Kılıçdaroğlu kaseti biliyor muydu?
Ancak yakın siyasi tarihimizin tam olarak aydınlatılamayan karanlık olaylarından biri olduğu için yazacaklarımın, soracağım soruların anlamlı olduğunu düşünüyorum. Bir de skandalın mağduru, fail çok açık olduğu halde ‘okyanus ötesine’ selam göndermişse yani Pensilvanya’daki teröristbaşından şüphelenmemişse konu çok daha başka bir boyut kazanıyor.
Deniz Baykal’dan ve hakkındaki kaset skandalından bahsediyorum. Hani neresinden tutarsan tut elimizde kalan, Baykal gibi bir figürü siyaset dışı bırakan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun önce “Ben aday değilim” dediği halde sonra aday olup Türk siyasi hayatına dahil olduğu o tuhaf olay.
Çok şey yazıldı, çizildi, anlatıldı bu skandalla ilgili. Özellikle o dönem CHP’nin ağır toplarından Önder Sav, Kılıçdaroğlu’nun adaylık süreciyle ilgili çok ayrıntılı bilgiler verdi. Ancak ben sizlerle olayın çok daha öncesiyle ilgili, şu ana kadar hiç dillendirilmeyen bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.
Tarih; 6 Mayıs 2010…
Deniz Baykal'ın kaset skandalı patlak veriyor.
Tarih; 10 Mayıs 2010…
Deniz Baykal istifa ediyor.
İstifanın ardından Kılıçdaroğlu aday olmayacağını, Baykal’ın geri döneceğini söylüyor. Ancak sürpriz bir gelişme yaşanıyor ve Baykal dönmüyor, Kemal bey aday oluyor. Buraya kadar ahlaken olmasa da siyaseten her şey normal gözüküyor.
Şimdi gelin, ben sizi kaset skandalının patlak verdiği 6 Mayıs 2010 tarihinden önceki son 2 haftaya götüreyim ve birkaç soru sorayım!
*O dönem CHP Grup Başkanvekili olan Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal kasetinin internete düştüğü 6 Mayıs 2010 tarihinden önceki 2 hafta içinde, yanında Hüsamettin Özkan ve diğer birkaç kişiyle birlikte Doğan Grubu gazetelerinden Hürriyet gazetesini kaç defa ziyaret etti?
*Kılıçdaroğlu ve Hüsamettin Özkan, bu ziyaretleri saat kaçta yaptı ve kimlerle görüştü?
*Kılıçdaroğlu ve Özkan, görüştüğü isimlerle neler konuştu?
*Bu görüşmelerin ardından, Hüsamettin Özkan’ın yaptığı ABD ziyaretlerinin faturasını Doğan Grubu mu ödedi?
Evet, sorular bunlar!
Diyeceksiniz ki, bir partinin grup başkanvekilinin bir gazeteyi ziyaret etmesi kadar doğal ne olabilir?
Eğer yanınızda, Türk siyasi tarihine ‘Siyaset Beykoz Konakları’nda tanzim edilir’ tanımını yerleştirten Hüsamettin Özkan varsa, bu ziyaret Deniz Baykal kaset skandalının hemen arefesinde gerçekleşiyorsa, bu görüşme Doğan Grubu’na ait Hürriyet gazetesi binasında, elin ayağın çekildiği gece saatlerinde yapılıyorsa kafalarda soru işaretleri bırakır.
Son bir not; Kılıçdaroğlu ve Hüsamettin Özkan’ın gazete binasında kimlerle görüştüğü ben de var. Biraz bekleyip görelim bakalım. Konunun muhatapları bu konuda bir açıklama yapacak mı?