Kılıçdaroğlu ya da İmamoğlu güçlü bir lider olabilir mi?
Atatürk güçlü bir liderdi.
Kurtuluş mücadelesini kazanıp, milletin gönlünde taht kurdu.
Zaman zaman en yakınındakilerin ihanetine uğradı. Ama arkasındaki güçlü halk desteği sayesinde ülkeyi yönetebildi ve egemen güçlere boyun eğmedi. 1936’da Mason locaları başta olmak üzere tüm yabancı locaları kapattı. Gerekçesi, masonların Türkiye’yi yönetmeye kalkışmalarıydı.
Atatürk, şüpheli bir ölümle hayata veda etti. Tedavi sürecinde, yanlış ilaçların verildiği hep konuşuldu. Mesela, bir insana verilmesi gereken maksimum kinin miktarının binlerce katı Atatürk’e verilmişti.
İsmet İnönü, Atatürk sonrası 12 yıl ülkeyi tek başına yönetti.
Bana göre, Türkiye tarihinde acılarla ve yokluklarla dolu bir 12 yıl.
1950’de yüzde 55 çoğunlukla iktidara gelen Adnan Menderes de on yıl boyunca güçlü halk desteğiyle, güçlü bir lider oldu. En büyük şanssızlığı, İnönü döneminde, ABD’nin yörüngesine giren Türkiye’yi yönetmeye talip olmasıydı. Amerikancı politikaları sürdürmek zorunda kaldı. Ne zaman ki ABD’ye, “Önce Türkiye” demeye başladı, o zaman gözden çıkarıldı. Rusya ile yakınlaşmaya başladı. ABD’nin vermediği sanayileşme kredisini Rusya vermeye hazırdı. Haziran ayında Kruschev ile Menderes Moskova’da buluşacaktı. 27 Mayıs’ta darbe oldu, Menderes ve üç arkadaşı idam edildi. Oysa Menderes seçim kararı almıştı ve bunu kamuoyuna açıklayacaktı. Menderes’i sandıkta yenemeyeceklerini anlayanlar, O’nu darağacında yendi.
ÖZAL ÖLDÜ MÜ, ÖLDÜRÜLDÜ MÜ?
Turgut Özal, güçlü bir liderdi.
12 Eylül darbe yönetimi sonrasında sandıktan tek başına iktidar olarak çıktı. Özal, hem Türkiye’yi ve Orta Doğu’yu hem de Avrupa’yı ve ABD’yi çok iyi biliyordu. İki dönem güçlü yönetimi ile Türkiye’ye çok şey kazandırdı. Cumhurbaşkanı oldu. Parlamenter sistemde cumhurbaşkanı olmak ülkeyi yönetmek anlamına gelmiyordu. Ama halk tarafından seviliyordu. Partisi ANAP, darmadağın olmuştu. Yeni bir parti kurarak aktif siyasete dönüş hesapları yapıyordu. Bir yandan da Türk Cumhuriyetleri’ni bir araya getirme planları yapıyordu. Bu planlarla ilgili bir Asya gezisinin ardından, Çankaya Köşkü’nde şüpheli bir kalp kriziyle yaşama veda etti. Ailesi başta olmak üzere pek çok isim Özal’ın öldürüldüğüne inandı.
ERDOĞAN KURTLAR SOFRASINA DÜŞTÜ
Türkiye’nin son güçlü lideri Recep Tayyip Erdoğan’dı.
2002 Kasım seçimlerinde, Özal’ın 1983’te aldığı oya yakın bir halk desteğiyle AK Parti’yi tek başına iktidara getirdi. Zor bir zamanda, kurtlar sofrasına düşmüş Türkiye’yi yönetmeye talip oldu. Amerika başta olmak üzere, dış politikada uzlaşmacı bir yöntem başlattı. Erdoğan’ın iktidarına kadar devlet ve bürokrasi içinde serpilmiş, o zamanki adıyla “cemaat” denilen yapıyla da kavgaya tutuşmadı. Ancak, iktidar olduğunda Cumhurbaşkanı’ndan (Sezer), Anayasa Mahkemesi’ne, Danıştay’dan Yargıtay’a ve TSK’ya kadar, ülkenin temel dinamikleri Erdoğan’ın karşısında konuşlandı. Gazete manşetlerini delil olarak sundukları davada AK Parti’yi kapatmak istediler. Olmadı. Cumhurbaşkanını seçtirmek istemediler, yine olmadı. E-muhtıra verdiler, başaramadılar. Gezi olaylarıyla Türk Baharı’nı başlatıp, sivil darbe yapmaya kalkıştılar, yine beceremediler. Sonunda, ABD destekli 15 Temmuz Darbe Girişimi de halkın sinesinden döndü. Milyonlar sokaklara döküldü. FETÖ’cü ve Amerikancı darbeciler halka bomba yağdırdı, 252 insanımız şehit oldu.
Erdoğan, halk nezdinde güçlü bir lider olmanın sayesinde 15 Temmuz’u da atlattı. Sadece oy oranlarının yüksek olması güçlü bir lider olmaya işaret etmez.
Atatürk, Menderes, Özal ve Erdoğan, güçlü liderler olarak Türkiye tarihine damga vurdu.
Şimdi 2023’te Türkiye’yi yine kritik bir seçim bekliyor. Türkiye’nin güçlü bir liderle girmesi gereken beş yıllık bir süreç var. Dünyanın kaynadığı bir dönem. Amerikan gazeteleri Türkiye’deki seçim için, “2023’ün dünyadaki en önemli seçimi” diye boşuna demiyor.
An itibariyle Türkiye’yi yönetmeye talip üç isim var; Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu.
Hangisi güçlü lider profiline uyuyor?
Hangisi, ulusal ve uluslararası sorunları aşma iradesine sahip?