Kadir Mısıroğlu ve fondaşlar mevzusu
Mesele Halil Konakçı, Kadir Mısıroğlu, Nureddin Yıldız meselesi değil; birileri onların nezdinde İslam’a ve Müslümanlara saldırıyor.
Azgın azınlık fırsat kolluyor, esfel-i sâfilin olmuş yeryüzünü kirletiyorlar.
Kaldı ki şahıslar hata yapabilir, siz de itiraz edersiniz, ama genelleme yapıp çemkirmezsiniz!
Kimsenin kıyafetine karışılmıyor; ama “Tesettür Allah'ın emridir” diyerek Müslümandan Müslümana uyarılar yapılmasın mı?
Halil Konakçı, "Hatay Türk yurdu değildir" dedi mi?
Merhum Kadir Mısıroğlu, "Keşke Yunan galip gelseydi" dedi mi?
Kur'an-ı Kerim'de, "Sarhoşken namaza yaklaşmayın" yazar. Bu ayet daha uzundur elbette...
Ancak burada kelimenin birini eksik yazınca, "Namaza yaklaşmayın" ibaresi kalır.
Şimdi biri çıkıp, "Kur'an ayetinde namaza yaklaşmayın yazıyor" derse ne dersiniz?
"Evet, yazıyor" diyerek buradan hüküm çıkarmak doğru mu?
"Neden eksik söylüyorsun, çarpıtma" dersiniz değil mi?
Kadir Mısıroğlu, "Yunanistan galip gelseydi alfabeyi kaldırmaya cesaret edemezdi, kılık kıyafetle uğraşmazdı, ezana dokunamazdı" demek istiyor. Yani yapılan işlerin "düşmandan beter" olduğunu ifade ediyor.
Yoksa kendisi "Yunanları sevdiği için" söylemiyor.
Kadir Mısıroğlu'na itiraz edebilir ve onun bu sözlerine katılmayabilirsiniz; ancak çarpıtmaya hakkınız yok!
Fikirler "hakaret etmeden" hür biçimde söylenmesin mi? İnsanlar içine mi atsın?
Birileri çıkıp; "Hamile kalırım doğurmam" deyince birileri de "Kürtaj bir bebeği öldürmektir" demesin mi?
Efendim kutuplaşıyoruz!
Niye ama Olric, niye kömür gözlüm, niye şekerim niye?
Sizinle aynı düşünmeyen insanlar "kutuplaştırmış" oluyor da siz birleştirmiş mi oluyorsunuz?
Bi'gidin tarlada oynayın canım!
Konakçı, "Hatay Türkiye'nin toprağı değildir" demiyor. Kendisi de açıklama yaptı. Niye dinlemiyorsunuz?
Siz Konakçı'ya itiraz edebilirsiniz; ama sözlerini çarpıtıp ona "vatan haini" diyemezsiniz. Edepsizlik yapamazsınız!
İskilipli Atıf Hoca hatırlatması yapıp kalleş bedeninizde taşıdığınız seviyesiz beyninizle kutsallara saldıramazsınız!
İki şeyi eleştiremezsiniz: Kur’an-ı Kerim ve peygamberimiz!
Bunun dışında her şey eleştirilebilir, herkese itiraz edilebilir!
Darbe dönemi müdavimleri; "Başörtülülere 100 lira verin fahişelik yaparlar" diyecek kadar alçaktır. Bunlar toplumun vicdanındaki sahte çıbanlardır! Gürültü çıkarırlar, ama insanlığa zerre katkıları yoktur! Bu zihin fukaraları millete hâlâ ahkam kesiyor.
Göçmenler üzerinden neredeyse milleti birbirine kırdıracak etki ajanları, beşinci kol maşaları, beslemeli ofis çocukları şimdi çıkmış -sözde- ülke savunuculuğu yapıyor.
Herkesin fikir özgürlüğü olduğu yerde neden bazı kişilerin fikir özgürlüğü kısıtlanmaya çalışılıyor?
Özür dileyerek yazıyorum; "Kendi b..umu yedim" diyen şarlatanlar her gün ekranlarda boy gösterip alkışlanırken insanları "b.k yemeye" değil "hak ve hakikate çağıranlar" neden susturulmaya çalışılıyor.
"Açılın kızlar" demek serbest ama "Allah emrediyor, örtünün kızlar" demek suç mu?
İnsanları kategorize edip fişlemek yanlış!
"Şu açık giyinmiş" diyerek o kişi hakkında peşin hükümlü olamayız!
"Şu kapalı giyinmiş" diyerek o kişinin olaylar ve olgular karşısında makbul olup olmadığına peşin kararlar veremeyiz!
Allah'ın emir ve yasakları ortadadır, bunu değiştirmeye kıyamete dek kimsenin gücü yetmez.
Şimdi birileri yine; "Hacı kardeşim sen gazetecisin, bu mevzulara neden giriyorsun?" diyebilir.
Arkadaşlar ben her şeyden önce Müslümanım! Ben hesabı Allah'a vereceğim; herkes gibi... Vatanımı, bayrağımı, toprağımı, askerimi, dilimi, ezanımı çok seviyorum.
Ahirette sadece yaptıklarımızdan değil yapmadıklarımızdan da hesap vereceğiz.
Şerefini yakasına filtekeyle takmış, haçlının artık diye kapıya bıraktığı, nesebi bozuk, ağzı bozuk kadavralar bu millete ayar veremez!
"BEN DOĞRUYUM, HERKES YANLIŞ" DEDİĞİNİZ YERDE KAYBEDERSİNİZ!
"Benim doğrularım var, onların da kendi doğruları var, buyurun tartışalım, anlaşırsak ne âlâ, anlaşamazsak herkes kendi doğrusunda gitmeye devam etsin" dersek hepimiz kazanırız.
Ama Türkiye'nin tertemiz bağrına bazen gazeteci, siyasetçi, sanatçı diye atılan etki ajanları millete kin tohumları saçtıktan sonra "Ama kutuplaşıyoruz" diye salya sümük bağrışıyor!
Oysa biz mazluma kimliğini sormayan bir milletiz! Bir Ermeni, Yahudi, Hristiyan zulme uğruyorsa ona yardım ederiz.
Herkesin farklı hakikatleri olabilir.
Gündüzün geceyi kovaladığı gibi hak/batıl mücadelesi sürecek; ama insanca ve insani ölçülerde sürecek.
“DERVİŞ VE ŞEYH NE DİYOR?”
"Bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil" diyen derviş Yunus Emre "Namazı bırakın" demiyor. "Hem namaz kıl hem gönül kırma" diyor.
"Gel ne olursan ol gel" diyen Mevlâna; "Gel de benim dergahımda günah işle" demiyor. "Hangi günahı işlersen işle, ne yapmış olursan ol, tövbe et ve gel" diyor.
SON SÖZ: Eğer insan hala nefes alıyorsa, eğer insan hala rızık yiyebiliyorsa Allah o insandan vazgeçmediği içindir. Allah'ın vazgeçmediği kullardan biz de vazgeçemeyiz. İnsanları hataları, günahları var diye yalnızlığa mahkûm etmemeliyiz. Kaldı ki biz de hata ve günahtan münezzeh değiliz. Etki ajanları ve satılık maşalar müstesna; onlar bu toplumun esas düşmanlarıdır ve onlarla sonuna dek mücadele etmek elzemdir. Nerede Türkiye'nin âlimleri? İslâm âlimlerinin bir araya gelmeleri şu dönemde çok daha önemli! Dağılmayın, toplanın; milletin evlatları zıvanadan çıkarılmak üzere...!