İspanya’dan önce Cumhurbaşkanı danışmanlarının yapması gereken neydi?
Mesele Türkiye, Cumhurbaşkanlığı makamı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan.
Bu yüzden dikkatle okunmasında fayda var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-İspanya 8. Hükümetler Arası Zirvesi kapsamında bulunduğu İspanya'da, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile bir araya geldi ve ardından iki lider basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında bir İspanyol gazeteci Erdoğan’a Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'nın tutukluluğu meselesini sordu. Cumhurbaşkanı da bu soruya tepki göstererek "Türkiye bir hukuk devletidir. Burada kararları yargı verir. Hukuk devletindeki yargımız kararını vermiştir. Bu isimlerden birisi 100 kişiden fazlasının ölümüne neden olmuştur. Ülkemizin Güneydoğu Bölgesi'nde ölümlere neden olmuştur. Bir basın mensubunun bu teröristleri savunması düşündürücüdür. Başını sallama, ben sallamıyorum. Dimdik çalışmama devam ediyorum. Osman Kavala olur, Selahattin Demirtaş olur... Hukuk ne gerektiriyorsa biz onu yaparız" cevabını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın soruya verdiği cevabı birtakım çevreler ve medya mensupları “Erdoğan’dan İspanyol gazeteciye tarihi ayar” başlığıyla öne çıkardı. Özellikle Cumhurbaşkanı’nın “Başını sallama, ben sallamıyorum. Dimdik çalışmama devam ediyorum” demesine büyük anlamlar yüklediler.
Doğrudan söyleyeyim.
Bu tarz ayar vermeler artık demode.
Dahası ortada tarihi bir ayar da yok, dolu dolu verilmiş bir cevap da.
Üstelik Başbakan Pedro Sanchez ile yapılan ve mutabakat noktalarımızı maksimum seviyeye çıkaran görüşmeler ve elde edilen sonuçlar bu diyaloğun g ölgesinde kaldı.
Kısaca Sayın Erdoğan hazırlıksız yakalanmış gibiydi.
CEVABI DA “TARİHİ AYAR” I DA SEVMEDİM
Oysa tam tersi olabilirdi.
Pek çok sebebi var, sırasıyla anlatayım.
Kavala ve Demirtaş meselesi Batı’nın sistematik olarak Türkiye ve Erdoğan üzerinde baskı oluşturmaya yönelik kullandığı iki enstrüman.
Erdoğan yurtdışında ve Türkiye’de basın toplantıları yaptığında bu soruların özellikle yabancı muhabirler tarafından gündeme getirilmesi çok kuvvetle muhtemel.
Bu olasılığın bir kere biliniyor olması gerekirdi ve dolayısıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu türden olası sorulara karşı hazırlıklı ve donanımlı hale getirilmeliydi. Bunun yolu da Cumhurbaşkanı’nı bilgilendirmekten geçiyordu.
Sonuçta her şeyi onun belagatine, hazırcevaplığına bırakmanın ne kadar kolaycı bir yaklaşım olduğu böylesi zamanlarda tatsız biçimde ortaya çıkıveriyor. Sonuçta karşımızda Türkiye ve Dünyanın bin bir türlü haliyle meşgul olan bir lider var.
MİSAL-1
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunun kanıtı olarak, uzun dönem Demirtaş’ın başkanlığını yaptığı siyasi partinin kapatma davasının çok kuvvetli delillere rağmen hâlâ Anayasa Mahkemesi’nde kapatılmadan sürüncemede bekletildiğini, kendilerinin yargıya müdahale yetkisinin olmadığı için süreci izlemekle yetindiklerini söyleyebilir ve bu partiyle genel başkanı Demirtaş’ın terör örgütü ile ilişkilerini ortaya koyan delillerden birkaçını rahatlıkla ortaya koyabilirdi.
MİSAL-2
Cumhurbaşkanı, Demirtaş’ın terör örgütünün liderinin heykelini yapacaklarını meydanlarda haykırdığını, terör örgütünü “halk savaşçısı gerillalar” olarak masumlaştırdığını, bu partinin bir milletvekilinin “PKK sizi tükürüğüyle boğar” diye herkesi tehdit ettiğini, partinin milletvekili ve belediye başkan adaylarının terör örgütünün yuvalandığı Kandil’den ve İmralı’dan belirlendiğinin kayıtlara geçtiğini, terör örgütünün kanlı eylemlerini bu partinin ve Demirtaş’ın bir kere bile kınamadığını, bununla da kalmayıp Türkiye’nin sınırları dışındaki Kobani şehrinin DEAŞ tarafından işgal edilmesi üzerine parti başkanı olarak taraftarlarına “sokakları zaptedin” çağrısı yaptığını, çıkarılan olaylarda 52 kişinin öldürüldüğünü, HDP taraftarlarının Yasin Börü adlı kurban eti dağıtan 17 yaşındaki genci öldürdükten sonra balkondan aşağıya attığını, sonra da araçla üzerinden geçtiğini, bir sonraki yılda da söz konusu kişinin, yani Selahattin Demirtaş’ın terör örgütünün Güneydoğu bölgesinde hendekler açarak başlattığı silahlı kalkışmayı bizzat desteklediğini anlatabilirdi.
MİSAL-3
Diyarbakır Annelerini anlatabilirdi. O annelerin tıpkı Arjantin’deki faşist rejimin yok ettiği evlatlarını arayan beyaz eşarplı anneler gibi yıllardır PKK’nın küçük yaşlarda kaçırdığı kız ve erkek çocuklarının iadesini HDP’den istediğini, çünkü o çocukların HDP’nin aktarma istasyonu olarak kullanılarak dağa kaçırıldığını anlatabilirdi.
Bunu söylüyorum çünkü bundan daha iyi bir platform olamazdı.
İSPANYOL GAZETECİYE CEVABIN KREŞENDOSU İSPANYA’DAN VE ETA’DAN ÖRNEK OLABİLİRDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu girizgahtan sonra son vuruşu da İspanya’dan örnek vererek çok güzel bir karşılaştırma yapılabilmesini sağlayabilirdi.
Neydi o?
İspanyol Anayasa Mahkemesi’nin ETA terör örgütünün savunucusu Heri Batasuna partisini kapatma gerekçelerini sıralayabilir, tüm bu gerekçeleri ve verilen kapatma kararını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de onadığı söyleyebilirdi.
Neydi o gerekçeler?
Mahkeme heyeti Heri Batasuna partisini ve diğer kurulan iki partiyi kapatmak için 23 gerekçe sıralamıştı. Bazıları şöyle:
1-Bu üç parti ile ETA arasında bir özdeşlik ilişkisi var.
2-ETA terör örgütüyle ilişkili oldukları için tutuklanan isimlerin aday gösterilmeleri. Bizde sürekli yapılıyor ve sonra kayyum atanınca de seçilme özgürlüğü diye bağırıp duruyorlar.
3-Her üç parti de ETA tarafından sıkı bir şekilde kontrol altında tutulmaktadır.
4-Terör örgütü liderinin fikirleri ve örgütün ideoloji istikametinde sistematik eylemlere katılmaları terör örgütü üyeliği anlamına gelmektedir.
5-İspanyol Yüksek Mahkemesi partinin ETA tarafından planlanan stratejiye yanıt veren bir tutum içerisinde olduğunu, toplumsal cepheleşmeyi beslediğini, terörist faaliyetlere hoşgörüyle yaklaştığını, TERÖR EYLEMLERİNİ KINAMAYIP, BU KONUDA SİSTEMATİK VE STRATEJİK BİR SESSİZLİĞİ TERCİH EDEREK bu terör faaliyetlerini zımnen onayladığını belirlemektedir.
Evet, 17 Mart 2003 tarihinde Türkiye’deki DEM-HDP’nin muadili Heri Batasuna Partisi, İspanya’nın AYM’si Yüksek Mahkeme'nin kararıyla yasa dışı ilân edildi. Sonradan aynı istikamette kurulacak partilere de faaliyet izni verilmeyeceği açıklandı.
Şaka gibi.
TERÖR EYLEMLERİNİ KINAMADIKLARI İÇİN KAPATILDILAR…
Bizde çok daha kuvvetli ve açık delillere rağmen HDP’yi kapatmayı bir yana bırakın, hazine desteğini bile kesmeyen bir “yüksek mahkeme” var.
Ama mesele Türkiye olunca seri katilleri bile aklayan AİHM, terör eylemlerini kınamadığı için Heri Batasuna partisinin kapatılıp yasa dışı ilan edilmesini onaylamıştı.
Katalan bölgesindeki şiddetsiz bağımsızlık referandumunun nasıl İspanyol polis gücüyle darmadağın edildiğini ve bu referandumu yapan tüm siyasi liderlerin şu anda yurtdışında kaçak olduğunu söylemeye bile gerek yok.
Sonra da Tayyip Erdoğan’a uluslararası platformlarda Selahattin Demirtaş’ı soruyorlar.
Kısacası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a uluslararası platformlarda sözkonusu olabilecek basın toplantılarına katılmadan önce olası sorular hakkında bir brief verilmeli, elinde de notlar olmalı.
Çok zor değil bu.