Gündem para piyasaları.
Makas aralığı, işçilik, yoğun talep ve sorgulama.
Bu hafta bankalardan parasını çeken çekene.
Bankalar ise ya sınırlı ödeme yapıyor ya da nakit çeken müşteriyi arayıp “şüpheli işlem” sorgusu yapıyor.
“Neden fiziki aldınız, EFT yapabilirdiniz” diye soruyorlar.
Aylar önce yazdığım bir yazıda “Bankalar ile piyasaların iletişim sorunu var” diye yazmıştım.
O zaman da banka müşterisi aranıp, “Hesaptaki döviz veya altınlarınızı ya çekin ya da KKM’ye geçin” diyorlardı.
Bugün de diyorlar.
İlginç olan şu, biri “Gel çek” derken diğeri, “Neden çektin” diyor.
Bu durum müşteriyi hem tedirgin hem de panikletiyor.
Müşteriye yapılan bu uygulamalar paniği daha da artırıyor.
Yani, iletişim sorunu devam ediyor.
Bankaların iletişim sorunu gidermesi gerekiyor.
Merkez Bankası’nın da farklı bir strateji belirlemesi gerekiyor.
Seçim öncesi yaşanan panik ve kargaşa ne sistemi ne de yatırımcıyı korur.
Çarşamba günü her ne kadar “Yapmayın, etmeyin, fırsatçılık var, zarar edeceksiniz” desem de alan aldı.
Hem de işçilikli ve yüksek kurdan.
Çarşamba günü 20,50’den dolar alan, perşembe günü 20,29’u gördü.
Çarşamba günü bin 380’den gram altın alan, perşembe günü bin 360’ı gördü.
Panikle hareket ederek zarar etti.
Seçime kadar kuru baskılamak gibi bir düşünce olsa da seçim sonrası için riskler artmaya devam ediyor.
Yıl içerisinde dolar kurunda 24-25 lira seviyesiyle alakalı beklenti devam ediyor.
Orada sürpriz yok.
Ancak bu süreci öne çekmemek için iletişim stratejisini değiştirmek gerek.
Kur Korumalı Mevduatın (KKM), toplamı 2 trilyon liraya geldi.
Yani, yaklaşık 100 milyar dolar.
Seçime kur kontrolüyle gidilebilir ancak sermaye kontrolüyle asla gidilemez.
Sürecin zorlu ve stresli olduğunun farkındayım.
Ondan sebep “Yeni iletişim stratejisi” daha önemli.
TCMB’nin dün faizleri sabit bırakarak doğru karar verdiğini düşünüyorum.
Yangına körükle gitmekten ziyade, Fed’in faiz kararını, açıklamalarını ve seçim sonucu görüp karar vermek önemliydi.
Şimdi sıra seçimlere kadar güven ortamını tazelemekte.