Hükümet kamu yöneticilerini FETÖ’cülere karşı savunmasız bırakmamalı

FETÖ 15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulunduktan sonra ülkede olağanüstü hâl ilân edildi malum.

Gerçi daha o gece yargıda isimleri saptanmış 4000’e yakın FETÖ’cü hâkim ve savcı tasfiye edildiyse de TSK’da, Emniyet’te ve çeşitli kamu kurumlarında asıl kapsamlı tasfiyeler Olağanüstü Hâl Yasası kapsamında çıkarılan kanunlarla mümkün oldu.

Üniversiteler bu konuda yaya kaldı.

Şu anda ülkenin çeşitli üniversitelerindeki FETÖ mevcudiyetinin sebebi ise YÖK eski başkanları Yekta Saraç ile Gökhan Çetinsaya’nın nedense hep çekinik kalmalarıydı. Ya korktular ya da bilemiyorum artık. 

Dediğim gibi bu dönemde pek çok Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ve kanun yayınlandı.

KANUN FETÖ’CÜLERİ İHRAÇ EDENLERİ KORUYORDU ANCAK…

Bunlardan en önemlisi 6755 sayılı ve 11 Ağustos 2016 tarihli kanundu.

Bu kanunun 37. maddesinde kamu kurumları yöneticilerine bir muafiyet getiriliyor ve aynen şöyle deniyordu:

“(1) 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hâl süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle HUKUKİ, İDARİ, MALİ VE CEZAİ SORUMLULUĞU doğmaz.”

Çok güzel… Bu kanun FETÖ’cüleri ihraç eden yöneticilere güvence sağlıyor diye düşünüyorsunuz ama kazın ayağı öyle değil.

CHP VE AYM SENKRONİZASYONU FETÖ’CÜLERİ COŞTURDU

Çünkü kimi yöneticiler son zamanlarda bazı SÜRPRİZLERLE karşılaşıyor.

Bilindiği üzere FETÖ iltisaklı oldukları, Bylock kullandıkları, FETÖ terör örgütü ile hem maddi hem de kurumsal anlamda ilişki içinde bulundukları gerekçesiyle ihraç edilen yaklaşık 125 bin 678 kişi ihraç edildi. Ancak bu arada hukuk devleti olmamızın bir gereği olarak da “Olağanüstü Hâl Komisyonu” kuruldu. İhraç edilenlere, mağdur edildiklerini iddia ediyorlarsa bu komisyona başvuru hakkı tanındı. İhraç edilenlerin neredeyse hepsi başvurdu ama bunların 17 bin 265'i kabul edildi. Neredeyse 2-3 yıl süren incelemeler sonucunda başvurusu kabul edilenlerden bazıları aklandı ve savcılıklara başvurarak takipsizlik kararı almalarının önü açıldı. Bu kararı alanlar da eski kurumlarına başvurarak göreve iade talebinde bulundu.

Yasaya göre iade kararı alanların göreve başlatılması zaruriydi.

CHP’NİN USTASI VE ÇIRAĞI İLE OKYANUS ÖTESİ KUŞU AYM KAPISINDA

Ancak göreve iade edilenlerin bir TALEBİ daha vardı: TAZMİNAT…

Oysa 7075 sayılı Kanun’un 7145 sayılı Kanun ile değiştirilmiş 10. Maddesinde şöyle denmekteydi:

Bu kapsamda göreve başlayanlara, kamu görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden aybaşından göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz..."

Ama gelgelelim CHP’nin üç Milletvekili; Engin Altay, çırağı Özgür Özel ve Okyanus Ötesi meraklısı Engin Özkoç, bu ve pek çok kanunu Anayasa Mahkemesi’ne götürdüler.

Çünkü adamım Zühtü Arslan mahkeme başkanıydı.

ZÜHTÜ ARSLAN’IN BAŞKAN OLDUĞU AYM’DEN BEKLENEN HAREKET GELDİ

Neydi o hareket?

Göreve iade edilenlerin, boşta kaldığı süredeki mali ve sosyal hakları ödenmekle birlikte TAZMİNAT TALEP EDEMEYECEKLERİ HÜKMÜNÜ İPTAL etti.

Şimdi önümde iki mahkeme kararı var.

Biri Abdullah Gül Üniversitesi Rektörlüğü aleyhine açılan dava.

Diğeri de Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü aleyhine açılan dava.

FETÖ iltisaklı oldukları gerekçesiyle ihraç edilen ama Olağanüstü Hâl Komisyonu’nun verdiği kararla aklanıp yargıdan beraat kararı alarak yeniden kuruma başvuran ve göreve başlayan iki kişinin ayrı ayrı açtığı davaların karar metinleri.

Kararlarda mağdurların elem ve ıstırap içinde oldukları ve bu tazminatı AYM’nin iptal kararı nedeniyle hak ettikleri belirtilmekte.

Abdullah Gül Üniversitesi Rektörlüğü, dava eden kişiye 80 bin lira tazminata ödemeye mahkûm ediliyor.

Hacettepe Üniversitesi’ni dava eden kişiye de 50 bin lira tazminat ödenmesine karar veriliyor.

Üstelik tazminat davalarında standart da yok. Açılan bir dava 80 bin lira iken diger dava 750 bin lira olabiliyor. Devletin ve üniversitelerin uğrayacağı zarar büyük olabilir. 

Ama işin bir başka cephesi var. 

BU TAZMİNATLAR İHRAÇ KARARI VEREN YÖNETİCİLERE RÜCU EDİLİR Mİ?

Evet, edilebilir.

Bugün olmazsa yarın.

Beni arayan ve bu bilgileri gönderen bir Üniversite Rektörü, gidişatın bu yönde olmasından endişe ettiklerini, kendilerinin DEVLETE GÜVENDİKLERİNİ ve bu doğrultuda kurumlarında tespit ettikleri FETÖ’cüleri ihraç ettiklerini, ihraç edilip de geri dönenlerin haklarına hukuken saygı göstermekle birlikte hâlâ FETÖ’cü olduklarından adları gibi emin olduklarını söyledi.

Peki şimdi ne olacak?

Konuştuğum Üniversite Rektörü endişelerinde haksız mı?

Bu kişilerin kamu kurumlarına yeniden alınması bir sorun, tazminata hükmedilmesi ise ayrı bir sorun. Belki bugün kamu kurumu yöneticileri o dönemin yöneticilerine bu tazminatları rücu etmez ama ya iktidar değişir ve FETÖ kuyruğunda bir parti yönetime gelirse ne olacak. Sürekli intikam yeminleri eden FETÖ’cü itlerin yargıdaki, emniyetteki kriptoları derhal hareketlenecek ve geçmişte olduğu gibi insanları hayatlarından bezdirecekler. Hepsi olmasa da pek çok AİHM kararı da bilindiği üzere bu şerefsizlerin lehine sonuçlanmakta. Kararları uygulayacağını söyleyecek olan bir iktidarın Türkiye’nin namuslu ve vatansever insanlarına ne büyük acılar yaşatacağının ayırdında mı acaba hükümet ve ilgili bakanlıklar?

HÜKÜMET NE YAPMALI?

Derhal bu konuda endişeleri giderecek bir karar almalı ve gerekirse kanun çıkarmalı.

Yeni Anayasa Mahkemesi başkanı Kadir Özkaya da umarım Zühtü Arslan’ın izlediği arızalı yoldan giderek bu ülkenin güvenliğini tehlikeye atacak kararlar alınmasını engeller.

Kendisi benimle aynı okuldan. Benden 5 yıl sonra Kamu Yönetimi bölümünden mezun olmuş. Şimdiden hayırlı olsun diyelim ve ülkemizde hukuk ve güvenliği çatıştıracak kararların altına imza atmaması dileğimizi tekrarlayalım.