İşte koronavirüsten korunmanın yolları!..
Öksürme veya hapşırma sırasında ağız ve burnun tek kullanımlık mendille kapatılması, mendil yoksa dirseğin iç kısmı kullanılması, ellerin sık sık su ve sabunla yıkanması gibi önlemler almamız gerekiyor. İşte tüm detaylar...
Öksürme veya hapşırma sırasında ağız ve burnun tek kullanımlık mendille kapatılması, mendil yoksa dirseğin iç kısmı kullanılması, ellerin sık sık su ve sabunla yıkanması, su ve sabun yoksa alkol içerikli el dezenfektanları kullanılması, hayvanlarla temastan sonra ellerin yıkanması, hayvansal ürünlerin tüketilmeden önce pişirilmesi ve kirli ellerle ağız, burun ve göze dokunulmaması gerekiyor.
Propolis, virüsler üzerinde etkili
Propolisin virüsler üzerine etkisi ile ilgili Pavia Üniversite’sinde yapılan bilimsel çalışmaya değinen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Güldane Koturoğlu, "Propolisin içeriğinde doğal olarak bulunan 5 farklı flavonoidin, çeşitli virüslere karşı etkileri araştırılmıştır. Çalışmada, Korona virus, Herpesvirus, Adenovirus ve Rotavirus örneklerinin uygun şartlarda coğalmaları sağlanmıştır. Ardından elde edilen ham propolisten Acacetin, Kamferol, Krisin, Kuersetin ve Galanjin flavonoidleri izole edimiştir. İzole edilen 5 adet flavonoidin, sırasıyla bütün virüslerle etkileşimleri gözlemlenmiştir. Çalısmanın sonucunda Acacetin, Kamferol, Krisin, Galanjin ve Kuersetin’in korona virus dahil bütün virüslerin azalmasında etkili olduğu, Krisin ve Kamferol flavonoidlerinin de özellikle Herpes virüsünün çoğalmasını azalttığı gözlemlenmiştir" dedi.
Sağlık Bakanlığından yeni tip koronavirüsün ne olduğu, nasıl bulaştığı, belirtileri, teşhis ve tedavisine ilişkin bilgilendirme yapıldı.
Sağlık Bakanlığının Twitter'dan yaptığı bilgilendirmeye göre, koronavirüsler bazen solunum sistemi, bazen de sindirim sistemi hastalıkları yapıyor, solunum sisteminde soğuk algınlığı belirtileri gösteren enfeksiyonlara ve zatürreye neden oluyor.
Bu hastalıklar çoğu insanda hafif seyrediyor. Fakat bazı koronavirüsler ciddi hastalıklara yol açıyor. Bunların başında 2003 yılında Çin'de ortaya çıkan SARS virüsü ve 2012 yılında Suudi Arabistan'da ortaya çıkan MERS virüsü geliyor.
Koronavirüsler bazı hayvanlarda bulunup insanlara bulaşabiliyor. Virüsün insanlara bulaşması, virüsün mutasyonu veya hayvanlarla temas gibi birçok faktöre bağlı. Mesela MERS virüsünün develerden, SARS virüsünün misk kedilerinden bulaştığı biliniyor ancak yeni koronavirüsün hangi hayvandan insanlara geçtiği henüz saptanmış değil.
Bilgilendirmeye göre, genel kanı virüslerin hasta kişinin öksürüğü veya hapşırığı sırasında ortaya çıkan damlacıklar aracılığıyla yayıldığı yönünde.
Yeni koronavirüs enfeksiyon açısından risk altında bulunan kişiler hayvanlarla yakın temasta bulunanlar, hasta kişilerin aile üyeleri ve sağlık çalışanları. Hijyen kurallarına uyulması, hastalıktan korunma ve hastalığı bulaştırmamak açısından önemli.
Hijyen kuralları içinde öksürme veya hapşırma sırasında ağız ve burnun tek kullanımlık mendille kapatılması, mendil yoksa dirseğin iç kısmı kullanılması, ellerin sık sık su ve sabunla yıkanması, su ve sabun yoksa alkol içerikli el dezenfektanları kullanılması, hayvanlarla temastan sonra ellerin yıkanması, hayvansal ürünlerin tüketilmeden önce pişirilmesi ve kirli ellerle ağız, burun ve göze dokunulmaması yer alıyor.
Koronavirüsün belirtileri hafif veya şiddetli seyredebiliyor. Ateş ve öksürüğün yanı sıra hastalığı şiddetli geçirenlerde nefes darlığı, zatürre ve böbrek yetmezliği meydana gelebiliyor.
Sağlık Bakanlığı, ateşi olanlar, öksürenler ve nefes alma güçlüğü çekenlere, hemen bir sağlık kuruluşuna giderek seyahat geçmişiyle ilgili bilgileri sağlık çalışanlarıyla paylaşmalarını öneriyor.
KORONAVİRÜSTE KRİTİK 20 SANİYE KURALI
Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs ile ilgili İhlas Haber Ajansına önemli açıklamalarda bulunan Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Korona Virüs Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, virüsten korunmak için öncelikle hijyene önem verilmesi gerektiğini açıkladı.
“Dünyanın yüzde 40-50’sinin etkileneceği hesaplanıyor”
Korona virüsün biraz grip virüsüne benzediğini belirten Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Korona Virüs Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, “Hem klinik bulgular nedeniyle grip virüsüne benziyor hem de yayılım özelliği ile grip virüsüne benziyor. O nedenle tıpkı grip virüsleri gibi dünyanın tamamını etkileyeceğini bekliyoruz. Yapılan bir takım matematiksel modellemeler var. Bu modelleme çalışmalarında önümüzdeki bir yıl içinde dünyanın yüzde 40 ila yüzde 50’si bu virüs ile karşılaşacak gibi hesaplamalar yapılıyor” dedi.
“Su ve sabun hijyeni önemli”
Korona virüsten korunmak için etkili bir aşının olmadığını belirten Azap, “Çok hızlıca geliştirilmesini de beklemiyoruz. Geliştirilmekte olan 30’dan fazla aşı çalışması yürüyor. Ancak bunların sonunda etkili bir aşı elimizde olacak mı bu henüz belirsizliğini koruyor. O yüzden bu virüsten korunmanın en etkili yolu aslında el temizliği, el hijyenine uyum sağlamak gerekiyor. El temizliğini biz su ve sabun ile öneriyoruz. Herhangi bir özel antibakteriyel sabun, deterjan, özelliği içeren maddeye hiç gerek yok. Bildiğimiz sabun yeter ki 20 saniye boyunca yıkayalım ve elimizin çok kullandığımız yıkarken unuttuğumuz başparmak gibi parmak uçları ve parmak sırtını ovalayalım. Su ve sabuna ulaşamadığımız yerlerde yüzde 60’dan fazla alkol içeren solüsyonlarda eli ovalamak etkili bir şekilde virüsü ortadan kaldıracaktır” dedi.
“Virüs genellikle elle bulaşıyor”
Korona virüsten korunmanın hijyenin dışında alınacak önlemleri de bulunduğunu açıklayan Prof. Dr. Alpay Azap, “Genellikle ellerle bulaşıyor bu hastalık. O yüzden elimizi yüzümüze, gözümüze ve burnumuza götürme alışkanlığını olabildiğince azaltmamız lazım. Bir diğer önlem ise solunum hijyeni dediğimiz önlemler. Nezle isek, grip olabilir, solunum belirtileri olduğunda maske takarak dolaşmak lazım. Toplumu koruyabilelim. Öksürürken, hapşırırken ağzımızı ne olursa olsun mutlaka bir mendil ile kapatıp, sonra o mendili hemen çöpe atıp yine el temizliği sağlamak lazım. Bir de toplumda sık yapılan tokalaşma, öpüşme gibi davranışları yapmayın, birbirimizi sevgi ve saygıyı biraz uzaktan göstermemiz lazım. Bir metrelik bir mesafe, biz ona sosyal mesafe diyoruz. Bir metreden fazla yaklaşmadığımız sürece hasta bile olsa karşımızdaki onunla yüz yüze 15 dakikadan fazla kalmadığımız sürece bir risk taşımıyor” diye konuştu.
“Sağlıklı kişilere maske ve eldiven önermiyoruz”
"Maske kullanımını sağlıklı kişilere önermiyoruz" diyen Azap, "Çünkü maske ancak hasta bir insanı ancak bir metreden mesafede 15 dakikadan daha uzun bir süre kalırsanız sizi korur. Onun dışında ekstra bir koruyuculuğu fazladan bir koruyuculuğu yoktur. Tersine maskeyi doğru kullanmadığınızda maske bir enfeksiyon kaynağı olur. Örneğin çıkarttığınızda onu cebinize koyduğunuzda tekrar kullanmaya kalkarsanız, dış yüzeyine dokunursanız maskenin kendisi bir bulaşma kaynağı olur. Bu nedenle maskeyi sadece hastalara öneriyoruz, hastalık belirtisi gösterenlere öneriyoruz. Sağlıklı kişiler kullanmasın. Eldiven asla önermiyoruz. Eldiven sadece hastanede hastalara bakım veren sağlık çalışanlarını koruyacak bir yöntem ve doğru kullanımı da çok önemli. Normal vatandaşlarımızın gün içeresinde eldiven kullanmalarını önermiyoruz" şeklinde konuştu.
“Doğru bilgi çok önemli”
Korona virüs ile ilgili sosyal medyaya da dikkat çeken Prof. Dr. Alpay Azap, “Doğru bilgiye ulaşmak da çok önemlidir bu salgınlarda. Bir insana kendisinden çok yanlış bilgi zarar verir. Bu nedenle de Sağlık Bakanlığının, bilimsel kuruluşların, uzmanlık derneklerinin söylediklerine itibar etsinler. Bunun dışında sosyal medyada yazılanların büyük kısmı eksik, yanlış ve çok kötü sonuçlara sebep olabilecek hatalı bilgiler” dedi.
“Dengeli ve doğal beslenme önemli”
Virüsten korunmanın bir başka yolunun da doğru beslenme olduğuna dikkat çeken Azap, “Bütün enfeksiyonlardan korunmada, kanserden korunmada, bağışıklık sistemimizin güçlü olması çok önemli. Bunun üç yöntemi var. Bilimsel olarak etkili olduğunu göstermiş üç yöntem. Birisi düzenli fizik egzersiz. Bu bizim virüslerle savaşan hücrelerimizi güçlendiriyor. İkincisi iyi uyku. Az uyuduğumuz her saat aslında bizim yine virüslerle savaşan hücrelerimizin etkisini azaltıyor, gücünü azaltıyor. Üçüncüsü de dengeli beslenme. Dengeli beslenmede karbonhidrat, protein, yağ dengesini korumak. Mutlaka yeşil sebze ve meyve tüketmek gün içerisinde. Vücudumuzun ihtiyacı olan vitaminleri de almış oluyor vücudumuz. Dengeli beslendiğimiz zaman dışarıdan ekstra bir takviyeye vücudumuzun bağışıklık sistemimizin ihtiyacı yok. Eğer özel bir hastalığımız yoksa. Örneğin vücudunuz bir vitamini kullanamıyorsa bunu dışarıdan almak zorunda kalırsınız. Ama onun dışında dengeli beslenmek yeterli” dedi.