Macron Türkiye’nin makro sorunu
Neredeyse düzenli olarak Türkiye’ye yönelik kabul edilemez iftira ve söylemlerde bulunuyor.
Son olarak yine Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü YPG/PKK hedeflerine karşı Barış Pınarı Harekatı düzenleyen Türkiye'yi hedef alan açıklamalarda bulundu.
Daha önce de terör örgütünün sözde yönetim kadrolarını Ellyse Sarayı'nda ağırlayan Macron, Barış Pınarı Harekatı nedeniyle Türkiye'nin NATO müttefiklerinden dayanışma bekleyemeyeceğini söyledi.
Geçenlerde, ‘NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" açıklaması yapan Macron böylece aslında bilinç altındaki mantığı da açığa vurmuş oldu.
Her fırsatta Türkiye’ye saldıran Fransız Lider, yakın zamanda da Türkiye’nin mülteciler ve göçmenler konusunu bir baskı aracı olarak kullandığını iddia etmiş ve bu yönlü baskılara hiçbir zaman boyun eğmeyeceklerini söylemişti.
Macron’un benzer söylem ve eylemlerini burada saymaya çalışsak bu yazı uzar gider.
Mesela, kendi ülkesinin haritadaki yerine bakmadan kalkıp utanmadan Türkiye’ye Suriye’de ve Doğu Akdeniz’de ‘ne işin var?’ diye sorması gibi.
Dün; Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Macron için, "Macron terör devleti kurmak istiyordu. Barış Pınarı Harekatı ile hayal kırıklığı yaşadı. Barış Pınarı Harekatı'yla gerekli şeyleri söyledik, söylediği sözün bende karşılığı yok. Ne dediğini bilmiyor. Söylediğinin bir önemi yok çünkü o terör hamisi.” sözlerini kullandı.
Çavuşoğlu çok haklı. Ama mesele aslında daha da ileri ve hatta Macron’a bize sürekli olarak gerçeği hatırlatması nedeni ile teşekkür borcumuz var.
O da, bu kafanın Haçlı Seferleri’nden bile aynı olduğunun ve ülke olarak ilk ciddi tökezlememiz halinde bu sırtlan sürüsünün nasıl üstümüze çökeceğini bize sık sık hatırlattığından dolayı teşekkür borcu.
Bu da milli meselelerde ne kadar tek ses ve tek vücut olmanın gereğini bize bir kez daha gösteriyor.
Aman dikkat... Gelecek nesillerimizin hatırına.