Gümüşhane'deki Kadırga Yaylası'nda Yaylası’nda Fatih Sultan Mehmet Han’ın ordusu ile Cuma namazı kıldığı yere 22 yıl önce üstü açık camiyi yapan 83 yaşındaki minare ustası Mehmet Diner, caminin şaşırtan hikayesini anlattı.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaylacılık kültürünün yaşatıldığı ender bölgelerden olan ve denizden 2 bin 200 metre yüksekte olan Kadırga Yaylası'nda kubbesi ve çatısı olmayan 2 minareli camiyi görmeye ve Cuma namazı kılmaya her yıl binlerce vatandaş geliyor.
Yaylanın sembolü olan üstü açık caminin 22 yıl önce yapımında görev alan Trabzon Şalpazarlı minare ustası Mehmet Diner, yaptıkları bu minarelerin kendisini için anlamının çok büyük olduğunu söyledi. Diner, 1461 yılında bölgeyi Osmanlı topraklarına katan Fatih Sultan Mehmet Han’ın ordusu ile geçtiği Kadırga Yaylası’nda cuma namazı kıldığını ve namaz kıldığı alanın taşlarla çevrilerek yüzyıllar boyunca yaz aylarında aynı yerde Cuma namazlarının eda edildiğini hatırlattı.
"O CAMİYİ RÜYADA ANLATILAN İKİ SU ARASINA YAPTIK"
Kenarları hayvanların girmemesi için bir adam boyunda kalın duvarla çevrili alana 22 yıl önce hayırseverlerin yardımı ile bir çift minare yaptıklarını belirten Diner “Ben çocukluk çağlarımda yaşıtlarımla beraber oyun oynamayı sevmezdim. Hep benden büyük yaşlıların sohbetlerine kulak misafiri olurdum. Üstü açık caminin yeri yıllar geçtikçe kaybolmuş, bilinmez olmuş. Yörede ismini bilemediğimiz bir alim zat varmış. Vefatından sonra bir gece rüyasında hanımına ‘Sen git bir dağa cami yap’ demiş.
Kadın rüyasındaki eşinin söylemi üzerine bir ekip ile beraber buralara geliyor, geziyor buraları cami yapılacak yer olmadığından köyüne dönüyor. Evine dönen kadın o akşam vefat eden eşini yine rüyasında görüyor ve ‘O dolaştığın dağlarda iki tane su var, O iki suyun olduğu alana yapılacak cami’ diyor. Kadın ekibiyle beraber buraya tekrar geliyorlar. Burada cami yapılacak alanı keşfederek çalışmaya başlıyorlar. Zengin olan kadın kocasının vasiyeti üzerine bu çimene yapılmasına karar verdikten sonra taş toplatarak bu açık camiyi buraya yapıyor.
Bu olaydan yıllar yıllar sonra biz buraya minareleri yaparken tıpkı bu anlatılan hikayede olduğu gibi minare yapmak için kazdığımız yerlerde kaynak suyu bulduk. Ona göre o iki minareyi öyle yaptık. Çıkan o sular için de su deposu inşa ederek üstü açık caminin ve minarelerinin inşaatını sorunsuz şekilde 2001 yılında 1 yıl içinde tamamladık. Bundan yıllar önce ‘O iki suyun arasına camiyi yapın’ denilmesinin manasını anlamış ve görmüş oldum” dedi.
"BU MİNARELER YAYLANIN SEMBOLÜ OLDU"
Mehmet Diner, yaylanın sembolü olan caminin ve minarelerin yapımında görev yapmanın kendisi için bir gurur kaynağı olduğunu da ifade ederek “Bu yaylaya bu minareler güzel bir görüntü kattı. Bizde bu eserin ustalığını yaptığımızdan dolayı gururluyuz. Burada namaz kılmak insanın içindeki sıkıntıları atıyor insan ferahlıyor. Hava bozuk olduğu zamanlar namazı kılıp selam verene kadar yağan yağmur seni ıslamıyor ancak namaz bittikten sonra ise yağmur kendini bir anda bırakıyor. Burası böyle bir yer var, Allah’ın bir hikmeti var.
Şuana kadar yurdun her yerinde sayısını bilmediğim kadar minare yaptım ama bu minarelerin hiçbiri beni bu iki minare kadar mutlu etmedi. Son 30 yıldır hep burada yaylada yaşıyorum. Elimden geldiği kadar bu camiye buraya hizmet ediyorum. İnşallah benden sonrada buraya bir hizmet eden olacaktır” ifadelerini kullandı.
Yaz mevsimiyle birlikte Cuma günleri yaylada kurulan halk pazarı nedeniyle Kadırga Yaylasına Gümüşhane, Trabzon ve Giresun illerinden yaz aylarında yoğun talep oluyor. Yüzyıllardır her Temmuz ayının üçüncü cuma günü şenlik ve otçu göçünün yapıldığı yaylada tabanı doğal çimden oluşan, etrafında sadece duvar olan ve 2 minaresi bulunan üzeri açık camiye giren vatandaşlar ayakkabılarını duvarların üzerine koyduktan sonra çim üzerinde namazını kılıyor.