Hakan Fidan’ın anahtar cümlesi ve tek parça Suriye’ye veda…

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Doha’da, Astana formatında gerçekleştirilen Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan sonra yaptığı basın toplantısında bir soru üzerine söylediği cümlenin neden anahtar olduğunu ve hangi kilidi açacağını anlatacağım şimdi.

Ama başlıktan çıkarılacak bir yanlış anlaşılma konusunda sizi uyarayım.

Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye’nin hep savunageldiği üzere yine korunacak.

Bir farkla.

Artık özerk bölgelere bölünmüş federatif Suriye devletine tanıklık edeceğiz süreç içinde.

Benim gördüğümü sizler de görmüyor olamazsınız.

Rejim çürümüş ve çökmüştü zaten. Onu ayakta tutan Rusya, İran ve Hizbullah’tı.

61 yıllık Baas rejimini ve 54 yıllık Esad hanedanını 13 günde yıkmak mümkün olabilir miydi?

KENDİMİZİ ALDATMAYALIM

Esad’ın tiranlık rejimi HTŞ operasyonuyla yıkılmış, muhalifler de zafer kazanmış gibi yapıldı.

Kimse kendini kandırmasın.

Nedenleri ortada.

İsteselerdi ülkeyi yine kan gölüne çevirir, Esad’ı teslim etmezlerdi.

Kim ne yapabilirdi?

Malum ne konjonktür ne de taraf ülkelerin koşulları eskisi gibi değil.

İran’ın yeni seçilen Cumhurbaşkanı Pazeşkiyan zor durumda. Suriye ile Hizbullah’ı artık gözden çıkardı. İran ekonomisi iflasın eşiğinde.

Keza Rusya Ukrayna batağında nükleer silah kullanmaya mecbur bırakılmadan bir çıkış yolu aramakta. On binlerce askerini, silah ve mühimmatını kaybetmekle kalmayıp 50 milyar dolar harcadı bu savaşa.

Esad’ı anında gözden çıkardılar. İran basını bir gecede ağız değiştirip terör örgütü dediği HTŞ’yi “Silahlı gruplar” diye tanımlamaya, Esad’ı da ülkesinde iç savaş çıkarmakla suçlamaya başladı.

Şaka gibi.

Türkiye Hükümeti ise güneyinde istikrarsız bir ülkeye sürekli kaynak aktarmak, ülkesindeki sığınmacı yükünü daha fazla taşımak istemiyor ama diğer yandan orada; Suriye’nin kuzeyinde “Kürt bölgesi” adı altında PKK güdümünde, adı PYD-YPG-SDG, her ne halt ise bir terör devleti de istemiyor.

Çok açık.

ABD, RUSYA, İRAN VE TÜRKİYE ANLAŞTI

Şaşılacak bir durum yok ortada.

Büyük devletler yıllar süren savaşları, artık bir faydası kalmadığında bir gecede bitirirler.

Hep söyledim.

Bir haftadır yazıyorum (*) ve izah ediyorum. Aşağıdaki videoda izleyeceğiniz üzere 5 Aralık Perşembe günü Para Manşet programında açık açık anlattım.

Bu aktörlerin majör güçleri ABD ve Rusya. Aralarında Suriye ile Ukrayna’yı takas ettiler.

Önce Suriye’de başkenti Şam olan çok parçalı bir Federatif Devlet kurulacak. Tıpkı Irak gibi.

SÜNNİ, NUSAYRİ VE KÜRT BÖLGESİ DİYE ÜÇ PARÇA.

Dördüncüsü eklenir mi meçhul.

Kürt Bölgesi diye tanımlanan da PKK-YPG bölgesi.

HAKAN FİDAN BU TANIMIYLA NEYİN İŞARETİNİ VERDİ?

İşte Türkiye buna şiddetle karşı.

Varılan mutabakatın en kritik ve anlaşmazlık noktası bu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Doha’da yaptığı basın toplantısında CNNTürk Muhabirinin YPG devleti ile ilgili sorusuna cevap verirken “Kürtlerin olduğu bölgeyi, YPG ya da SDG adındaki örgütler ve onların başında Irak’tan, İran’dan, Türkiye’den gelen PKK’lı teröristler yönetiyor. Buna izin vermeyiz. Orada meşru Kürtler vardır. Çok açık.” dedi.

İşte anahtar cümlenin kritik tanımı bu:

MEŞRU KÜRTLER…

Kim bu meşru Kürtler?

Tabii ki bölgenin kadim ve organik halkı olan, orada yüzyıllardır yaşayan PKK-YPG-SDG karşıtı Kürtler.

O halde, tıpkı Irak’ın kuzeyindeki Kürdistan Özerk Bölgesi’nin Türkiye ile içli dışlı Barzani hükümeti gibi meşru Kürtlerin yönettiği bir özerk bölge Türkiye’yi rahatsız eder mi?

Öyle anlaşılıyor ki etmez. Etmeyecek.

Türkiye muhtemelen bu koşulun pazarlığını yapıyor ve ABD ile Rusya’ya YPG’nin denetiminde kurulacak bir özerk bölgeye izin vermeyeceğinin sinyallerini gönderiyor.

Geriye kalan mesele şu.

HTŞ-YPG FLÖRTLEŞMESİNİN TÜRKİYE’YE YANSIMASI

Ben HTŞ’nin arkasında bir emperyalist akıl olduğunu hep düşündüm, düşünmeye devam ediyorum. Selefiler benim için alacakaranlık kuşağının bir parçasıdır her zaman. Önceleri destekledikleri Mursi’yi ABD ve Suudi Arabistan’ın talimatıyla dımdızlak ortada bırakıp Sisi’nin darbesine çanak tutan da Selefilerdi, hatırlayacaksınız.

Kısacası şu sıcak günlerde kahramanlaştırdığınız ve CNN International’e çıkıp verdiği “sıcak” mesajlarla kalpleri fetheden, kimilerinin adeta Nelson Mandela yaptığı Muhammed El-Colani ve HTŞ, bir süre sonra gerçek yüzüyle karşınıza çıktığında hayal kırıklığına uğramayın diye söylüyorum bunu.

Bakın daha şimdiden HTŞ ile YPG’nin nasıl flörtleştiğine tanık oluyoruz.

YPG ve HTŞ’nin aynı yerden beslenmediklerinden ne kadar eminiz?

UKRAYNA’YA DA SIRA GELECEK

Gelelim anlaşmanın diğer ayağına.

Suriye meselesi bitsin göreceksiniz. Ukrayna savaşı da bitecek. Anlaşma nasıl olur bilmiyorum ama tahminim Donbass, Donetsk ve Kırım Rusya’da kalacak, Ukrayna NATO’ya girmeyeceğinin güvencesini verecek, Rusya işgal ettiği diğer topraklardan çekilecek.

Türkiye MEŞRU KÜRTLER mevzusunu çözdüğü takdirde görece rahat edecek. Çünkü savaş eğer HTŞ altı gruplar ile Suriye Milli Ordusu güçleri birbirine düşmez, DEAŞ, İsrail ile ABD’nin talimatıyla ortalığı karıştırmaz ise bitmiş olacak. Donör Körfez ülkelerinden gelecek yatırımlar imar faaliyetlerine aktarıldığında Türk müteaahitleri öne çıkacak, bu durum barış ve istikrar ile birlikte ülkemizin ekonomisine de büyük katkı sağlayacak. Sığınmacıların en az yüzde 70’i ülkelerine dönecek. İktidar ülkemizde ırkçılık üzerinden puan toplayanları işlevsiz hale getirmiş olacak. Bu durum da gelecek seçimlerin garantilerinden biri olacak.

Kısaca avantajları kadar riskleri de barındıran süreç bizi bekliyor.

(*) https://www.tv100.com/abd-resmi-aciklamasindan-siritan-emperyalist-plan-makale-793005