Hemşerim memleket nire?
Geçtiğimiz hafta bir dost sohbetinde, hayatımda en nefret ettiğim soruyu sordum; nerelisin?
Nerelisin sorusunun cevabından itibaren ön yargılar başlar. Ön yargıyı yalnızca negatif düşünmeyin. Pozitif ön yargılar da çok büyük felaketlere yol açabilir.
Bu tespitim üzerine masadaki arkadaşlardan biri bana bir şarkı önerdi. Güya repertuarım geniştir sanırdım. İlk defa duyduğum bir şarkı ama sözleri bu analizime cuk diye oturuyor:
Tek bir soru: "Hemşerim memleket nire?"
Bu Dünya benim memleket.
Hayır anlamadın! Hemşerim esas memleket nire?
Hayır dedim ya: Bu Dünya benim memleket
Barış Manço, 1992 yılında seslendirmiş bu şarkıyı. Aradan 30 yılı aşkın zaman geçmiş ama belli ki sorunlarımız ve sorularımız hiç değişmemiş.
Hoş sorunun kendisi bir paradoks. Hemşerin ise memleketini neden sorarsın? Memleketini bilmediğin bir hemşerin mi olur?
Ayrıca bu soru manasız, çünkü illaki bir yerden olman gibi bir zorunluluk olduğunu varsayıyor. Bir şehirde doğmuş, başka bir şehirde büyümüş, üçüncü bir şehirde üniversiteye gitmiş, sonra da başka bir ülkeye taşınmış bir insan sadece bir yere ait değildir.
Esasında bir yere ait olmak çok ideal bir şey de değildir. Dünyanın farklılıklarından, güzelliklerinden nasibini almamıştır bu kişi.
Bu yazıyı bana yazdıran sebep ise hepimizin gündemi olan seçimler. Bir süredir bu köşede sadece futbol yazıyorum. Ancak seçim döneminde beni oldukça rahatsız eden bazı olaylar yaşanıyor.
Seçimlerde pek tabii ki cumhurbaşkanı adaylarımızın rekabeti daha ön planda, fakat bir yandan da milletvekilliği seçimleri için kıyasıya bir rekabet var.
Adayları yıpratma çabaları da bir yandan devam ediyor. En büyük yıpratma yolu olarak da seçim bölgesinde doğmamış adayların nereli olduğu üzerinden yapılıyor.
Gerçekten anlayamıyorum. Parti ayırt ederek de söylemiyorum. Adayınızın fikirleri, seçim bölgesine neler kazandırabileceği hiç önem arz etmiyormuş gibi yerel basın hemen başlıyor; bu aday nereli?
Yahu bir şehrin, diğer bir şehre üstünlüğü mü var? Faydalı bir iş yapacak adamın illa o şehirde mi doğması gerekir?
Bizler, “İlim Çin’de de olsa gidiniz alınız” düsturuyla yetişmedik mi? Nedir bir şehrimizi diğerinden üstün kılan? Söyleyin, gizlemeyin Allah aşkına! Biz de bilelim.
Kulüp yöneticiliği yaptığım dönemlerde bunu Akhisar’da yaşamıştım. Dillerden dillere pelesenk olmuş söylem: “Bu adam Akhisarlı değil!”
Bir kişi bile yaptığımız icraatlarla eleştiremeyince tek bulabildikleri kusur bu oldu.
Nerden bilebilirdim, Allah’ın Akhisar’daki bazı kişileri bizlerden üstün yarattığını!