Kayyım atamaktansa hiç aday yapılmasalardı
Madem bu şahıs ve şahıslar kayyım atanacak potansiyele sahip idi, o vakit nasıl aday yapılmasına izin verildi?
Kayyım uygulamasını seçimden 2 ay sonra yaparsanız “Neden beklediniz?” diye sorarlar.
Bu başarı değil ki!
Hakkari'nin kayyım atanarak görevden alınan Belediye Başkanı Mehmet Sıddık AKIŞ hakkında “vatandaşı terör örgütü adına haraca bağladığı, çocukları kandırarak dağa gitmesine neden olduğu” gibi birçok iddia ile açılmış dava var.
Bu dava neden 10 yıl sürdü?
Oluşan boşlukta bu şahıs gitmiş, YSK’ya başvurmuş, aday olmuş, seçilmiş!
Tüm bu süreç bile terörle mücadeleyi zaafa uğratmaz mi?
“PKK ile ilişkisi olmak” başlı başına suç değil mi?
Bu suça bulaşmış kişiler bizim ülkemizde hâlâ nasıl aday olabiliyor?
PKK'ya destek vermeyi bırakın, sempati ile bakanların bile hukuki yollarla cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum.
Amerika’da El Kaide’ye sempati besleyen ve bunu dile getirebilen var mı?
Almanya’da binlerce polisi/askeri öldüren bir örgüt olsa acaba o ülkede bu örgüte sempati ile bakmak serbest olur mu?
Kayyım uygulamasında amaç terörün belini kırmak; ama öyle bir şey oluyor ki bırakın terörün belini kırmayı adeta bunlara “mağduriyet” görüntüsü veriliyor.
Meselâ, aday olan kişi teröre hiç bulaşmamıştır. Belediye Başkanı iken (ister 2.ayı olsun, ister 2.günü) belediyenin iş makinesini PKK’nın amacı için kullanmıştır yahut belediyenin parasını terör örgütüne vermiştir. Örnekler çoğaltılabilir. İşte tam bu noktada kayyım uygulaması elzemdir, hatta acildir.
PKK kanlı terör örgütüdür, ABD emrindedir, Kürtler'i temsil etmez, DEM'e emir vermeye kalkar, DEM'liler PKK'ya terör örgütü diyemez.
PKK'ya terör örgütü dememek bile “suç” değil mi?
Siz bu adamları kanuni olarak anında yargılayıp deliller ışığında hızla netice almanız gerekirken 10 sene niçin bekliyorsunuz?
Bizde ne eksik?
Kanunlar mı eksik ki PKK lehine slogan atanlar elini kolunu sallayarak geziyor?
İçişleri Bakanlığı'nın Hakkari’ye kayyım ile ilgili 3 Haziran'daki açıklamasının tam metni şöyle:
Hakkâri Belediye Başkanı Mehmet Sıddık AKIŞ’ın;
- PKK/KCK yapılanmasında üst düzey görev aldığı, örgüt adına sözde sorgulamalar yapıp sözde vergi topladığı, yasadışı yürüyüş, terörist cenazesi gibi eylemleri organize ederek eylemlere katılım sağlamak amacıyla halka ve esnafa baskı yaptığı, kepenk kapatmaya karşı çıkan esnafı PKK terör örgütü adına tehdit ettiği,
- PKK Bölücü Terör Örgütü’nün mahalle komisyonlarında da yer aldığı ve aynı zamanda sorumlusu olduğu, kırsalla irtibatını sürdürdüğü, küçük yaştaki çocukları ideolojik söylemlerle kandırarak örgüte katılımını sağladığı, Hakkâri merkezinde yardım ve yataklık faaliyetlerini sürdürdüğü, örgütün kırsal alanından merkeze eylem amaçlı gelen teröristleri evinde barındırdığı,
- PKK Terör Örgütü’nün kırsal alanındaki kamplarına giderek orada üst düzey örgüt mensuplarıyla görüştüğü, Hakkâri merkezinde örgüt karşıtı olan vatandaşları sözde vergi adı altında haraca bağladığı ve örgütten aldığı talimatlarla vatandaşları tehdit ettiği ve
Bu kapsamda Mehmet Sıddık AKIŞ hakkında;
- Silahlı Terör Örgütünü Yönetmek, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak ve Örgüt Propagandası yapmak suçlarından Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2014/173 esas sayılı dava dosyası bulunduğu ve yargılamanın devam ettiği,
- Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçundan hakkında Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan ve halen devam eden soruşturma olduğu ve bu soruşturma kapsamında göz altına alındığı,
Belirtilen bu nedenlerle;
Mehmet Sıddık AKIŞ’ın Anayasa’nın 127’inci maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47’inci maddesi gereğince geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanlığı’nca görevden uzaklaştırılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunun 45 ve 46’ıncı maddeleri uyarınca Hakkâri Valisi Ali Çelik, Hakkâri Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilmiştir.
“SUÇLU İDİYSE NEDEN PUSULADA YER ALDI”
Millete pusu kurmaya yeltenenlerin isimleri oy pusulalarında ne arıyor?
“PKK sizi tükürüğü ile boğar” diyerek millete kastedenlerin ismi oy pusulasında ne arıyor?
PKK ile böyle mi etkin mücadele edilecek?
Şahsen kayyım uygulamasını destekliyorum; ama böyle olmaz!
Yüksek Seçim Kurulu tecrübeli hekimlerden oluşuyor.
Siyasetçiler bu kurulun onayıyla aday oluyorlar.
Yani devlet kurumunun “Aday olmasında sakınca yoktur” onayı var.
Sonra devletin bastırdığı oy pusulasına “adını soyadını” yazarak millete tercih olarak sunuyorsunuz.
Vatandaşın elindeki mühür devletin, oy pusulası devletin, oy verilen yer devletin, oyları kontrol edenler devletin görevlisi...
Hâl böyleyken nasıl oluyor da iki ay sonra “Bu kişi PKK’lıymış” diyerek görevden alıyorsunuz? Ben görevden almaktan ziyade, böyle kişilerin vatandaşın önüne aday diye konulmasına karşıyım! Bu büyük bir zaafiyet imajı vermiyor mu? Vatandaşın oylarının boşa gitmesi kimin işine yarıyor?
Neden bu işi en baştan yapmıyorsunuz?
Neden kontrol mekanizmanız ve hızınız eksik?
Vatandaşa yazık değil mi?
Hülasa; PKK’ya terör örgütü diyemeyenler bile ceza almalıdır. Bu kişiler aday olamamalıdır. Terörle etkin mücadele diyorsanız kuralları net uygulamanız gerekir. Adama mazbatayı ver, sonra geri al! Suçlu adamı adeta kendi kendimize “mağdur” pozisyonuna sokuyoruz.
Bu böyle giderse maalesef terör ülkemizde “sarmal” olmaya devam eder.
Türkiye Yüzyılı, terörün kökten bittiği bir yüzyıl olmalı ve terör artık 2024 Türkiye’sinde tamamen ezilmeli!
Evet, çok zor bir süreç; ama kolay olana zaten herkes talip olur.
SON SÖZ: Doğru hedeflere doğru kararlarla varılır.