
Evelyn McHalen bu çift sıralı kolye onun çok hoşuna gitmişti ve hayatı boyunca saklayacaktı onu. Ama bu ziyaret, inci kolye dışında pek iyi gitmemişti. Nişanlısı, Evelyn’e çalışmasından mutlu olmadığını söylemişti. Asıl problem, onu her gün beraber çalıştığı genç, bekar erkeklerden kıskanmasıydı.
Ziyaretin üçüncü gecesinde Evelyn, nişanlısını kaldığı öğrenci yurduna bırakıp, onun ısrarıyla kaldığı, yalnızca kadınların bulunduğu şehirdeki oteline dönüyordu. Otele gidince, yatağına oturdu, günlüğünü açtı ve “bensiz çok daha iyi bir hayata sahip olacak” yazdı. Sonra yazdıklarını sildi!
Sonra şunlar döküldü kağıda: Ben hiç kimse için iyi bir eş olamam
Ama yine üzerini karaladı! Sayfayı günlüğünden yırttı, buruşturdu ve odanın öbür ucuna fırlattı. O gece uyumaya hazırlanırken annesini aklına getiriyordu. Sorumluluk sahibi, cana yakın ve çalışkan annesini. Onun, kendisine ne kadar sık, aptalca davranmayı bırakıp bir düzen kurmasını ve ciddileşmesini söylediğini düşünüyordu.
"Romantik düşler değil, disiplin gerektirirdi"
Yatmadan önce, nişanlısı ile geçireceği son günün her ikisi için de mutlu geçmesi için çabalayacağına dair kendi kendine söz veriyordu.
Kahvaltıyla başladıkları güne, Lafayette’te ki kemere doğru yürüyerek devam ediyorlardı. Köprüye geldiklerinde, tam ortada nişanlısı durdu, Evelyn’e döndü, ellerini tuttu ve "Şehirde çalışmayı bırakmanı istiyorum," dedi. "Aslında istediğim, planladığımızdan daha önce evlenmemiz."
Evelyn: Anlamıyorum, planlarımızı zaten yapmıştık, sen okulu bitirene kadar bekleyecektik.
Nişanlısı: Senden ayrı olmaya dayanamıyorum. Buna senin de mutlu olacağını düşünmüştüm.
Evelyn: Mutluyum zaten, ama planlarımızda büyük bir değişiklik bu.
Nişanlısı: Biliyorum, hatta bence şehirdeki işinden istifa etmeli ve belki de kampüsün yakınlarında bir iş bulmalısın düğüne kadar. Bu ayın ilk gününden itibaren çalışmayı bırakmanı istiyorum.
Evelyn çok sinirlendi. Üzüldü, ancak kendine verdiği sözü hatırlamıştı. Fakat günleri kötü geçmesin diye nişanlısının söylediklerine itiraz etmiyordu. Ziyaret ardından Evelyn, yaşadığı şehre geri dönüyordu.
Gün gelir; 1 Mayıs 1947 Perşembe. Ayın ilk günü, Evelyn günlerdir nişanlısının telgraflarına cevap vermiyordu.
İki hafta önce kampüsten, şehre geldiği sırada işinden de istifa ettiği için gideceği hiçbir yer yoktu. Ama yine de sabahın köründe Manhattan’ın sokaklarında amaçsızca geziniyordu. Üzerinde, içinde birkaç dolarının olduğu cüzdanı ve makyaj çantası vardı. İnci kolyesini ve beyaz eldivenlerini giymiş, yürürken bir elini ceketinin cebine sokuyor ve otel odasında yazıp buruşturduğu kağıdı eline alıyordu.
Evelyn, önünden geçtiği Empire State binasına giriyor ve asansöre binip 86. katındaki gözlem platformuna çıkıyor.
Şuan, kendisiyle Manhattan kaldırımları arasında, ufak bir parmaklık, minik bir çıkıntı ve 250 metrelik yükseklik bulunuyor.
Genç kadın, son defa ceketini çıkarıyor ve parmaklığa asıyor. Cüzdanını ve içinde aile fotoğrafları olan makyaj çantasını yere koyuyor. İnci kolyesine bir tılsım gibi tutunan Evelyn McHale en nihayetinde, kendisini derin boşluğa bırakıyor.
Evelyn, üzerine düştüğü arabanın tavanını çökertirken kendisi, sanki uyurmuşcasına, tüm güzelliğiyle, düştüğü yerde yatıyor, aynı zamanda eliyle inci kolyesini tutuyordu.
Evelyn’in nişanlısı, Pensilvanya Lafayette Koleji’nde öğrenciydi. Genç adam, onu görmek için 4 günlük bir ziyarete gittiğinde vermişti kolyeyi güzel nişanlısına.
Evelyn’in intiharından dört dakika sonra, Genç ve acemi bir fotoğrafçı olan Robert Wiles, genç kadının araba üzerinde ki uysal, dingin ve huzurlu cesedini ölümsüzleştiriyor.