İlaç Üretimi Girdilerinde Yerelleşme ve TİYSAT
Son dönemlerde Türkiye’de önemli çalışmalar yapan ancak henüz kamuoyu tarafından yeterince tanınmayan bir sivil toplum kurulusu (STK) olan Teknoloji, İlaç ve Yerli Sanayi Topluluğu (TİYSAT) ile tanışma fırsatı buldum. TİYSAT, Türkiye’de savunma sanayinde elde edilen başarılar ve dışa bağımlılığın azaltılması bağlamında, özellikle ilaç endüstrisinde ve yan teknolojilerde yerelleşme ve Türk kaynaklarından faydalanma gibi kritik bir misyon üstlenmiştir. Bu misyon, Türkiye’nin stratejik öncelikleri ve millî güvenlik hedefleri ile doğrudan ilişkili bir çaba niteliğindedir.
TİYSAT Başkanı Erdinç Yaşrin ile yapılan görüşme, bu misyonun gerçekleştirilmesi konusundaki kararlılıklarını ve heyecanını ortaya koymuştur. Yerli ve millî bir yapılanma olan TİYSATın, endüstrileşme ve ürünleştirme alanlarında yerli markaları, yerli üretimi ve yerli kaynakları geliştirme çabaları büyük önem arz etmektedir.
İlaç Yan Sanayisinin Önemi
İlaç yan sanayisi, ilaç üreten tesislerin ihtiyaç duyduğu tüm makine ve ekipmanları, bunların yedek parçalarını, kimyasalları ve üretim sarflarını kapsamaktadır. Ancak, bu alan karmaşık bir küresel tedarik zinciri yapısına sahiptir. Özellikle kimyasal hammaddeler konusunda Asya ülkeleri piyasada baskın hale gelmiş ve bu durum, Covid-19 pandemisi sürecinde dünyayı olumsuz etkilemiştir. Pandemi, birçok ülkenin ilaç endüstrisini millî güvenlik konusu olarak ele alması gerektiğini göstermiştir.
Salgınlar ve Millî Güvenlik
Tarihten günümüze salgın hastalıklar, siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarı tehdit ederek millî güvenlik meselesi haline gelmiştir. Osmanlı Dönemi’nde salgın hastalıklara karşı uygulanan karantina önlemleri, modern anlamda salgınlarla mücadele yöntemlerinin temelini oluşturmuştur. II. Mahmut döneminden itibaren geliştirilen bu önlemler, modern Cumhuriyet Dönemi’nde daha sistematik hale gelmiştir.
Küreselleşme, salgın hastalıkların yayılma hızını artırırken ekonomik ve sosyal etkileri millî güvenlik içinde ele alınması gereken bir unsur haline getirmiştir. Covid-19 pandemisi bu bağlamda kritik bir örnek oluşturmaktadır.
Covid-19 ve İlaç Tedarik Krizleri
Covid-19 pandemisi, küresel ilaç tedarik zincirlerinin ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koymuş ve yerli ilaç üretiminin önemini artırmıştır. Gelişmiş ülkeler dahi, kritik ilaçlara erişim konusunda büyük zorluklarla karşılaşmış ve bu durum üretim planlaması ile yerli üretimin artırılması ihtiyacını gün yüzüne çıkarmıştır.
Pandemi döneminde, özellikle Asya ülkelerinin hakimiyetindeki kimyasal hammadde pazarının kısıtlanması nedeniyle çok sayıda ülkede ilaç krizi yaşanmıştır. Bu, tedarik zincirlerinin yerelleştirilmesinin ve kritik üretim araçlarının millî çapta geliştirilmesinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur.
Türkiye’deki Durum ve Atılması Gereken Adımlar
Türkiye, ilaç yan sanayisi alanında dışa bağımlı bir yapıya sahiptir. Bu durum, hem ekonomik hem de millî güvenlik açısından bir tehdit oluşturmaktadır. Salgın hastalıkların etkileri ve tedarik zincirlerinin kırılganlığı, bu alanda stratejik planlamalar yapılması gerekliliğini göstermiştir.
Türkiye’de atılması gereken adımlar şunlardır:
1- Yerli Üretimin Desteklenmesi: Kritik üretim araçları, kimyasal hammaddeler; etken madde ve yardımcı malzemeler, laboratuvar reaktif kimyasallarıve ekipmanların yerli olarak üretilmesi için yatırımlar artırılmalıdır.
2- Stratejik Planlama: İlaç yan sanayisi, uzun vadeli bir millî güvenlik stratejisi ile ele alınmalı ve devlet desteği ile yerli kapasite geliştirilmelidir.
3- Ar-Ge Faaliyetleri: Bu alanda yerli ve yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesine yönelik Ar-Ge projeleri desteklenmelidir.
4- Uluslararası İşbirliği: Yerli üretimin artırılmasına yönelik uluslararası teknik bilgi birikiminden faydalanılmalıdır.
Sonuç
İlaç yan sanayisi, sadece ekonomik değil aynı zamanda stratejik bir öneme sahiptir. Salgın hastalıklar ve küresel krizler, bu alanın millî güvenlik stratejileri kapsamında ele alınması gerekliliğini gözler önüne sermiştir. Yerli üretimin ve kaynakların geliştirilmesi, uzun vadeli bir vizyonla desteklenmelidir. TİYSAT gibi sivil toplum kuruluşlarının çabaları bu bağlamda kritik bir rol oynamakta ve desteklenmelidir.