Kuvâ-yı Milliye ruhuna da tuz ruhu mu diyeceksin?

CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Özgür Özel'in yanından ayırmadığı Namık Tan, "Mavi Vatan masalı" diyerek Türkiye’nin milli egemenliğini küçümsedi.

Mavi Vatan, "toprağımız, sınırımız, bağımsızlığımız" demektir.

Geçtiğimiz günlerde Kuran-ı Kerim ayetleri için “saçmalık” diyen CHP Sözcüsü Deniz Yücel komuyla ilgili; “Namık Tan’ın partimiz adına yaptığı ve son derece yerinde tespitler ve tanımlamalar içeren konuşmasının bir bölümü adeta cımbızlanarak, iktidara yakın sosyal medya üzerinden linç kampanyası başlatıldı.” açıklamasını yaptı.

Gelin o zaman Ambassador Namık Bey ne demiş hiç kesmeden olduğu gibi verelim.

Namık Tan'ın tam sözleri şöyle:

Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’ı işgali sırasında iktidara gelen AKP, yerini sağlamlaştırdıkça dış politikada etkinlik ile ‘işgüzarlık’ı karıştırmaya yöneldi. Ulusal çıkarların korunmasına odaklı dış politikayı özgüven eksikliği saydı. Âdeta ‘Lafla peynir gemisi yürümüyor’ deyişini yanlış çıkarmak için dış politikayı her koşulda bağırıp çağırarak yürütmeyi yeğledi. Orada da durmadı; yeri geldi, Osmanlı'yı ihya hayalleri kurdu; sınır ötesi harekâtlarla yetinmedi, denizaşırı maceralara yeltendi. Bir ara tutturduğu mavi vatan masalından -o da koşulların zorlamasıyla yani ekonominin iflası kapıya dayanınca- neyse ki oldukça çabuk yüz geri etti. Değerli milletvekilleri işte biz bugün burada Somali konusunda yine bütün bu tarihsel ve güncel birikimi ve deneyimi hiçe sayan bir öneriyle karşı karşıyayız…”

Namık Tan aslında Somali tezkeresi ile ilgili konuşuyor.

Konuşmasının ilgili kısmını kelimesi kelimesine verdim.

Ambassador Namık Bey maalesef Türkiye’nin askeri operasyonlarına ve deniz sınırlarına bir “Türk Milletvekili” gibi bakmıyor.

Müslüman ahalimizin Kuvâ-yı Milliye hareketini ve imanlı ruhunu da yarın bir gün birileri çıkıp “tuz ruhu” diye küçümsemeye kalkarsa ne olacak?

Bakın Yunanistan medyası konuyla ilgili neler yazmış.

“YUNAN MEDYASI AMBASSADOR NAMIK BEY’İ DESTEKLİYOR”

HELLAS JOURNAL: “Yasa dışı 'Mavi Vatan' Türkiye'de ölüyor. Bu bir peri masalı olarak tanımlanıyor.”

EDO: "Türkiye'de Mavi Vatan hesaplaşması: ‘Masal' diyorlar"

BANKİNG NEWS: "Türkiye'de muhalefet milletvekili ‘Mavi Vatan’ı masal olarak nitelendirdi, Erdoğan'a öfkeli tepki" 

“HULUSİ AKAR NET KONUŞTU”

TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan'ın "Mavi Vatan" için kullandığı "masal" ifadesine tepki göstererek şunları söyledi:

"Ana Vatan, Gök Vatan, Mavi Vatan, Yavru Vatan ayrılmaz bir bütündür. Ayrılamaz, parçalanamaz. Parçalamak isteyenlerin akıbeti malum. Bunlardan kimi denizlerde boğuldu, kimi dağlarda, çukurlarda gömüldü. Mavi Vatan, Karadeniz'de, Ege'de ve Akdeniz'de kara suları, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge, deniz yetki alanları dâhil denizlerimizin altındaki ve üstündeki her türlü hak, alaka ve menfaatlerimiz yani denizlerdeki Misak-ı Milli'mizdir, milli meselemizdir."

İyi ki varsın Hulusi Akar.

“SAHİPLERİ KÖPEĞİNİ DAİMA ALKIŞLAR”

Netanyahu’nun Amerika Kongre üyeleri tarafından çılgınca alkışlanmasını garipsemedim. Onlar zulmün kaynağı ve Netanyahu “sahiplerinin yanına” gitmiş.

Amerika Birleşik Devletleri PKK ve FETÖ’nün kurucu devleti değil mi? Bu terör örgütlerini besleyen Amerika değil mi?

Filistinliler katledilirken ABD’nin ve BM’nin vicdanına seslenmek beyhudedir.

Yapılacak işi Cumhurbaşkanı Erdoğan özetledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rize'de AK Parti İl Teşkilatı'nda yaptığı konuşmada İsrail terörüne değinerek şunu söyledi:

"Savunma sanayiinde bizim ithalat, ihracatımız neydi nereye geldik. Ama bunların hiçbiri bizi aldatmasın. Biz çok güçlü olmalıyız ki, bu İsrail Filistin'e bunu yapamasın. Libya'ya, Karabağ'a nasıl girdiysek benzerini onlara da aynen yaparız.”

Burada en vurucu ifade, “biz çok güçlü olmalıyız” ifadesidir.

Libya’ya asker göndermedik, ama oradaydık.

Karabağ’a asker göndermedik, ama oradaydık.

İsrail’e girmek mesele değil, mesele Türkiye’nin çok güçlü olması ve zalimlere karşı dünyanın süper gücü olarak garantör ülke olmasıdır. Hikmet de budur gaye de budur ülkü de budur, Kızılelma da budur, İlay-ı Kelimetullah da budur.

Ben bu hususta Recep Tayyip Erdoğan’ı sonuna dek destekliyorum.

İsrail Dışişleri Bakanı denilen insan görünümlü zat da Başkan Erdoğan’ı Saddam üzerinden tehdit etti.

Onu geçin, yani o da bir şey mi?

Türkiye’nin ana muhalefeti seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yıllarca “diktatör” dedi.

Hatta bir milletvekili deniz sınırlarımız için “masal” dedi.

İsrail’in ne olduğu belli de acaba “içimizdekilere karşı” ne kadar diriyiz ve uyanığız, buna bakalım.

“İSRAİLLİLER FATİH ALTAYLI’YI ALIP EVLERİNDE BESLESİNLER Mİ?”

İsrail konusuna Tel Aviv merkezli bir bakış açısıyla yaklaşan ileri zekâlı youtuber Fatih Altaylı, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye'nin neyine oraya girmek. Ne yapacaksın? Madem bu kadar gücün var, madem 500 kilometre öteye gidebiliyorsun, git kardeşim Kandil'e o zaman önce PKK'yı temizle.

Tamam, Türkiye'nin bu politikasına tamamen katılıyorum. Yüzde yüz doğru. İnsanlık dramı, taş taş üzerinde bırakmamışlar.

Yapamayacağını sen de ben de biliyoruz. Yaptırmazlar, senin böyle bir gücün yok. Kafana odunla vururlar valla.”

Fatih Altaylı’ya göre “kınamakla” yetineceğiz!

Beyninin %99’unu tuvalet ihtiyacı için kullanan, geri kalan %1’i ile de fikir beyan eden Fatih Efendi, sen İsrail ve Amerika’nın içimize yolladığı elçi misin?

Bu açıklamalarından memnun olan İsrailli yetkililer seni evlerinde el bebek, gül bebek ağırlasalar yeridir.

Sen hadsiz bir şekilde “kafana odunla vururlar” diyerek Türk Silahlı Kuvvetleri’ni mi tehdit ediyorsun?

Kimin adına tehdit ediyorsun?

Fatih’in şerefli adını almışsın, ama işte sadece “adını” almışsın, başka bir numaran yok!

SON SÖZ: Ekonomik sarmaldan çok hızlı çıkış yaparak her alanda birinciliğe yürüyemezsek geç kalırız. Şimdi koşma zamanı ve milletimiz her şeyin en iyisine layık! Korkma!