Hiç vazgeçmeyeceksiniz değil mi?

Şimdilik ‘anlarsın ya’ diyerek geçelim!

Mehmet Y. Yılmaz’dan bahsediyorum…

20 yıl önceki kafa ne ise aynı kafa hükmünü sürdürüyor…

Kendisi bir haltmış gibi, aklı sıra muhafazakar kesimin yaşam tarzı ile ilgili yorumlarda bulunuyor. ‘Kötülüğün sıradanlaşması’ başlıklı yazısında, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ı hedef alarak, o değişmeyen karanlık zihniyetinden çıkanları yazarak bu ülkenin çok büyük bir kesimini hedef alıyor…

Bakın ne diyor:

“Mahir Ünal’ın günlük hayatını çok merak ediyorum. Ve aslına bakarsanız ‘Mahir Ünal’ ismi altında tanımlanmış bir birey olarak sadece Mahir Bey’inkini değil, iktidardaki koalisyonun bütün yöneticilerinin özel hayatlarında nasıl tipler olduğunu merak ediyorum. Yani merak ettiğim adını ve soyadını bildiğimiz gerçek bir kişi değil aslında. Daha çok bir arketip! Mesela karılarını dövüyorlar mı? Çocuklarına karşı nasıl bir tutum içindeler? Kız çocukları ile oğlan çocukları arasında fark gözetiyorlar mı? Komşuları ile ilişkileri nasıl? Karşı cinse nasıl davranıyorlar? Bir kadınla tanıştıklarında akıllarından ilk geçen ne oluyor? Haksızlıklar karşısında susarak ‘dilsiz şeytan’ olmayı eleştirirler mi? Elde ettikleri pozisyonu kaybetmek pahasına itiraz etme kudretine sahipler mi?”.

Öncelikle bir itirafta bulunayım…

Bu yazıyı okumamıştım. Twittter'da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un yaptığı değerlendirmeyi görünce yadırgadım. Bu kin kusan, düzeysiz açıklamaları muhatap alıp, açıklama yapmasının gereksiz olduğunu düşündüm. Sonra yazıyı, her satırını tüylerim ürpererek okudum ve Altun’a hak verdim. Böyle bir tarz karşısında sessiz kalmak olamazdı. Altun’un dediği gibi, o bir kesim demiş ama, toplumun büyük bir kesimini tacizci, tecavüzcü, eşine ve çocuklarına şiddet uygulayacak kadar gaddar diye toptancı bir yaklaşımla kodluyordu Mehmet Y. Yılmaz…

Aslına bakarsanız, toplum içinde ayrımcılığa imza atarak suç işliyor Mehmet Y. Yılmaz…

Sormak lazım! Sen nasıl bir hayat yaşıyorsun Mehmet Y. Yılmaz?

Bu sorunun altı, onun yaptığı gibi, çok fazla saçmalıklarla doldurulur ama özel hayatın mahremiyeti ve saygınlığı var…

Akşam gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yaptığım dönemde, aynı dünya görüşüne sahip olmadığımız halde, bir gazetecinin özel hayatıyla ilgili haberlere gazetemde yer vermeyen biri olarak bu konulara girmeyi kendime zul olarak sayarım.

************************************************************

En sıra dışı Bayram!

Tamam bugünkü Bayramlar, eski Bayramlar gibi değil, anladık da bu seferki de çok değişik olacak. Hiçbir Bayrama benzemeyecek. El öpemeyeceğiz, sarılıp koklaşamayacağız, kalabalıklar olmayacak.

Şaka bir yana bu bir zorunluluk. Çok daha güzel Bayramlar geçirebilmemiz için bu şart. Korona illetiyle mücadele ettiğimiz şu günlerde sosyal mesafeli, sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu bir Bayram geçireceğiz.

Sevgimizde, özlemimizde tek bir eksik olmayacak hatta bu duygularımız daha da büyüyecek…

Başta annem olmak üzere bütün büyüklerimizin ellerinden öpüyorum.

Bayramımız mübarek olsun…