Mahcup açılım!
‘Gibi’yi izliyor musunuz?
Yoo..TV de değil. Exxen platformunda…
Şahane bir dizi.
2000’lerin en kaliteli kült mizahını yapıyor Feyyaz Yiğit ve arkadaşları.
Üç sezondur bağımlısı oldum.
***
Son bölümde…
Dizideki isimleriyle Yılmaz ve İlkkan bir oyun oynuyorlar.
Bazı kelimeleri anlamsız kullandıklarını düşünüp kendilerine yasaklıyorlar.
“Üstenci…Egolar…Gülünç…Algı…Yaşanmışlık…Farkındalık…”
Günlük konuşma içerisinde bu kelimeleri kullanmak yasak.
Eğer kullanan olursa ceza olarak bir bardak su içiyor.
Gün içinde az su içtiklerini düşünüyorlar. Böyle bir oyun geliştirmişler…
***
Yılmaz’ın ağzından yanlışlıkla bir kelime mi çıktı?
İlkkan sesleniyor.
“Yılmaz kaçırdın kelimeyi. Su iç…”
Veya…
İlkkan yasaklı sözcüğü mü kullandı…?
Yılmaz sesleniyor.
“İlkkan…Bir bardak su iç…”
Ne naif ne eğlenceli oyun değil mi?
***
Gibi’yi izleyince aklıma bizim siyaset arenamız geldi.
Dedim ki kendi kendime… Sandık yaklaştıkça bazı kelimeler daha çok konuşulmaya başlamıyor mu?
Açılım… Süreç… Demokratikleşme… Barış… Ahmet Kaya…
Bu kelimeler havada uçuşmuyor mu?
Evet…
Bu kelimeler seçim yaklaşınca hatırlanır.
Çünkü Kürt oyları her partinin iştahını kabartır.
***
Tarih 15 Ekim 1991
Genel seçime sadece beş gün var…
Evet…
Hafta sonu seçim var. Pazar günü sandık başına gidilecek.
Özal Cumhurbaşkanı ama partisi zorda… ANAP’ın oyları eriyor.
Sandığa beş gün kala son bir gayretle Özal Kürt oylarına bir gül atıyor…
Hürriyet’e diyor ki…
“Federasyon dahil her şeyi konuşmalıyız”
***
Demirel…
Başbakan.
1993…
Seçime doğru yaklaşılırken işler iyi gitmiyordu.
Bir gülde ben atayım Güneydoğu'ya diyerek Diyarbakır’a gitti.
“Kürt realitesini tanıyorum” dedi.
O zamanlar için sarsıcı bir çıkıştı.
***
Mehmet Ağar…
O zamanlar DYP Genel Başkanı.
2007 seçimlerine tam sekiz ay var. Yurt gezisine çıktı.
Diyarbakır’da dedi ki:
“Yukarıda elde silahla mı dolaşsın, ovada siyaset mi yapsın?”
Düz ovada siyaset lafı literatürümüze böyle girdi.
***
99’da…
Mesut Yılmaz, Başbakan Yardımcısı…
Bu sefer konu AB…
Bizi bir türlü almadıkları Avrupa Birliği görüşmelerinin arefesindeyiz.
Mesut Bey müzakereci olarak sıkışmış.
O da bir açılım patlatıverdi.
“AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer…!”
***
2009’daki AK Parti'nin açılım sürecini anlatmıyorum. Yaşananları zaten hep birlikte gördük.
***
Bu arada dipnot:
Kürt oylarına heveslenen, aklınca açılım yapan siyasetçilere bu uyanıklık hiç yaramadı. Hepsi sandıkta hüsrana uğradı.
İnanmazsanız yukarıda saydıklarımın ilk seçimde aldıkları sonuçlara bakın…
Çünkü Kürt oyu alacağım derken büyük milliyetçi seçmen kitlesini küstürme riskini hesaba katmadılar.
Neyse…
Bu bir başka yazının konusu…
***
İster adına Doğu Sorunu deyin isterseniz Kürt Sorunu…
Adı her ne olursa olsun, cumhuriyetimizin en köklü sorunu ne yazık ki kurnaz politikacılarımızın seçim zamanı hatırlayıp sonrada halının altına süpürdükleri vaatler olarak kaldı.
***
Şimdi ise…
Yeniden bir açılım devreye sokuluyor.
“Mahçup Açılım”
Demirtaş’a jet kaldırılıyor.
Erdoğan, Ahmet Kaya’nın mezarını getirelim diyor.
AK Partililer HDP heyetini ziyaret ediyor.
Merak etmeyin….
Muhalefette gül atma yarışında geride değil…
Çünkü seçime az kaldı.
Kısmetse yedi ay sonra sandık kurulacak.
Ve ne olursa olup bitecek…
Sonra…
***
Sonra, “Açılım… Süreç… Demokratikleşme… Barış… Ahmet Kaya…” kelimeleri gene rafa kalkacak…
Boş bulunup kullanan olursa…
Kurnaz siyasetçiler hep birlikte bağıracak…
“Heval… Bir bardak su iç…!”