Yıllarca havalimanında yaşadığı ortaya çıkmasıyla dünya gündemine oturan ve hayatı filmlere konu olan İranlı sığınmacı Mehran Karimi Nasseri, yaşadığı havalimanında yaşamını yitirdi.
Fransız basınının bir havalimanı yetkilisine dayandırdığı habere göre, "Sir Alfred" lakabıyla bilinen Mehran Karim Nasseri, 1988-2006 yıllarında yaşadığı Roissy-Charles-de-Gaulle Havalimanı'nın 2F terminalinde dün saat 12.00 sularında doğal sebeplerle öldü.
1945 İran doğumlu Nasseri, annesini bulmak için çıktığı yolda İngiltere, Almanya, Hollanda ve Belçika'dan geçtikten sonra Fransa'ya gelmiş, Paris'e yakın Roissy-Charles-de-Gaulle Havalimanı'nda kalmaya başlamıştı.
Nasseri, 1999'da Fransa'da mülteci statüsü ve oturma izni aldı. 2006'da hastaneye kaldırılan Nasseri, akabinde bir yardım kuruluşuna bağlı sığınma evinde, ardından bir otelde yaşadı.
Yönetmen Steven Spielberg'in "Terminal" filmine ilham veren Nasseri'nin hikayesi için DreamWorks'ten 250.000 dolar aldığı iddia edilmişti.
Haziran 2004'te bir dergiye verdiği röportajda, "Film vizyona girdiğine göre artık daha iyi bir imajım var. Ama yaşam tarzım aynı. Mutluyum. Bu benim hayal dünyam" demişti.
Steven Spielberg'in Mehran Karimi'den esinlenerek çektiği politik komedi olan Terminal filmi, Doğu Avrupa'daki Krakozya adlı bir ülkeden New York'a gelen Viktor Navorski'nin (Tom Hanks) öyküsünü anlatıyor.
Amerika yolundayken ülkesinde askeri darbe olması üzerine Viktor, New York'un JFK Uluslararası Havaalimanı'nda mahsur kalır. Pasaportu artık geçersiz olduğu için ABD'ye girme hakkını yitirmiş durumdadır.
Ülkesindeki savaş bitinceye kadar havalimanı terminalinin transit yolcular salonunda beklemek zorundadır. Zamanla havaalanı görevlileri ile dost olur ve hatta bir hostesle (Catherina Zeta-Jones) arasında duygusal bir bağ gelişir.
Havaalanının Güvenlik müdürü Frank Dixon (Stanley Tucci) Viktor'un varlığını bir türlü kontrol edemediği bürokratik bir facia olarak görür ve bu sorundan bir an önce kurtulmanın çaresini bulmaya çalışır.
Viktor'un Amerika'ya gelme amacı ise babasının bir zamanlar çok sevdiği Amerikalı bir müzik grubundan aldığı imzalı fotolardan eksik olanı tamamlamaktır. O sanatçıyı bulup imzalatmak için yolculuğa çıkmıştır.