HDP Millet İttifakı'nın başına bela mı olacak; nasıl ve neden?

Aslında HDP, her zaman CHP’nin içindeydi. CHP Parti İçi Eğitim Sorumlusu Aytuğ Atıcı bir televizyon programında, “HDP, CHP’nin içinden çıkmış bir partidir” diyerek gerçeği söylemişti.

Sonra kendi partilerini kurdular ve CHP’den koptular. Kapatılan her partinin yerini yenisi aldı. Ama CHP ile iş birliği de dirsek teması da hiç bitmedi.

2015 Haziran seçimlerinde HDP, CHP’nin emanet oylarıyla barajı aştı. Sırrı Süreyya Önder; “Emanet oyları mahcup etmeyeceğiz” diyerek seçim iş birliğini ifşa etti. 2018 seçimlerinde HDP yine CHP’nin kanatları altına sığındı. Bu kez, “CHP’li her aileden HDP’ye ve Demirtaş’a bir oy” kampanyası başlattılar. Demirtaş seçilemedi ama HDP yine barajı aştı.

Biraz geriye gidelim.

12 Eylül darbesinin ardından CHP’nin yerine kurulan SHP, 1987’de milletvekili seçimlerinde elde ettiği yüzde 24,7’lik oy oranını, 1989’daki yerel seçimlerde yüzde 28,6’ya kadar çıkararak, yükselen bir grafik sergilemişti. SHP, 1991 genel seçimlerinde iktidar düşlerken 9 puan oy kaybına uğradı.

Şimdiki HDP’nin o yıllardaki temsilcisi HEP ile birlikte seçime girdi. HEP’liler SHP listelerinden aday gösterildiler. İnönü, SHP’nin oylarını artıracağını düşünüyordu. Anketlerde HDP’nin yüzde 6’larda görünen potansiyeli vardı. SHP’nin 89’da aldığı 28,6’ya HEP’in yüzde 6’sı eklendiğinde SHP’nin yüzde 35’lerle iktidara geleceğini düşlüyordu.

HEP, tıpkı şimdiki HDP gibi terör örgütü PKK ile arasına mesafe koymamıştı, koymuyordu.

İnönü ise, Deniz Baykal ve arkadaşlarının direnişine rağmen istediğini yaptı. PKK’nın ilk siyasal oluşumu ile iş birliği bedelini, 91 seçimlerinde yüzde 20’ye inerek ödedi. Doğu, Güneydoğu’da oylarını bir parça artırdı ama Anadolu’da resmen silindi. CHP seçmeni HEP ile iş birliği nedeniyle İnönü’yü ve SHP’yi cezalandırdı.

AYNI HEZİMETİ MİLLET İTTİFAKI YAŞAYACAK MI?

Şimdi durum farklı mı?

Altılı Masa ile yaptığı endirekt ittifaktan aldığı cesaretle bölücü söylemlerini artıran HDP belirleyici olacak ama nasıl? Millet İttifakı’nın potansiyelini artırarak mı, azaltarak mı? İnönü 91 seçimlerinde HEP ile ittifaka girerken, oylarını artıracağını ve tek başına iktidar olacağını hesaplıyordu. Ama Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oldu. Şimdi aynı hezimeti Millet İttifakı’nın yaşama ihtimali yok mu sanıyorsunuz?

Birkaç gün önce, İzmir İktisat Kongresi’nde CHP’lilerin gözünün içine baka baka, kürsüden, “Başkan Apo’ya selam olsun bizi izliyor” diyen Sırrı Süreyya’yı bu milletin görmediğini mi sanıyorsunuz? “Bırakın ‘yurtta sulh cihanda sulh’ demeyi, aslında Batı Atatürk’e yüz yıllık bir avans verdi” demesini, kuzu kuzu dinleyenleri bu milletin duymadığını mı sanıyorsunuz? Kendini, Millet İttifakı için olmazsa olmaz gören ve Altılı Masa adına seçim sonucunu belirleyeceğine inanan HDP’liler, dozu her geçen gün artırıyorlar ve artıracaklar. “Yüz yıllık Cumhuriyeti değiştireceğiz” deme cesaretini Altılı Masa’dan değilse nereden alıyorlar?

Açık açık, Altılı Masa’nın iktidarında, Suriye ve Kandil’e yapılan operasyonları durduracaklarını iddia ediyorlar.

Altılı Masa’dan biri çıkıp; “Bir dakika siz ne diyorsunuz birader” demiyor.

KADERLERİNİ HDP’YE Mİ BAĞLAMIŞLAR?

Kaderlerini, HDP’ye teslim etmişler sanki. Altısı da sus-pus. Ülkücü olduğunu söyleyen Sayın Akşener bile duymazdan geliyor.

Altılı Masa, CHP, İYİ Parti, DEVA, Gelecek, SP ve DP’nin oylarını alt alta yazıp topluyor. Sonuca HDP’nin muhtemel oyunu ekleyip, basit bir matematik hesabı yapıyor. Çıkan sonuç yüzlerini güldürüyor. Ama siyasette matematik kurallarının farklı işleyebileceğini hesaba katmıyorlar. 1991’deki SHP-HEP ittifakının nelere mal olduğunu unutuyorlar. Üstelik İnönü’ye hezimeti yaşatanlar, dönemin sol-sosyal demokrat seçmeniydi. Şimdi Masa'da, siyasi mülahazalar ne olursa olsun, Türkiye’nin beka sorununa kayıtsız kalmayan/kalmayacak bir tabana sahip altı siyasi parti var. Bu partilerin tabanı, “Yeter ki Erdoğan gitsin gerekiyorsa HDP/PKK burada kalsın” mı diyecek? Hiç sanmıyorum. HDP’lilerin sesi yükseldikçe, Altılı Masa’nın Atatürkçü, milliyetçi, muhafazakâr tabanı mutlaka “ne oluyor?” diyecek.

VURAL SAVAŞ’TAN ALTILI MASA’YA DERSLER

Tesadüfen, 2013’te Vural Savaş’ın Hülya Okur’a verdiği uzun bir röportajı okudum.

Şu an Amerika ve Avrupa ile arasından su sızmayan Altılı Masa’ya, CHP’lilerin yere göğe sığdıramadıkları Vural Bey bakın neler diyor o röportajda:

“Emperyalistler bir ülkede bir partiyi, bir tarikatı destekliyorlarsa, bilin ki bu coğrafyadaki ülkeyi paramparça etmeyi planlıyorlar.”

Vural Savaş’ın on yıl önceki sözlerinde, her fırsatta Öcalan’a selam gönderen HDP ile iş birliği içindeki Altılı Masa’ya da dersler var:

“Öcalan bizzat şunları söyledi (1991’de): ‘Seçimlerden önce Leyla Zana, Ahmet Türk, Hatip Dicle ve Sırrı Sakık ile görüştüm. 1991’de HEP’e oy vermeyenlerin tavuğunu bile öldürün talimatını verdim.’”

Vural Savaş devam ediyor:  Sonra HEP kapatılıyor DEP kuruluyor. DEP’in başkanı Hatip Dicle, PKK’nın Tuzla tiren istasyonunda bomba patlatması sonucu, beş askeri öğrencinin şehit olması ile ilgili şu açıklamayı yapıyor; “Tuzla tiren istasyonunun bombalanmasını savaş operasyonunun gereği olarak görüyoruz. Bunlar askeri üniformalıydılar. Savaşta böyle masum insanlar da ölür. Cenevre Anlaşması'na göre savaşta askeri hedefler vurulur.

Son olarak Sayın Kılıçdaroğlu’nun ardı arkası kesilmeyen seçim vaatleri var.

Geçen yıl kaybettiğimiz Batuhan Yaşar, 2018 seçimleri öncesi, muhalefetin ölçüsüz vaatleriyle ilgili Türkiye Gazetesi’ndeki bir köşe yazısını şöyle bitirmiş:

“Türk milleti hep aklı satın almıştır hayali değil.”