İYİ Parti lideri Akşener, İsveç'teki çirkin saldırıya ateş püskürdü! "AİHM'e dava açacağız"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda konuştu. İsveç'teki Kur'an-ı Kerim'e yönelik çirkin saldırıya sert tepki gösteren Akşener, "Bu acizliği bir kez daha şiddetle kınıyorum. Bu nefret suçuna yol verdiği için İsveç hükümetini AİHM'e şikayet edeceğiz. İşte örnek yol budur." dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, İsveç'teki çirkin saldırıya ateş püskürdü. Parti olarak konuyu yargıya taşıyacaklarını ifade eden Akşener, "Bu nefret suçuna yol verdiği için İsveç hükümetini AİHM'e şikayet edeceğiz." dedi.
Meral Akşener'in açıklamalarının satır başları şöyle oldu:
"BU ACİZLİĞİ BİR KEZ DAHA ŞİDDETLE KINIYORUM"
Geçtiğimiz günlerde, İsveç’teki büyükelçiliğimizin önünde yaşanan ahlaksız hadiseye ilişkin birkaç noktaya değinmek istiyorum. Öncelikle kutsal kitabımız, Kuran-ı Kerim’i yakmaya çalışarak, değerlerimize saldıran bu vandallık, bu barbarlık, bu düşmanlık; dünyanın hiçbir yerinde, fikir hürriyeti olarak, pazarlanamaz. Bu; düpedüz bir nefret suçudur! İsveç hükûmetinin, 'insan hakları' kisvesiyle, bu duruma, yol vermesi ise; asla ve asla, kabul edilemez bir acizliktir. Bu acizliği, bir kez daha, şiddetle kınıyorum.
"GÖSTERMELİK TEPKİLERLE YETİNİLEMEZ"
Biz, İYİ Parti olarak bu iki yüzlülüğü, reddediyoruz! İnsan haklarının şiddete, terörizme, ırkçılığa ve nefret suçuna, paravan edilmesini, reddediyoruz. 21’inci yüzyılda, ortaçağ zihniyetini yansıtan, bu ahlaksızlığı dünyanın, neresinde olursa olsun, reddediyoruz. Yalnız, meselenin, önemli bir yanı daha var: Türkiye’de, hemen her kesim, siyasetin, her renk ve düşüncesi benzer bir şekilde bu eylemi reddediyor. Bu konuda, ülkemizdeki tüm toplumsal kesimler yekvücut olarak tepki gösteriyor. Ama, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten, bir iktidar böyle ciddi bir konuda sadece eleştiriyle, göstermelik tepkilerle yetinemez. Siyaset üstü gördüğümüz, bu tip konularda; iktidarın, yapması gereken 'dostlar alışverişte görsün' anlayışının ötesine geçmektir. Devleti yönetenler, bu sorumlulukla ve yetki sahibi olmanın ciddiyetiyle hareket etmek, zorundadır. Yani, esas hedef bu tip eylemlerin tekrarlanmasını önlemek olmalıdır. Ama maalesef Sayın Erdoğan ve arkadaşları, bu tarz konularda, genellikle; “Oh ne güzel! Seçim için malzeme çıktı…” diye sevinmeyi tercih ediyorlar. İç politika için, siyasi rant devşirmeyi tercih ediyorlar. Bol bol gürültü çıkartmayı ama iş icraata gelince arazi olmayı tercih ediyorlar.
"AİHM'E DAVA AÇACAĞIZ"
Artık çok açık şekilde anlıyoruz ki, iktidar bu konuda, kalıcı ve somut adımlar atmaya, kesinlikle niyetli değil. O halde biz, İYİ Parti olarak, bir adım atıyoruz. Üstelik bu adım İsveç Savunma Bakan’ının ülkemize gelişini ertelemekten veya yandaş kanallarda, mizansenler yazmaktan çok daha, sonuç odaklı bir adım. Az önce de söyledim, bu aşağılık eylem, fikir özgürlüğü olarak pazarlanamaz. Nitekim bunu sadece biz değil, İsveç’in de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de söylüyor. Sözleşme kapsamında bu şekilde korunan bir özgürlük yok. Yani, İsveç hükûmeti, bu eylemi engellememekle ve üstüne üstlük, yapılmasına müsaade etmekle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yükümlüklerini de ihlal etmiş bulunuyor. Dolasıyla, bu tablo karşısında biz de İsveç’te, İYİ Parti gönüllülerimizden bir grubu, hareket geçirdik. Cuma günü, Stokholm’deki bir yerel mahkemede failler hakkında, suç duyurusunda bulunacağız. Bu nefret suçunun gerçekleşmesine yol verdiği için İsveç hükûmetini, yargıya şikâyet edeceğiz. Ve nihai olarak, bu davayı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri kapsamında açacağız.
"ENFLASYON KONUSUNDA SERİ KATİLE DÖNDÜLER"
Hâlâ daha Nebati Bakan, çıkıp 'Kasım’da enflasyonun, boynunu kırdık. Aralık’ta, belini kırdık. Şimdi devamı gelecek. Bundan sonra, enflasyonla mücadelede, en rahat alandayız' diyor… Yolunu kırdık, bacağını kırdık, şimdi neyini kıracaklar neresi kaldı? Enflasyon konusunda seri katile döndüler. Palavranın bini bir para hem, enflasyonla mücadeleden, söz ediyor; hem de Türk Lirası'nı, değerli hale getirirseniz; sanayi yavaşlar, işsizlik olur. Türk Lirası'nı değersiz hâle getirirseniz ise bunun tam tersi olur' diyor. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Böyle bir cahillik, böyle bir iş bilmezlik olabilir mi? Hem enflasyonla mücadeleyi hem de Türk Lirası’nı değersiz hâle getirmeyi, aynı anda hedefleyemezsiniz. Birinden birini, öncelemeniz gerekir. Eğer ki, Türk Lirası’nın, değersiz olmasını savunuyorsanız; 'Yaşasın enflasyon!' demeniz gerekir ki zaten siz, düpedüz bunu savunuyorsunuz. En azından dürüst olun. Hadi, açık açık söyleyin. Hadi gidin 'Yaşasın enflasyon!' yazan, enflasyon canavarlı tişörtler bastırın. 'Yaşasın yoksulluk!' yazan, billboardlar yaptırın. 'Kahrolsun zenginlik, yaşasın fakirlik!' yazan broşürler yaptırın. Dürüstçe çıkın ve deyin ki; '20 yılın sonunda, bizim, Türkiye ekonomisi için, bulduğumuz çözüm budur: Biz, milletimize, zenginliği çok görüyoruz ve 'yaşasın enflasyon' diyoruz' deyin de, kurtulun. İtiraf edin de, rahatlayın. Milletimize de, daha fazla bizzat kendinizin azdırdığı, ‘enflasyonla mücadele ediyoruz’ yalanını söylemeyin. Ayıptır günahtır.
"IŞILTI MIŞILTI HAK GETİRE, GİDERSİN GÜMBÜRTÜYE"
Bu vesileyle, sizlerin aracılığıyla, Nebati Bakan’ı şimdiden uyarıyorum: Fazla ve büyük konuşmayın, Sayın Bakan. Rahata da fazla alışmayın. Hatta, patronunuza da, fazla güvenmeyin. Asla unutmayın, ekonomimizdeki tahribat konusunda, Bay Kriz’in, ilk suç ortağı, siz değilsiniz. Beceriksizlikte dünya lideri olmak, kolay değil. Tek başına, böyle büyük bir başarısızlığa imza atmak, hiç kolay değil. Emin olun, Bay Kriz, sizler olmadan, bunu başaramazdı. Ama malum, artık yolun sonu geldi. Sandık, artık ufukta göründü. Millete hesap verme gününe, artık çok az kaldı. Şimdiden, valizinizi toplamaya, masanızı boşaltmaya başlarsanız, iyi edersiniz. Çünkü milletin, Bay Kriz’e, sandıkta çıkartacağı fatura karşısında, ihaleyi üzerine yıkacak, biri lazım olacak. Vallahi gözlerinizdeki ışıltıya hiç aldanmaz. O ihaleyi anında size yıkar, affetmez. Vallahi gözlerinizdeki ışıltıya hiç aldanmaz suçu üzerinize atar. Işıltı mışıltı hak getire olur gidersin gümbürtüye. Bir bakarsınız, Instagram’dan paylaşmak üzere, duygusal bir metin kaleme alıyorsunuz. Benden söylemesi..."