"Hakaret suçu" tutmadı, "terör suçu" deneyelim!
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis ve siyaset yasağı cezası tartışmaları sürerken, şimdi "terör soruşturması" gündemde.
İçişleri Bakanlığı, İBB’ye bağlı kuruluş ve iştiraklerde işe alınan personelin terör örgütleriyle ilişkili olduğunu iddia ediyor. Bununla ilgili tevdi raporu da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın özel soruşturma bürosuna teslim edildi. Kısacası İBB’nin, terör örgütleriyle ilişkisi olan kişileri, bilerek ve isteyerek işe aldığı iddia ediliyor. Bu kapsamda belediye yönetimin terör örgütleriyle ilişkisi olduğu iddiaları araştırılacak.
Fakat tüm bu olup bitenin halk nezdindeki yansıması çok farklı oluyor. Geçtiğimiz çarşamba akşamı, tv100’deki Eşit Ağırlık programıma, MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat’ı da davet etmiştim. Tecrübeli bir araştırmacı Mehmet Ali Kulat. Yıllardır halkın nabzını tutuyor. İmamoğlu’na verilen ceza sonrası, Türkiye genelinde yapılan araştırmanın sonucunu da programımda açıkladı.
Buna göre:
1. Halkın yüzde 71'i Ekrem İmamoğlu’na verilen cezayı siyasi bir karar olarak değerlendiriyor.
2. Halkın yüzde 62'si bu kararın 24 yıl önce Erdoğan'a verilen ceza ile aynı olduğunu düşünüyor.
3. Halkın yüzde 60'ı seçimler yaklaştıkça benzer adımların atılabileceğinden endişe ediyor.
Yapılan araştırmada başka sonuçlarda elde edilmiş, fakat yukarıda maddeler halinde aktardığım rakamlar gerçekten çok çarpıcı.
Eğer şimdi terör soruşturması açılır ve bu bir iddianameye dönüşürse, vatandaşın düşüncesinin pek değişeceğini zannetmiyorum.
İddianamede ne yer alırsa alsın, hangi kanıtlar olursa olsun vatandaş, “Ekrem İmamoğlu’nun YSK üyelerine hakaret ettiği iddiaları tam karşılık bulmadı, bir de terör soruşturması deneniyor” diye düşünecek.
Dünya, ABD’deki deneyle gerçekleşen ve tamamlandığında tüm dünyayı değiştireceğine inanılan nükleer füzyon enerjisini konuşurken, biz bu konularla kendi enerjimizi tüketiyoruz.
Cumhuriyetimizin 100. yılına girerken geldiğimiz nokta bu.
Z KUŞAĞI KİMİN UMURUNDA?
Seçim yaklaşırken, tüm partilerin gözü 2023’de ilk kez oy kullanacak olan gençlerde. Z kuşağı olarak tanımlanan bu grubun 6 milyondan fazla olduğu söyleniyor.
Tüm partiler bu gençlere ulaşma derdinde. Çünkü onları ikna eden, iktidarı da kazanır.
Fakat görünen o ki, onların derdiyle pek ilgilenen yok. Ben özellikle onlara bana yazmalarını, sorunlarını dile getirmek konusunda elimden geleni yapacağımı söyledim. İlk mesajlar geldi.
Gençler aldıkları bursa yapılan zamdan hiç memnun değil.
Lisans öğrencilerine verilen burs bin 250 TL’ye çıkarıldı. Bir üniversiteli burs için "bazlama bazı" kullandıklarını söyledi. Yani bu paraya kaç bazlama alıp karınlarını doyuracaklarını hesaplıyorlar ve ortaya çıkan sonuç hoşlarına gitmiyor.
Tamam, bir artış gerçekleşti ama gençler bunu tatmin edici bulmuyor. Onların beklentisi en az bin 500 liraymış.
Bir başka sorun ise yurtlar. Özellikle kız öğrenciler, yurda giriş çıkış ve izin gün sayıları konusunda erkek öğrencilere ayrımcılık yapıldığını söylüyorlar.
Kız öğrenciler yurda giriş saatinin en genç 23.00 olduğunu, 15 dakika gecikmede sorun yaşadıklarını, fakat erkek öğrenciler için böyle bir sınırlama olmadığını dile getiriyor.
Bir öğrenci diyor ki, “Bu durumda bizler 20.30’da başlayan tiyatro oyunlarına gidemiyoruz.”
Bu devirde, kız-erkek ayırımını gençler kabul etmiyor.
Tüm bu sorunlar ilgililere duyurulur.
Gençler, bana sorunlarınızı, görüşlerinizi, beklentilerinizi iletmeye devam edin, ben de buradan dile getireyim.