Köpürtülmeye çalışılan suni gündemin toplumda karşılığı yok
Birileri hâlâ son kullanma tarihi geçmiş, bilindik yöntemlerle suni gündem oluşturma peşinde. Suni gündem, özünde kamuoyunun ilgilendiği, merak ettiği konuları yansıtmayan bir kişinin veya bir kesimin kamuoyunca konuşulmasını istediği bir meseleyi dolaşıma sokmasıyla oluşan yapay gündemlerdir.
Günümüzde farklı olarak sosyal medya mecralarının etki alanının giderek güçlenmesi ile takipçi sayısı fazla sosyal medya hesaplarının ve çeşitli medya araçlarının suni gündem oluşturmak için aktif rol oynadığını açıkça görmekteyiz. Milletin birlik ve beraberliğini hedef alan, toplumu ayrıştıran, kin ve düşmanlığa sevk eden bu hesapların arka planı karanlık…
Cumhuriyet’imizin 100. yılını geride bıraktık. 100 yıl önce Anadolu topraklarındaki binlerce yıllık varlığımızı tarihe gömmek isteyenlere karşı Türk milletinin verdiği millî mücadeleyi başarıya ulaştıran birlik beraberlik ruhuydu. 100 yıl önce ve 100 yıl boyunca ne yaptılarsa milleti bölüp, parçalama hedefine ulaşamadılar. Ancak pes de etmediler. Sağ-sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk, laiklik-şeriat tartışmaları, suikastlar, terör ve darbeler 100 yıllık Türkiye tarihinin özetidir. Buna rağmen ayakta kalmayı başardık ve bugünlere geldik…
Zaman içinde çok şeyler değişti. Eski durumlar artık kalmadı. Yeni bir yüz yıla, yeni bir yıla girdik. Bilimsel- teknolojik gelişmeler baş döndürücü bir hıza ulaştı. Bu gelişmelerin avantajları, dezavantajları neler düşünmek ve sorgulamak gerekir. Çünkü sözünü ettiğimiz bu gelişmeler insanlığı daha mutlu, daha huzurlu, daha medeni, daha uygar, daha insancıl kılmayı başaramamıştır. İnsan yine insan eliyle zulme uğramakta ve tahrip edilmektedir.
Gazze’de yaşananlar bu yüz yılın insanlık suçu olarak belgeleriyle tarihe işlendi. Bu kötülüğe dolaylı veya doğrudan ortak olanlar bu yüz yılın kaybedenleri olacak. Her yeni yıl, her yeni yüz yıl umutla gelir. Ne yazık ki önümüzdeki yüzyıl insanlık adına Gazze’de kaybedilmiştir. İnsanlık, dünyayı çevreleyen bu kötülüğe dâhil olmayanlar etrafında yeniden filizlenecektir. Bugünün koşulları her ne olursa olsun sorumluluk, vicdan ve merhamet sahibi duyarlı insanlar geleceği insanlığın yararına şekillendirebilir.
Türkiye için, Türkiye 100 yılı, lider Türkiye vizyonu önemli bir adım. Yola koyulmalı. Öncelikle geçmişin muhasebesi yapılarak aynı tuzaklara düşme gafletinden kurtulmalıyız. Bizi aşağıya çeken ne varsa geride bırakmalıyız. Gelecek planları bu arınmadan sonraki iş.
Elbette ki kolay olmayacak. Giderek daha da zorlaşacak. Türkiye’yi suni gündemlere hapsetme, dini ve etnik bölücülükle iç kargaşaya sürükleme eskisi gibi sinsice değil ulu orta yapılıyor. Dışarıdan ve içeriden köpürtülmeye çalışılan suni gündemin sokakta bir karşılığı yok. Bilinmeli ki, gündem dışı tutulmaya çalışılan ekonomik kaygılar, hayat pahalılığı, gelir eşitsizliği, güvensizlik, belirsizlik ortamı siyasi ve toplumsal kırılmaya sebebiyet verir. Sorumluluk, ciddiyet ve disiplin ile tüm bu sorunlar aşılır. Yeter ki kararlı, samimi ve dürüst olunsun…
Küresel çapta her türlü manipülasyonu kullanma yetisine sahip güç sahipleriyle mücadele ederken duygular ile değil akılla hareket etmek gerekir. Aynı senaryolar ısıtılıp önümüze servis ediliyor. Bu noktada teknolojik gelişmenin avantajı bilginin tabana yayılması oluyor. İkiyüzlülükler gün yüzüne çıkıyor. Akıl sahipleri dolduruşa gelmiyor. Kimin ne olduğu ne yapmaya çalıştığı biliniyor.
Türkiye’de son gelişmeler bu bağlamda değerlendirilmeli. Türk halkı; din istismarcılarının, sahtekârlıkların, popülizmin, bölücülerin, etki ajanlarının, provokatörlerin hepsinin farkında. Bu farkındalık, “lider Türkiye vizyonu” açısından önem arz ediyor.
Sonuç olarak Türkiye, insan olma değerine uygun bir yaşamı tesis etmek istiyorsa, suni gündemlerin ve kurulan tuzakların aktörü olmadan bilimin, liyakatin sağladığı imkânları, bilgelikle desteklediği ölçüde insan itibarına yaraşır bir yaşam standardı yakalayabilir.
Dünyanın tarihi dönüşüm yaşadığı, hayati meydan okumalarla karşı karşıya kaldığımız bu yüz yılda Türkiye güçlü alt yapısı ile kazanımlarını koruyarak sağlıktan eğitime, teknolojiden savunma sanayine, dış politikadan kültür ve sanata, tarımdan çevre bilincine büyük bir atılımla, “Türkiye Yüzyılı” inşa süreci başlamalı ve milletçe hayalini kurduğumuz seviyeye, neticeye ulaşmalıyız…