Kolera nedir? Kolera belirtileri ne, nasıl bulaşır? Deprem bölgesinde kolera salgını riski var mı?
Türkiye’de meydana gelen ölümcül deprem, 20 bini aşkın kişinin ölümünde ve on binlerce kişinin yaralanmasına neden oldu. 10 ilde tablo giderek ağırlaşıyor. Çalışmalar devam ederken deprem bölgeleri boşaltılamıyor. Binlerce kişi hastalık riski altında. En büyük endişe doğal afetlerde ortaya çıkan asırlık hastalık kolera. Peki, Deprem bölgesinde kolera salgını riski var mı? İşte detaylar….
Doğal afetlerden sonra görülme riski en yüksek hastalıklardan biri olan kolera salgını kanalizasyon sisteminin içme ve kullanma sularına karıştığı aşırı yağmur, sel, deprem gibi durumlardan sonra ortaya çıkabiliyor. Kolera hastalığı da Türkiye’de yaşanan yüzyılın felaketi olarak adlandırılan deprem felaketi sonrası gündeme geldi. 200 binden fazla insanı öldüren ve 1 milyondan fazla insanı yerinden eden 2010 Haiti depreminde de ortaya çıkmış neredeyse 10 ay fark edilmemişti. Kolera salgını o dönem 820 binden fazla vaka ve yaklaşık 10 bin ölümle sonuçlanan tarihin en kötü salgınlarından biri olarak kayıtlara geçmişti. Peki, Deprem bölgesinde kolera salgını riski var mı? Kolera nedir, belirtileri nelerdir? Kolera nasıl bulaşır? Kolera hastalığı neden olur? Kolera nasıl bulaşır? Koleradan nasıl korunulur? İşte detayları ile kolera salgını hakkında bilmeniz gerekenler…
KOLERA NEDİR?
Kolera, Vibrio cholerae isimli bakterinin neden olduğu bağırsak enfeksiyonuna bağlı olan, akut ve şiddetli ishal ile seyreden bir hastalıktır. Kolera, kalabalık ortamlarda yaşayan savaş, yoksulluk ve doğal afetlerden etkilenen topluluklarda kolayca yayılıp ölümlere yol açabilmektedir.
DEPREM BÖLGESİNDE KOLERA SALGINI RİSKİ VAR MI?
Koleranın su ve kişisel hijyenin yetersiz olduğu yerde görülme olasılığı daha fazladır. Başta su hijyeninin yetersiz olduğu toplumlar olmak üzere, göçmenler ve yerleşik düzeni olmayan nüfus gruplarında kamp hayatının olduğu bölgelerde, ayrıca kanalizasyon sisteminin içme ve kullanma sularına karıştığı aşırı yağmur, sel, deprem gibi doğal afetlerden sonra görülme riski yüksektir. Risk altındaki toplumun yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve halkın eğitimi, hastalığın önlenmesinde esastır.
KOLERA NASIL BULAŞIR?
Kolera, enfeksiyon oluşturabilecek miktardaki kolera etkeninin ağızdan alınmasıyla bulaşır. Enfeksiyon genellikle dışkı karışmış sular aracılığı ile bulaşmaktadır. Bulaşma, bu suyun doğrudan içilmesiyle ya da bulaştığı yiyeceklerin yenmesi ile gerçekleşir. Hastalık bulaşmış kişilerin kirli elleriyle temas eden yiyecekler de hastalığı bulaştırabilir. Koleranın direk temas ile (örn: tokalaşma, dokunma ya da hasta bir kişiye tedavi ederken) insandan insan geçişi gözlenmemiştir. Kuluçka süresi, birkaç saatten, beş güne kadar uzayabilir ancak genellikle 2-3 gündür. Dışkıda Kolera etkeni bulunduğu sürece bulaşıcılık devam eder. Genellikle iyileştikten sonra birkaç gün sonraya kadar dışkıda etken görülse de bazen taşıyıcılık aylarca sürebilir. Etkin antibiyotikler bulaşıcılık süresini kısaltır.
KOLERA BELİRTİLERİ NELERDİR?
Kolera enfeksiyonlarının çoğu hafif seyreder. Hastalarda hiçbir semptom olmayabilir veya yalnızca hafif bir ishal olabilir. Karın ağrısı, bulantı, kusma, bol ve sık, pirinç suyu görünümünde dışkılama, su mineral ve tuz kaybına bağlı olarak susuzluk hissi, kas krampları görülebilmektedir.
Ancak hastaların bir bölümünde hastalık ağır sulu ishal ve kusma ile başlar ve vücuttan büyük miktarda sıvı ve tuz kaybı ile sonuçlanır. Hastada susama hissi oluşur, idrar çıkışı durur, hızlı bir kilo kaybı ve sıvı kaybı gelişir. Ağır kolera olgularında sıklıkla mide, kol ve bacaklarda kramplar olur. Bu kişilerde vücut sıvılarının hızla kaybedilmesine bağlı dehidratasyon ve şok tablosu ortaya çıkar. Tedavi edilmez ise saatler içinde ölümle sonuçlanabilir.
KOLERA NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Dışkı ve kusmuktan alınan örneklerin laboratuvar analizi sonucu tanı konulur. Kolera vakalarının tedavisine hemen başlanmalıdır. Gecikmiş veya yetersiz tedavi çok kısa sürede (semptomlar başladıktan sonraki 6-8 saat içerisinde) sıvı kaybı, dolaşım yetersizliği ve ölüm ile sonuçlanabilir. En kısa zamanda hekime başvurulmalıdır.
KOLERADAN NASIL KORUNULUR, AŞISI VAR MI?
Koleradan tam koruyan bir aşı bulunmamaktadır.
Temiz suya sahip olmak sağlık için temel gerekliliktir. Kolera enfeksiyonlarının asıl kaynağı kirli sulardır. Bu nedenle içme suyu kadar, yiyecek hazırlamada ve banyo yapmada kullanılan sularında temiz olması önem taşımaktadır
- İçme ve kullanma suyu olarak klorlanmış şebeke suyu tercih edilmeli, kaynağı bilinmeyen ve klorlanmamış suları tüketmemeli, ancak zorunlu durumlarda 10 dakika kaynattıktan sonra kullanılmalıdır.
- Kişisel hijyen kurallarına uyulmalı
- Yemekten önce ve sonra tuvaletten önce ve sonra yemek hazırlamadan önce ve sonra bebeklerin altını değiştirmeden önce ve sonra bebekleri beslemeden önce ve sonra eller mutlaka bol temiz su ve sabunla yıkanmalıdır.
- Toplu yaşam alanlarında tuvalet temizliği ve hijyeni, kapı kolları ve musluk temizliği çamaşır suyu ile sulandırılmış su kullanarak yapılmalıdır.
- Kolera bulunan bölgelere seyahat edecek kişilerin kaynağını bilmedikleri su ve açıkta satılan gıdaları tüketmemeye özen göstermelilerdir.
- Kolera olan bölgede özellikle çiğ deniz ürünlerinin yenmemesi gerekir. Deniz ürünlerinin ve yemeklerin en az 70 derecede pişirilmesi gereklidir.
- Kolera hastasının dışkısı, kusmuğu ile kirlenen yüzeyler ve hastaların kullandığı eşyalar dezenfekte edilmelidir.
- Karasinek gibi hastalığın yayılmasında önemli rol oynayan vektör ve haşerelerle mücadele edilmelidir.
- Bireyler için kolera riskini azaltmada en etkili yollar, hijyenik gıda ve su tüketmeye özen gösterilmesi, insan atıklarının güvenli bir şekilde bertaraf edilmesi ve kişisel temizliktir.
KİMLER RİSK ALTINDADIR?
Hastalıktan en çok kişisel temizlik kurallarına dikkat etmeyen, el yıkama alışkanlığı olmayan, yiyecekleri tüketmeden önce iyi yıkamayan ve yeterince pişirmeden yiyen, güvenli içme ve kullanma suyuna ulaşımın olmadığı toplum ve kişiler etkilenmektedir.
Hastaların Kolera belirtileri göstermeleri durumunda özellikle çocuk, yaşlı ve hamilelerin sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekmektedir.