Hülagü hikayesini unuttular
Tamam AK Parti ilk kez yenilgi tattı, tamam telaşa gerek yok, tamam AK Parti iktidar ve ipler halen onların elinde, tamam sadece İstanbul’a başkan seçtik, tamam CHP belediyeciliği beceremiyor, tamam Ekrem İmamoğlu rüştünü ispatlamak zorunda, tamam eğer ekonomi düzelirse bütün sorunlar çözülür ve 5 yıl sonra AK Parti İstanbul’u geri alır…
Bütün bunlara tamam, ama fakat lakin…
Gelin Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında, Cengiz Han’ın torunu Hülagü’nün Bağdat’ı yağmalamasının ardından genç bir alim olan Kadıhan ile olan sohbeti ile ilgili neler söylemiş onu bir hatırlayalım:
“Hülagü bir gün, şehir dışına kurduğu karargahında, o beldenin en büyük alimi ile görüşmek istediğini bildirir. Bu haber, alimler arasında korku ve endişeye sebep olur. Kimse Hülagü tarafından öldürülmek korkusuyla bu davete icabet etmek istemez. Bu haber zamanın genç alimlerinden Kadıhan’a ulaşır. Kadıhan, ufak tefek tıfıl bir gençtir. Daha sakalı bile çıkmamıştır. Böylesi bir daveti kabul ettiğini söyleyerek Hülagü ile görüşmeye gidebileceğini, bunun için kendisine bir deve, bir keçi ve bir de horoz verilmesini ister. Böyle bir fedainin ortaya çıkması ulema sınıfını rahatlatır. Çünkü bir kurban bulunmuştur. Hülagü’nün şerrinden korkan ulema sınıfı bu isteği hemen karşılar. Kadıhan, hayvanlarla birlikte çadıra varır. İçeriye girer ve kendisini tanıtır. Hülagü, genci tepeden tırnağa süzer ve beklediği tipte birisi olmadığını görerek, ‘Bana göndermek için bula bula seni mi buldular. Gönderecek başka birini bulamadılar mı?’ diye sorar. Kadıhan gayet sakin bir şekilde; ‘Görüşmek için iri yarı, boylu poslu birini istiyorsan, bir deve getirdim. Sakallı yaşlı birisi ile görüşmek istiyorsan, bir keçi getirdim. Eğer gür sesli birisiyle görüşmek istiyorsan horoz getirdim. Üçünü de çadırın önüne bıraktım. Onlarla görüşebilirsin’ der. Hülagü karşısındakinin sıradan birisi olmadığını anlar ve ‘şöyle otur bakalım’ diyerek ilk sorusunu yöneltir. ‘Söyle bakalım, beni buraya getiren sebep nedir?’ diye sorar. Kadıhan gayet sakin bir şekilde; ‘Seni buraya bizim amellerimiz getirdi. Allah’ın bize verdiği nimetlerin kıymetini bilemedik. Esas gayemizi unutup makam, mevki mal mülk peşine düştük. Zevk ve sefaya daldık. Cenab-ı Hak da bize verdiği nimetleri almak üzere seni gönderdi’ der”…
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuşmayı 24 Aralık 2018 tarihinde yaptı. Yani gelen tehlikeyi çok önceden görüp gerekli uyarılarda bulundu. Bu örneğin üzerine çok fazla söz etmeye gerek yok. O yüzden bugün, “Ne var bunda, ortada herhangi bir sorun yok, CHP zaten bu işi eline yüzüne bulaştırır” şeklinde değerlendirmelerde bulunanlardan korkun! Bunların dost olduğunu sanmıyorum. Bunlar olsa olsa bugünkü konumlarını kaybetmemek için çırpınan zavallılardır.