İsraf kaybettirir!
Önümüzdeki yerel seçimler, Türkiye'nin yerel yönetimlerine yön verecek önemli bir seçim olacak. Geçen haftaki yazımda seçim kampanyaları için Hazine’den siyasi partilere aktarılan büyük paralardan bahsetmiştim. Türkiye’de ekonomik kriz var. Emeklilere yapılan zam yeterli gelmeyince Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, TRT Haber yayınında SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılacak zam oranının ocak ayı itibarıyla yüzde 49,25'e yükseltildiği belitti.
Aslına bakılırsa emekli maaşı en az 15 bin TL olmalı. Ne kadar artış o kadar iyi. Kamu tasarrufu, israf önleyici politikalar, disiplin ve denetim tam anlamıyla hayata geçse buradan emeklilere verilen maaş fazlasıyla çıkar ve böylece emeklilerin maaşı sorun haline gelmez.
İsrafın en çok göze battığı yerler belediyelerdir. Yıkılıp yeni baştan yapılan kaldırımlar, yollar, sokaklar, caddeler; kiralanan, satın alınan lüks araçlar; reklam, PR çalışmaları ve benzeri etkinlikler için harcanan ve kamu yararına geri dönüşümü olmayan, boşa giden paralar ciddi anlamda rahatsızlık oluşturuyor. Yerel seçimler yaklaşıyor. Siyasi partiler seçim kampanyalarına başladı.
Yapılan her seçim millete maliyet olarak geri dönüyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik şartlar ortada. Bu hassasiyet ve bilinçle seçim kampanyasını yürüten partiler milletten geçer oy alır. İnsanlık, tarihsel süreç boyunca kritik değişim ve dönüşümler yaşamış, toplumsal, ekonomik ve siyasî etkiler bırakmış ve birtakım yeni pratikler ortaya çıkarmıştır.
Bugün ise adına dijital devrim diyebileceğimiz değişim ve yenilik süreciyle karşı karşıyayız. Dijitalleşme artık ekonomik, siyasî ve toplumsal olmak üzere pek çok alanı etkileyerek kritik bir eşik haline gelmiş ve seçmen davranışlarını yeniden biçimlendirmiştir.
İnsanlar geçmişten bu yana alışkanlık haline gelmiş siyasi kampanyaları gereksiz buluyor. Hazine’den siyasi partilere aktarılan seçim bütçesinin halkın kalkınmasına, refahına engel olduğunu, kamu hizmetlerini olumsuz etkilediğini; sokaklara asılan parti bayrakları, giydirilmiş seçim otobüsleri ve yapılan kâğıt israfının ekonomik kaybın yanı sıra çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet verdiğini düşünüyor.
Artık bu farkındalığın ve bilincin oluştuğu kabul edilmeli. Seçim kampanyaları ve reklamları için partilere ayrılan bütçenin halka doğrudan fayda sağlayacak şekillerde kullanması önemsenmeli. Eğitim, sağlık, tarım, üretim, ulaşım, teknoloji, istihdam, çevre dostu projeler, doğal kaynakların ve tarihi dokunun korunması gibi alanlara yapılan yatırımlar ile kısa ve uzun vadede kalkınmaya ve refahın artmasına yönelik olumlu gelişmeler kaydedilir.
Açıkçası seçim kampanyaları için boşa harcayacak paramız yok. Vatandaş temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken devletin seçim bütçesini yüksek tutması tepkilere neden oldu. Bugünkü ekonomik tablo yerelden genele siyasilere ve devlet yöneticilerine bir mesaj veriyor. Bu mesaj doğru algılanıp, mali kaynaklar doğru kullanılmalı. Halkla doğrudan iletişime geçen, abartıdan, gösterişten, popülizmden uzak duran, reklam ve tanıtım kampanyaları için boşa paralar dökmeyen adaylara seçmenin daha çok sahip çıkılacağı ve destek vereceği bir yerel seçim bizi bekliyor.
Adaylar bu konulara ne kadar duyarlı olursa o kadar seçimi kazanma şansı elde edecektir. Seçilmesi halinde belediyelerdeki israfa son vereceğine yönelik seçmende güvence oluşturan adaylar çok daha fazla destek görecek…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 14 Mayıs Genel Seçimleri’nde siyasi partilere ödenen üç kat fazla ödeneğin depremden etkilenen illerdeki depremzede vatandaşlara aktarılmasını teklif etmişti. MHP gönüllü olarak bu teklifin gereğini genel seçimlerde yerine getirerek örnek bir siyasî davranış sergilemişti.
Yerel seçimler içinde siyasi partilere iki kat fazla Hazine desteği verildi. Genel seçimlerde MHP’nin duyarlılığı ve sorumluluk bilinci bu yerel seçimlerde bütün siyasi partilerde dilerim karşılık bulur ve bundan sonra milletin parası seçim kampanyası adı altında ziyan edilmez...