Geçmiş dönemlerde ekonomi yönetiminin sık değişikliği ciddi sorunlara neden olmuştu.
Özellikle Merkez Bankası başkanlarının görev değişiklikleri güven ortamını bitirmişti.
Önce kimler ne kadar görev yapmıştı hatırlayalım:
N. Süreyya Serdengeçti (2001-2006)
Durmuş Yılmaz (2006-2011)
Doç. Dr. Erdem Başçı (2011-2016)
Murat Çetinkaya (2016-2019)
Murat Uysal (2019-2020)
Naci Ağbal (2020-2021)
Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu (2021-2023)
Dr. Hafize Gaye Erkan (2023-…)
Hazine ve Maliye Bakanları ise şöyle:
- Kemal Unakıtan (2002-2009)
- Mehmet Şimşek (2009-2015)
- Naci Ağbal (2015-2018)
- Berat Albayrak (2018-2020)
- Lütfi Elvan (2020-2021)
- Nurettin Nebati (2021-2023)
- Mehmet Şimşek (2023…)
132 gün görevde kalan Naci Ağbal olayı piyasaları oldukça şaşırtmıştı.
Çünkü 7 Kasım 2020’de Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal görevden alınmış yerine Naci Ağbal atanmıştı.
Ancak 20 Mart 2021’de Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile tekrar görevden alınmıştı.
Nedenini kimse bilmiyor.
Özel bir devlet sırrı olduğu kesin.
Gelecek yıllarda anca öğreniriz.
Hepsinin tarzı, sınavı, taktiği ve uygulaması farklıydı.
Peki şimdi ki ekonomi yönetimi ne yapmak istiyor?
Öncelikle şunu söylemeliyim, duruşlarıyla verdikleri mesaj şu: “Biz politikacı değil, bürokratız.”
Ondan sebep ortada çok görünmüyorlar. Şimdilik.
TCMB, 27 ay aradan sonra 22 Haziran’da politika faizini yüzde 15’e yükselterek 650 baz puan faiz artırdı.
20 Temmuz’da yüzde 17,5’e yükselterek 250 baz puan faiz artırdı.
24 Ağustos’ta yüzde 25’e yükselterek 750 baz puan faiz artırdı.
Dünyayı şaşırtan rekor faiz artışının altında yatan sebepler:
- Kredi piyasasını yeniden açmak
- Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkış hazırlığı
- Enflasyonu dizginlemek, kontrol altına almak
- Döviz kurunun yükselişini engellemek
Faiz kararı sonrası Türk Lirası (TL) yüzde 6,5 değerlendi.
Dolar/TL kuru, 27,25’den 25,20’ye kadar geriledi.
Haftayı 26 liranın üzerinde tamamlasa da yükseliş hızını azaltmış oldu.
Şu soru da merak ediliyor:
“Kur neden tekrar yükseldi?”
Çünkü belirsizlik devam ediyor.
Yani, faiz artışının devamı gelecek mi, gelmeyecek mi?
Teknik olarak gelmesi gerekiyor.
Çünkü enflasyon yükselmeye devam ediyor, enflasyon ile faiz arasında makasın kapanması gerekiyor.
Yüzde 47,5 enflasyonun karşılığında yüzde 25 politika faizi yetmez.
Hele ki enflasyonda yılı yüzde 60’ın üzerinde tamamlayacağımızı düşünün!
Ekonomi yönetimi göreve geldiğinde şöyle bir dedikodu vardı: “Faiz artırmak için 25’e kadar izin aldılar.”
Ancak yüzde 25’e çabucak geldik.
Şimdi de “Tekrar izin alabilecekler mi?” dedikodusu var.
Bu dedikoduların önüne geçildikten sonra, güveni yeniden tesis ettikten sonra ilerisi için sorun görünmüyor.
Faiz artırımlarının devamı piyasalara güven verir.
Ortada bir belirsiz hâlen var, ondan sebep dalgalanma devam eder.
Mesela dolar/TL kuru 26-27 lira aralığında dengelenebilir.
Burada belirleyici etken yine enflasyon olacaktır.
Yabancı yatırımcılar ekonomi politikasını şimdilik izliyor.
İkna olduktan sonra girişlerini hızlandırabilir.
Ekonomi yönetiminin önceliği enflasyon olduğu için yabancı yatırımcıyı ikna edecek gibi duruyor.
Çünkü Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek sosyal medya hesabından kısa ve net bir mesaj verdi: “Kararlıyız!”
Şimdi sıra yabancı yatırımcıyı desteklemeye geldi. Özellikle teşvik ve destek programı için Eylül ayı bekleniyor.
Eylül’de açıklanacak Orta Vadeli Program (OVP) piyasalar tarafından merakla bekleniyor.
Kamu bankalarından yatırımcıyı, üretimi ve istihdamı desteklemek için yeni paketler açıklanması beklenebilir.
İçsel sorunlar yavaş yavaş yoluna girmeye başlasa da dışsal sorunlar yine bizim için problem olabilir.
Kırılganlığımız sürdüğünden dışsal etkenlere karşı yapabileceğimiz çok şey yok.
Kişisel görüşüm değişen bir şey yok.
Sadece sancılı bir süreç içerisinde ekonomi yönetimi her gün yeni bir karar yayımlayarak mücadelesini sürdürüyor.
30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu olsun!