İmamoğlu’nun dört korkusu ve yarıştan çekilme seçeneği…

Anketlerde makasın aleyhine giderek açıldığını görmesi moralini bozmuş gibi. Belli etmemeye çalışıyor ama hayli sinirli ve telaşlı. Panikle davetiye saçmalığı benzeri tuhaf tartışmalar açmaya çalışıyor. Bu konuda üç günde üç farklı beyanla zirveye yeniden adını yazdırdı.

Şu anda uçurumun kenarında hissediyor kendini.

Başarısızlık sadece belediye başkanlığını değil, aynı zamanda “değişim” adı altında ele geçirip şimdilik Özgür Özel’e emanet ettiği CHP’yi de kaybetmesine neden olacak.

Evet, Ekrem İmamoğlu’ndan bahsediyorum. Burada cevabı merak edilen kritik soru şu:

SARAÇHANE -KANDİL İTTİFAKI SANDIKLARA NASIL YANSIR?

Kandil’deki PKK elebaşlarının CHP’nin yerel seçimde desteklenmesi gerektiği yolundaki açıklamaları DEM oylarının istikameti açısından Ekrem İmamoğlu’nu işaret etse de içeride yine de bir korku var. Hatta birden fazla korku:

1- Kandil verdiği sözde duracak ve DEM’den yeterince oy akışı sağlanacak mı?

2- İYİ Parti’den gelecek oylar istediği kadar olabilecek mi?

3- Kemal Kılıçdaroğlu yanlıları ve Aleviler kendilerine atılan kazığın hesabını sandıkta sorarlar mı?

4- YRP, AK Parti’den beklediği kadar oy koparabilir mi?

İşin fenası tüm alametler de bu korkularını haklı çıkaracak bir seyir izlemekte. Rakibi MURAT KURUM öyle sakin, ılımlı, dozu ayarlanmış ama aynı zamanda canlı bir kampanya yürütüyor ki ona karşı ileri sürebileceği hiçbir argümana sahip olamayışının verdiği telaşla polemik yaratıp dikkat çekmeye çalışıyor.

Bu haline 31 Mart 2019 seçimlerinden sonraki süreçte de tanık olmuştuk.

Oy farkı sadece 21 bin 462 idi.

31 MART-2 NİSAN 2019’DAKİ YSK TEZGÂHINDA CHP’NİN ROLÜ

AK Parti Genel Merkezi oyların çalındığına dair pek çok ipucu tespit etmiş ve Yüksek Seçim Kurulu’na OYLARIN TAMAMININ YENİDEN SAYILMASI başvurusunda bulunmuştu. Bu talep hem CHP’yi hem de Ekrem İmamoğlu’nu korkuttu. İmamoğlu’nun eline hesap makinesi alıp şıpır şıpır terleyerek yaptığı basın toplantısı unutulur gibi değildi. İddiasına göre OYLARIN YENİDEN SAYIMI ALTI AY sürebilirdi. Öyle büyük yalan atmıştı ki CHP bile inanmadı buna. Çok açıktı, İstanbul’daki oyların yeniden sayımı en fazla 3-4 günde biterdi.

Ama o vakit imdadına şimdi düşman olduğu Canan Kaftancıoğlu ile ekibi yetişti.

Kaftancıoğlu, 2 Nisan akşamı yanında Bülent Tezcan, Seyit Torun, İbrahim Kaboğlu ve Oğuz Kaan Salıcı ile saat 20.18’de Çağlayan Adliyesi’ne geldi. Koskoca Adliye’nin kapılarını açtırıp içeriye girdiler. Çünkü İl Seçim Kurulu Başkanı MÜBERRA GÜRDAL ile iki üye; Fatma Nigâr Uçar ve Nihal Koç’u çağırmışlar, onlar da tıpış tıpış Adliye’ye gelmişlerdi.

Bir dilekçe verdiler Müberra Gürdal’a…

İL SEÇİM KURULU BAŞKANI MÜBERRA GÜRDAL İŞİ BİTİRDİ VE EMEKLİLİĞE KAÇTI

İstanbul’da oyların tamamının yeniden sayılmasını talep eden AK Parti başvurusunun reddedilmesini istiyorlardı…

Müberra Gürdal ve arkadaşları “Dikkatli bir hukuki inceleme ve araştırma”nın ardından CHP’nin dilekçesine 5 DAKİKA SONRA CEVAP verdi.

CHP heyetinin kararı alkışlarla karşılayıp halay çekmelerinden anlaşılacağı üzere, karar AK Parti’nin talebinin REDDEDİLDİĞİNİ müjdeliyordu onlara.

Oy çaldıkları anlaşılmayacaktı.

Ama öte yandan YSK İstanbul'un 21 ilçesindeki 51 sandığın yeniden sayılmasına karar verdiğini de açıkladı.

51 sandıktaki yeniden sayım neyi değiştirebilirdi ki…

Ama buna rağmen 21 bin 462 olan oy farkı sadece 51 sandıktaki yeniden sayımla 13 bin 729 oya indi.

Daha sonra yakın çevresinden aldığım bilgiye göre, eğer YSK oyların tamamının sayımına karara verseydi, EKREM İMAMOĞLU ADAYLIKTAN ÇEKİLECEK, olası ve neredeyse kesin bir yenilginin tarafı olmayacaktı. Çünkü biliyordu kendisinin kazanmadığını.

AK Parti çaresiz kaldı ve seçimin yenilenmesini istedi. İlginçtir oyların tamamının sayılmasına geçit vermeyen YSK, seçimin yenilenmesine karar verdi ve sonuçta yürütülen algı operasyonundan başarısızlıkla çıkan AK Parti ve adayı Binali Yıldırım 23 Haziran’da 800 bine yakın fark yedi.

CHP’yi ve Ekrem İmamoğlu’nu kurtaran İl Seçim Kurulu Başkanı Müberra Gürdal, bu büyük hukuk skandalına imzasını attıktan sonra bir imza daha attı; emeklilik dilekçesinin altına. Türkiye gerçek bir hukuk devleti olsaydı Müberra Gürdal gibilerin akıbeti başka olurdu ama heyhat…

YA HERRU YA MERRU

Ekrem İmamoğlu şu anda her şeyini bu seçim masasına yatırdı. On milyarlarla ifade edilen inanılmaz paralar harcıyor. Korkusu o kadar tavan yapmış durumda ki 31 Mart onun için adeta hayat memat meselesi.

Bu yüzden DEM ile ittifakının sandığa da tam anlamıyla yansıması en büyük dileği. DEM’in militan gücünü 31 Mart günü de arkasında görmek istiyor çünkü.

31 Mart 2019 seçiminde oyların tamamı sayılsaydı bugün Ekrem İmamoğlu diye biri yoktu. Uçurumun kıyısından döndü. Yukarıda söylemiştim. Adaylıktan bile çekilmeyi düşünüyordu. Şimdi sürekli anket yaptırmasının amacı da bu. Son düzlükte eğer kazanamayacağına kesin olarak kanaat getirirse iki seçeneği aklında tutuyor:

1- Müberra Gürdal gibi birilerini bulup hakkında siyasetten men kararı alınmasını sağlamak.

2- Bunu yapamazsa da bir takaza konusu çıkarıp adaylıktan çekildiğini açıklamak.

Dediğim gibi, buna son anket sonuçlarına bakarak karar verecek. Makas geri döndürülemeyecek kadar çok açılırsa bu kararlarını uygulamaya sokacak. Ama kritik bir farkla kaybederse seçim sonuçlarına ilişkin her türlü tezviratı yaparak CHP’deki konumunu güçlendirmeye devam edebilir.

Karşımızdaki Ekrem İmamoğlu.

Ya da YETENEKLİ EKREM BEY…