Uzmanlar havaların ısınmasıyla beraber vatandaşlar denizlere yönelmeden incelemeler yaparak denizlerdeki popülasyonlarla ilgili açıklamalarda bulunmuştu.
SAYILARI GİT GİDE ARTMAYA BAŞLADI
İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa ve Sakarya'da görülen ve yaklaşık 50 santimetre boyutunda olan deniz anaları yapılan son araştırmalara göre gittikçe artmaya başladı.
ÇIĞ GİBİ ÇOĞALACAKLAR
Uzmanlar besin zincirinin üzerinde onları yiyerek yok edecek bir balık türü olmadığını belirterek ilerleyen günlerde çığ gibi çoğalabileceğini açıkladı
Marmara Denizi'nde önceki yıllarda görülen müsilaj sorununun çözümü için Yükseköğretim Kurulu'nca (YÖK) oluşturulan akademik heyette bir süre yer alarak çalışmalar yapan, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, son günlerde Tekirdağ sahillerinde, aralarında zehirli pusula denizanasının da bulunduğu, deniz analarının artmasının denizdeki kirlilikten kaynakladığını belirtti.
Prof. Dr. Tecer, "Denizanalarının sahillerde bulunmasının bir nedeni de denizdeki kirlilik. Bu konu üzerinde çalışan bilim insanları üç tane temel sebebe işaret ediyorlar. Bunlardan bir tanesi deniz suyu sıcaklığının artması, ikincisi denizel ortamlara giren azot fosfor gibi nütrient maddeler dediğimiz kirletici kaynakların denizel ortamlara girmesi. Üçüncü ise uluslararası taşımacılık yapan gemilerdeki balast sularının bu bölgelere boşaltılması olarak gözüküyor. Normalde denizanası dediğimiz canlı türleri bizim Marmara, Karadeniz ve Akdeniz sahillerine özgü bir canlı türü değil. Bunlar daha çok Kızıldeniz ve Atlantik sahillerinde yaygın olarak görülen türler. Ama son yıllarda bakıyoruz Karadeniz'de, Akdeniz'de şimdi Marmara Denizi'nde yoğun bir denizanasının popülasyonunun olduğuna müşahede ediyoruz. Bu da deniz suyunun sıcaklığının artması demek, orada oksijen varlığının azalması anlamına geliyor. Bu
Marmara Denizi'nde geçen yıllarda yoğun bir müsilaj problemi yaşandığını belirten Tecer, "Sürece sebebiyet veren şey planktonlardı. Bu planktonlar da denize boşaltılan kirleticilerden, kirleticilerin içerisinde bulunan azot ve fosforla besleniyorlardı ve plankton sayıları artıyordu. Doğada bir denge var, bu planktonları ile beslenen canlı türüne denizanası bu bölgedeki planktonlarla besleniyor.
ONLARİ YİYECEK BALIK YOK
Dolayısıyla plankton sayısın artıracak kirlilik deşarjı varsa Marmara sahillerinde, Karadeniz ve Akdeniz sahillerinde burada plankton popülasyonu artırıyor. Bunlarla beslenen denizanasının türleri ve sayısı da artıyor. Başka bir olumsuz taraf ise, biyolojik dengeyi bozan tarafı şu, ne yazık ki; bu denizlerde denizanalarının doğal yaşam ortamları olmadığı için, bu denizlerde denizanasıyla beslenen, bunları ortamda dengeleyecek balık türleri de yok burada.
Bu denizanalarının bu ortamlarda besin kaynağı olarak tüketen canlıların olmaması, buradaki popülasyonu artıyor. Yüzlerce çeşidi var denizanalarının bu anlamda bir kısmı zehirli bir kısmı az zehirli .Dolayısıyla hem turizm açısından hem deniz ekosistemlerin dengesi açısından bu denizanaları sorun haline gelmiş durumda. Böyle giderse de sahil kesimlerindeki bütün o sosyal ekonomik turizm ve deniz ortamlarındaki ekolojiyi olumsuz yönde etkileyeceğe benziyor" diye konuştu.
OKSİJEN MİKTARI DÜŞÜYOR
Bölgede yoğun olan denizanası sorunu ile karşı karşıya kalındığını ifade eden Prof. Dr. Tecer, "Normalde bu bölgelere ait olmayan canlı türlerinin bir şekilde insan eliyle insan faaliyetleri sonucuyla bu ortama girmesine sebebiyet veriyor. Zaten iklim değişikliği nedeniyle deniz suyu sıcaklıklarını artması da bir etken. Çünkü sıcaklık arttığında, sucul ortamlardaki oksijen miktarı düşüyor.
Bütün bunlara bu ortamlarda denizanasıyla beslenen balık türlerinin de olmadığını ilave ettiğimiz zaman evet sahillerimizde bizi rahatsız etmenin ötesinde bir sağlık problemi haline dönüşebilecek bir denizanası sorunuyla karşı karşıya kalmış oluyoruz" ifadelerini kullandı.