Haniye suikastinin ardından ABD'den ilk açıklama
Haniye'ye yönelik saldırının detayları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. İlk şokun atlatılmasının ardından dünya sorular sormaya başladı. En önemlilerinden biri de bundan sonra ne olacak? Zaten barut fıçısı gibi olan Ortadoğu'da zar zor da olsa yürütülen görüşmeler nasıl yapılacak?İsrail'in durmaya zaten niyeti yok. Peki en büyük destekçisi Amerika yine Tel Aviv'in arkasında olacak mı?
Hamas suikastinin ardından İsrail sessizliğini uzun süre korudu. Gazze'deki katliamlara kayıtsız şartsız destek veren Amerika'dan da yine saatlerce çıt çıkmadı. Sonunda ilk resmi açıklama geldi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Hamas lideri İsmail Haniye'nin öldürülmesinden önceden haberdar olmadıklarını ve herhangi bir rol oynamadıklarını söyledi. Blinken, saldırının olası etkileri konusunda spekülasyon yapmayacağını belirtti. Ancak ABD'li bakan, ateşkes çabalarına devam etmenin önemini vurguladı.
Singapur'daki bir etkinlikte konuşan Blinken, "Hiçbir şey, açıkça rehineler ve onların evlerine dönmesine yarayacak ateşkesin önemini azaltamaz" dedi. Blinken ayrıca Filistinlilerin "her bir gün korkunç acılar çektiğini ve Gazze'deki çocukların, kadınların ve erkeklerin Hamas'ın oluşturduğu çapraz ateşte kaldıklarını" belirtti.
Ancak bu açıklamalar, Ortadoğu'da akan kanın nasıl duracağına dair hiçbir ipucu vermedi. Zira Haniye suikastı, en büyük hasarı Gazze'de ateşkes için verilen kırılgan uğraşlara verecek. Çünkü İsmail Haniye, Gazze'nin günlük yönetiminden sorumlu değildi. Bu görev Yahya Sinwar'ındı. Ancak sürgündeki Hamas lideri olarak Katar, Mısır ve ABD'nin arabuluculuğunda yapılan müzakerelerde önemli bir rol oynuyordu.
Amerikalı yetkililer geçtiğimiz günlerde ateşkes görüşmelerinin yakında başarıyla sonuçlanabileceğini söylemişti. Ancak Roma'da haftasonu yapılan görüşmelerden sonuç çıkmamıştı. Haniye'nin ölümünden sonra görüşmelerin akıbeti oldukça karanlık görünüyor. Zira saldırının arkasında şüphelenildiği gibi İsrail varsa, Haniye'nin ölümü kuru bir intikamdan öteye gidemiyor. Bu da Netanyahu'nun hiçbir şekilde barışa niyeti olmadığının açık bir göstergesi.