Akciğer kanserine yakalanan Billur Kalkavan'la ilgili ilk haberi yönetmen ve oyuncu Hamdi Alkan "Billur Kalkavan’a acil şifalar diliyorum. Güzel yüreğin ve enerjin bu hastalığı yenecektir Billur’cuğum. Daima yanındayım." diyerek duyurmuştu.
Kalkavan, sevgilisi Buğra Bahadırlı'nın kendisine çok destek olduğunu söylemişti.
Kalkavan "Çoğu erkek böyle bir durumda kaçardı. Buğra, kaçmadı. Yanı başımda durması hastalıkla mücadelemde bana çok yardımcı oluyor." açıklamasını yapmıştı.
59 yaşındaki oyuncu, "3. kemoterapimi almaya geldim. Bir hafta kadar kalacağım. Çünkü evde bir türlü kilo almayı başaramıyorum." demişti.
Kalkavan "Hala 44.7 kiloyum ki bana çok az. Doktorum ısrarla kilo almam gerektiğini söylüyor. Buğra başımın etini yiyor. Normalde de iştahlı biri değilim ki nasıl başaracağım, bilmiyorum." diye konuşmuştu.
Kalkavan "Bundan sonra bir tur daha kemo var, arada da tetkikler... Bana yazan, arayan, mesaj atan herkese minnettarım. Sizlerin güzel dilekleriyle her gün milyarlarca hücrem iyileşiyor." demişti.
Kalkavan, 4 gün önce yaptığı açıklamada "Hastanedeyim salıdan beri. Kalmamın sebebi burada iyi bakılıyor olmam. Evde zorlanıyoruz haliyle." demişti.
Kalkavan, "Kilo aldım, az da olsa. 3. kemodan sonra hiç sıkıntı çekmedim. Bulantı falan yok. Hafif halsizlik, o kadar..." ifadelerini kullanmıştı.
Kalkavan "Hayatımda hiç bu kadar tembellik yapmamıştım, iyi geldi vallahi. Her gün daha iyiye gidiyorum. Keyfim yerinde..." sözlerine yer vermişti.
"İlginize, alakanıza tekrar teşekkürler" diye Kalkavan "İyileşmemdeki en büyük etken çünkü... Herkesi seviyorum, hiçbir şeye kızmıyorum, kabulde ve akıştayım. Böylesi daha kolaymış..." diye konuşmuştu.
Ünlü oyuncunun, tedavisinin ardından taburcu olduğu öğrenildi.
Bu süreçte oyuncunun kendisine bir ünite kan verildi.
4 kilo alan Kalkavan'ın beyin tomografisi çekilecek.
Beynine sıçrayan kanser hücreleri kontrol edilecek olan Kalkavan, sağlık durumu hakkında da konuştu.
Kendisini çok iyi hissettiğini ifade eden Kalkavan, "İnşallah en yakın zamanda atlatacağım." açıklamasını yaptı.
Erol Taş'la sinemaya başladı: Kalkavan, liseyi Amerika'da tamamladı. UCLA Üniversitesi'nden psikoloji dersleri aldı. Sinemadaki ilk rolünde, 1969 tarihli "Ayrı Dünyalar adlı" filmde, Erol Taş'ın canlandırdığı kötü adam tarafından fidye için kaçırılan bir çocuğu canlandırdı.
Kolunu sofraya koyduğum zaman kızardı: Kalkavan, çocukluk yıllarını ve ailesini konuk olduğu programda "Benim babam sofra kurallarına inanılmaz önem veren bir adamdı. Hayatımda bu kadar sofraya dikkat eden bir adam görmedim. Mesela ‘baba ben sınıfta kaldım’ desem ‘seneye geçersin’ derdi. Ama kolunu sofraya koyduğum zaman kızardı." diyerek anlatmıştı.
Hiçbir arkadaşımın evinde görmedim: "Sofraya oturmadan önce traş olup gelirdi" diyen Kalkavan "Ev için dikilmiş özel kıyafetlerini giyerdi.Bu kadar sert kuralları başka hiçbir arkadaşımın evinde görmedim. İyi ki de yapmış! Çünkü ben hayatta öğrendiğim birçok şeyi o sofrada öğrenmişim şimdi anlıyorum, muhabbet ederdik çünkü…" demişti.
Liseye giderken kaldım: Kalkavan "Oxford Felsefe mezunuydu. Babam konuşmasın da kim konuşsun? Ben sanattan, edebiyata birçok şeyi babamdan öğrendim. Ayaklı kütüphane gibiydi… Liseye giderken kaldım, babam bir şey demedi." sözlerine yer vermişti.
Ben hiçbir zaman okula gitmeyi sevmedim: "Amerika’ya gittim orada bitirdim" diyen Kalkavan "Çünkü sevmiyordum okula gitmeyi. Ben hiçbir zaman okula gitmeyi sevmedim. Evde o kadar çok şey öğretiliyordu ki bir de okula gidip bir şeyler öğrenmekten sıkılıyordum." demişti.
Her türlü tacize uğradım: Kalkavan "Okul hayatım boyunca çok tacize uğradım. Fiziksel, sözsel her türlü tacize uğradım. Çünkü 3 bin kişiydi Maarif Koleji (Kadıköy Anadolu Lisesi) o zaman bir tek ben sarışındım. Sınıfa doluşuyorlardı beni görebilmek için teneffüslerde dışarı çıkamıyordum, korkuyordum." diye konuşmuştu.
Ailede okuyan tek adam babam: Kalkavan "Bizim ailenin zenginliği dedemden gelir. Babama ‘armatör’ diyorlar ama asıl armatör dedemdir. Dedem 1990’de gelmiş İstanbul’a Fatih’e yerleşmiş sonra Beylerbeyi’ndeki o yalıyı almış. Hatta babam derdi ki ’16 bin liraya almış’ şimdi herhalde yüzlerce milyon dolar ediyor. Ailede okuyan tek adam babam…" demişti.
Çok para çaldırdı, kaptırdı: Kalkavan "Babam, dedemden kalan parayla hayatını sürdürdü. Çok para çaldırdı, kaptırdı! Bir sürü şirketi vardı hep başkalarına devretti. Vergi rekortmenleri listesinde olan bir adamdı babam. Tabii hazıra dağ dayanmıyor… Kendi gibi arkadaşları vardı, hayatı seven adamlardı. Zengin çocuğu olmak zor bir şey, hırs olmuyor insanda. Bende de hırs yoktur, ‘olmuyorsa olmaz’ işim olursa yaparım olmazsa da umursamam." şeklinde konuşmuştu.
Beni gecekonduya koydular: Kalkavan "Ben de hayatı yaşamayı seviyorum. Görüntü olarak anneme, karakter olarak babama benziyorum. Tek farkım sorumlu biriyim… Babamın iflas ettiği zamanı ben bilmiyorum onu annem bilir. Büyük bir zenginin parasız kalması bir fakirin yaşamı gibi değil. ‘Ihlamurlar Altında’ dizisinde bizim aile iflas ediyordu beni Gaziosmanpaşa’da bir gecekonduya koydular." sözlerine yer vermişti.
Zenginin iflasını ben çok iyi biliyorum: Kalkavan "Dedim ki ‘olmaz, mantık dışı’ tamam halk seviyor öyle ajitasyonu ama zenginin iflasını ben çok iyi biliyorum büyük bir yalından küçük bir yalıya taşınırsın. Zengin adam gidip iflas edince Gaziosmanpaşa’da yaşamıyor. Küçümsediğim için söylemiyorum kimse yanlış anlamasın ama öyle değil o işler. Daha küçültürsün hayatını…" diye konuşmuştu.
Evime haciz de geldi: Kalkavan "O dönem sözümü geçirememiştim ama Gaziosmanpaşa’da da güzel zaman geçirmiştim. Benim hayattaki ana amacım keyif almaktır. Ben her zaman özgürlüğü seçtim, evime haciz de geldi borçlandım da…. Bir sürü hayalim var birçok şey yapak istiyorum. Ev temizlemeye bayılıyorum. Ayda bir temizlik için birisi gelir onun dışında temizliğimi kendim yapıyorum. Sekiz kedimiz var onların yemekleriyle başlıyorum, evi sil, süpür, yemek yap bu şekilde geçiyor zaman…" demişti.