Jeopolitik satranç oyununda piyon olmak
Rusya’nın “operasyon” olarak tabir ettiği ve Ukrayna’nın bir kısım topraklarının Rusya tarafından işgal edilmeye başlanmasının üzerinden bir yıl geçti.
Savaş tüm yıkıcılığı ve sıcaklığıyla devam ediyor. Bu bir yıldır devam eden savaş süresince:
- 8 milyondan fazla Ukraynalı, hatta bazı rakamlara göre 14 milyon yani nüfusun neredeyse beşte biri ülkesini terk ederek başka ülkelere sığındı.
- 17 milyondan fazla Ukraynalı ise hâlâ ciddi şekilde insani yardıma ihtiyaç duyuyor.
- BM’nin Ocak 2023 tarihindeki verilerine göre Ukrayna’daki sivil kaybı 18 binden fazla.
- Ukrayna’da 138 milyar dolarlık altyapı zararı meydana geldi.
- Dünya Bankası’na göre Ukrayna’nın yeniden imar edilmesi için 300 milyar dolardan fazla para harcanması gerekiyor.
SAVAŞTA YAŞANANLAR, İŞGALLER, DİRENİŞLER, GERİ ALMALAR…
24 Şubat 2022’de başlayan savaş, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa topraklarında gerçekleşen ilk savaş olarak tarihteki yerini almaya başladı.
2 Mart 2022 tarihinde Avrupa’nın en büyük nükleer santralinin de bulunduğu Zaporijya kenti Rusya’nın kontrolüne girdi.
Ukrayna güçleri, 13 Nisan 2022 tarihinde Karadeniz’de, Rusya’nın Karadeniz Donanması'nın Sancak Gemisi olan Moskova’yı ve daha sonra birçok Rus savaş gemisini batırarak Rus deniz gücüne büyük bir darbe indirdi.
16 Mayıs 2022 tarihinde Ukrayna’nın en stratejik, endüstriyel anlamdaki en değerli kentlerinden birisi olan Mauripol Rusya’nın kontrolüne girdi.
Ukrayna 21 Eylül 2022 tarihinde Rusya’nın Harkiv’i terk etmesini sağladı. Ve Rusya kısmi seferberlik ilan etti.
Rusya ise savaşı askerî sahadan politik sahaya da çekerek Eylül 2022’de Donetsk, Luhanks, Herson ve Zaporijya’yı ilhak etti.
8 Ekim 2022 tarihinde ise Kırım işgalinin sembolü olan Kerç Köprüsü Ukrayna tarafından bombalanarak çalışmaz hale geldi ve Rusya’nın bu bölgeye yönelik kara ikmal hattı kesildi.
Rusya bu saldırıya füze saldırıları ile ağır karşılık verse de Ukrayna ordusunun direnişi sonunda Rus ordusu Herson’dan da çekilmek zorunda kaldı ve ağır yara aldığını kabul etti.
9 Aralık 2022 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin son açıklamasında, "Ukrayna savaşının beklenenden uzun sürdüğünü" ifade etti.
Bu demecinde Rusya'nın sahip olduğu nükleer silahların da bu süreçte caydırıcı olacağının ve savaşın artık çok daha büyük bir kapsamda devam edebileceğinin sinyallerini verdi.
UKRAYNA’NIN YÜZDE 17'Sİ RUS İŞGALİ ALTINDA
Hâlihazırda Rusya’nın Ukrayna’nın bir kısmını işgal girişiminde bir yılın sonundaki durum aşağıdaki haritada özetlenmiştir.
Ukrayna'nın 102 bin 629 kilometrekare toprağı, yani ülkesinin yüzde 17'si Rus işgali altında.
İŞGALİN BİRİNCİ YILINDA PUTİN’İN KONUŞMASININ ŞİFRELERİ
Özellikle savaşın birinci yıl dönümü sebebiyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 21 Şubat 2023’te yaptığı büyük ulusa sesleniş konuşmasında savaşın şiddetlenerek ve genişleyerek devam edeceğinin işaretleri verildi.
Bu konuşmanın ardından Rusya’daki uzmanlar ve kulisler ne bölgede ne de dünyada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını iddia ettiler.
Putin’in bu konuşması Ukrayna-Rusya Savaşı başta olmak üzere Rusya’nın dış politikasından güvenliğine kadar birçok hususu kapsıyordu.
Putin konuşmasında Ukrayna-Rusya savaşını; “2014 darbesinden sonra Ukrayna'da ortaya çıkan neo-Nazi rejiminin yarattığı tehdidi ortadan kaldırmak için özel bir askerî operasyon yürütme kararı alındı. Ve adım adım, dikkatli ve tutarlı bir şekilde önümüzdeki dönem için görevlere, askerî harekâtlara karar vereceğiz” şeklinde özetliyordu.
"Savaşı onlar başlattı ve biz güç kullanarak durdurmak mecburiyetinde kaldık" diyordu...
ABD ve NATO’yu da hedef alarak; “ABD ve NATO, askerî üslerini ve gizli biyolojik laboratuvarlarını hızla ülkemizin sınırlarına konuşlandırdı, gelecekteki askerî harekâtlarına uygun olarak harekât alanını şekillendirdiler, kendilerine tabi olan Kiev rejimini, köleleştirdikleri Ukrayna'yı büyük bir savaşa hazırladılar” şeklinde suçlamalarda bulundu.
Batı'yı Ukrayna'ya ek askerî yardım sağlamaması konusunda uyardı ve "Ukrayna’ya ne kadar uzun menzilli silah sevk edilirse tehdidi sınırlarımızdan o kadar uzaklaştıracağız" diyerek, bu tür bir desteğin Moskova'dan askerî bir yanıt alacağını belirterek, "Rusya'yı sahada yenmek imkânsızdır" dedi.
“Yugoslavya'yı, Irak'ı, Libya'yı, Suriye'yi yok ederken de aynı şekilde utanmazca, ikiyüzlüce davrandılar” diyerek Batı’yı ve NATO’yu saldırganlık ve utanmazlıkla suçlarken, Rusya’nın nüfuz alanlarını ve diğer cepheleri işaret ediyordu.
Eylül 2022’de ilhak edilen Ukrayna’nın doğu bölgelerine yönelik olarak da “Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri, Zaporijya ve Herson bölgelerinde yaşayanlar; sizler, referandumlarda geleceğinizi kendiniz belirlediniz, neo-Nazilerin tehdit ve terörüne rağmen, 'Rusya ile yani Anavatanınızla birlikte olma kararlılığınızdan daha güçlü bir şey olmadığını ve olmayacağını' gösterdiniz” diyerek Rusya’nın burada kalıcı olduğunu vurguladı.
Savaşın Rusya için donmayacağı, aksine daha da sertleşerek devam edeceğinin sinyalini; "Silahlı Kuvvetlerimiz elbette özel bir askerî operasyon sırasında kazandığı gerçek muharebe deneyimine istinaden stratejik gelişimine yön vermektedir. Bunun bizim için paha biçilemez bir deneyim olduğu bile söylenebilir” şeklindeki sözleriyle verdi.
Batı’yı işaret ederek, "Yerel çatışmayı küresel bir çatışmaya çevirmeyi planlıyorlar, biz bunu bu şekilde anlıyoruz ve buna göre tepki göstereceğiz. Batı cini şişeden çıkardı. Burada insanların yaşadığı trajedi umurlarında değil. Kendilerini demokrasi kisvesi altında ifade etmeye çalışıp başka ülkelere etiketler yapıştırıyorlar" dedi.
“Rusya'nın nükleer caydırıcılık güçlerinin en yeni sistemlerle donatılma düzeyi yüzde 91'in üzerinde, yüzde 91,3'tür. Silahlı Kuvvetlerin tüm bileşenlerinde aynı yüksek kalite seviyesine ulaşmalıyız” sözleriyle savaşın çok daha vahim ve kitlesel anlamda yok edici boyutlara ulaşabileceğine dair bir takım örtülü tehditlerde bulundu.
NATO’nun ve Batılı ülkelerin nükleer güçlerinin Rusya için tehlike olduğunu, Rusya’nın mecburen nükleer silahlanmaya ihtiyaç duyduğunu, çünkü Batı’nın aslında Rusya’ya karşı silahlandığını, “NATO sadece bir nükleer güç değildir. Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa'nın da nükleer cephanelikleri vardır, bunlar geliştirilmekte, iyileştirilmekte ve bize karşı yönlendirilmektedir” sözleriyle ifade ediyordu.
RUSYA YENİ STRATEJİK SİLAHLARIN AZALTILMASI ANLAŞMASINI (YENİ START) ASKIYA ALDI
Bu ifadelerle birlikte Putin, Rusya'nın, ABD ile yapılan ve kıtalar arası nükleer balistik füze kabiliyetlerini dizginlemeyi amaçlayan 2009 yılında imzalanan “Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Antlaşması’na (START)” katılımını askıya aldıklarını deklare etti. Böylece ABD ile Rusya arasındaki son nükleer ve stratejik silah kontrol anlaşması da askıya alınmış oldu.
Beş yılda bir yenilenmesi öngörülen antlaşma 2021 yılında tarafların zorlu müzakereleri neticesinde 2026 yılına kadar uzatılmıştı. Bu antlaşma ve uzun zamandır ABD ve Rusya arasındaki nükleer silahlanmanın güvenliği ve küresel bir tehdide dönüşmemesi için bir teminat görevi de görüyordu.
Ukrayna-Rusya savaşı ile birlikte şimdi tüm bu süreç dondu ve Rusya’nın 21 Şubat 2023 tarihinde anlaşmayı askıya almasıyla birlikte nükleer tehdit boyutu ciddi bir hal aldı.
TEK KUTUPLUDAN İKİ YA DA ÇOK KUTUPLU DÜNYA DÜZENİNE DOĞRU…
Görüldüğü üzere artık en azından askerî açıdan tek kutupludan iki ya da çok kutuplu bir yapıya doğru dünya eviriliyor.
Son dönemde Batı’nın tepkisini çeken Rusya-Çin yakınlaşması da dikkat çekicidir.
Ancak Çin’in bir ekonomik dev olduğunu ve Batı ile ilişkilerinin çok girift olduğunu dikkate alarak, böyle bir kutuplaşmayı Batı’nın ve Çin’in zıt kutuplarda olmayı ne kadar göze alabileceğini de iyi analiz etmek gerekir.
Savaş her ne kadar askerî olarak Ukrayna toprakları dışına sıçramadıysa da Putin’in yaptığı son konuşma ve gelişmeler bu durumun eli kulağında olduğunu bizlere söylüyor.
Rusya cephe sayısını ideolojik ve etnik nüfuzunu da kullanarak Balkanlara doğru yani; Avrupa’nın kalbine doğru yayıyor.
Başından beri ifade ettiğimiz “Bu savaş Transdinyester, Bosna Hersek ve Kosova’ya sıçrayabilir” uyarımızı tekrar ediyoruz. Zira bu üç bölge de Türkiye için önemlidir.
ABD’nin “jeopolitik bir düşman blok yaratarak Avrupa ile Çin arasına sokması” da hiç de küçümsenmeyecek bir jeostratejik senaryodur.
Ama olan maalesef Ukrayna’ya oldu…
Bir devlet, bir kez büyük güçlerin jeopolitik satranç oyununda piyon durumunda kalmaya görsün, başına gelmedik kalmaz…