Makamlar sorumsuz insanların elinde felakete dönüşür
Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de yaşanan trajedi ve 78 kişinin hayatını kaybetmesi ülkemizde büyük bir yasa ve öfkeye yol açtı. Adalet Bakanlığı’nın, hayatını kaybedenlerin kimliklerini açıklamasıyla birlikte facianın boyutları daha da netleşti. Olay, hem yasal hem de insani açıdan ciddi sonuçlar doğuracak bir ihmaller zincirini işaret ediyor.
Her olumsuz olayın ardından, sorumluların hesap vereceğine yönelik açıklamalar yapılır. Normal işleyiş, sorumluların hesap vereceğini bilmesi, buna uygun davranması ve sorumlulardan mutlaka hesap sorulmaması şeklinde olmalıdır. Sorun bu işleyişin aksaklığından kaynaklanıyor. Toplum, bir sistemin işlevsiz olduğunu düşündüğünde, hem makamlara hem de adalet sistemine olan güvenini kaybeder.
Her büyük trajedi gibi, bu olay da birden fazla ihmalin sonucu olarak karşımıza çıkıyor. İnşaat sürecinden denetim aşamasına, otel yönetiminden kamu otoritelerine kadar herkesin bu zincirde bir payı var. Ne yazık ki, ülkemizde sorumluluk genellikle krizlerden sonra hatırlanıyor. Makamlara verilen denetim ve düzenleme yetkileri, ihmal ve istismar arasında tüketilip yalnızca kâğıt üzerinde kalıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın web sitesindeki bilgiler, Grand Kartal Otel'in Turizm İşletme Belgesi sahibi bir tesis olduğunu gösteriyor. Turizm İşletme Belgesi, bir otelin belirli standartlara sahip olduğunu onaylayan resmi bir belgedir. Bu belge, otelin fiziksel altyapısından, yangın güvenlik sistemine kadar birçok kriteri karşılaması gerektiğini ifade eder.
Bu faciada sorumluluk, zincirleme bir şekilde birçok kurumu ve kişiyi kapsıyor. Günlük operasyonlar, bina güvenliği ve yangın önlemleriyle ilgili en büyük sorumluluk otel yönetimindedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Turizm İşletme Belgesi verirken ve sonrasında gerekli denetimleri yaparak standartların korunmasını sağlamalıdır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, binanın fiziki yapısı ve dayanıklılığı ile ilgili sorumluluğa sahiptir. Yerel Belediyeler, itfaiye ekipleri ve yerel acil durum yönetimi ile birlikte bölgesel denetimlerden sorumludur.
Yaşanan olay, bireysel bir hata veya eksiklikten çok, sistemin genel işleyişindeki zaafların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Nitekim yetkili makamların görev alanlarındaki ihmalkâr davranışları, sorumluluklarını yerine getirmemesi ve otel yönetiminin güvenlik standartlarını hiçe sayması bu korkunç faciaya neden olmuştur. Sorumluların hesap vermesi ve sistemin tamamen gözden geçirilmesi, bu tür felaketlerin tekrar yaşanmaması için artık bir zorunluluktur.
Yapılması gereken ilk şey, ihmali olan tüm kişi ve kurumların adalet önünde hesap vermesini sağlamaktır. Adalet sadece bireysel hesap sormayla değil, toplumun güvenliğini sağlayacak sistemleri kurmakla mümkündür. Yani, adaletin tecellisi bu olaydan sorumlu olanların cezalandırılmasıyla sınırlı kalmamalı, gelecekte böyle bir trajedinin bir daha yaşanmayacağına dair güvence verilmesiyle sağlanmalıdır.
Otel yönetimi ve sahipleri, güvenlik standartlarına uymadıkları için doğrudan sorumludur. Denetim yapması gereken yetkili kurumlar (belediye, bakanlıklar), görevlerini ihmal ettikleri için sorgulanmalıdır. Turizm işletmelerine verilen belgelerin yalnızca bir “kağıt parçası” olmaktan çıkarılıp gerçek bir güvenlik standardının göstergesi haline getirilmesi gerekmektedir.
İstifa mekanizması, bir sistemin sorumluluk ve hesap verebilirlik ilkelerine dayalı olarak çalışıp çalışmadığını gösteren en önemli göstergelerden biridir. İhmaller, hatalar veya başarısızlıklar sonucunda sorumluluk üstlenen kişilerin istifa etmesi, hem siyasi hem de toplumsal açıdan bir güven tesis etme aracı olarak görülmelidir. Makam sahipleri hata yaptığında istifa etmiyorsa, bu durum kamuoyunda “hiçbir şeyin değişmeyeceği” algısını güçlendirir. Bu da sorumsuzluğun, hataların normalleşmesine ve hesap verebilirliğin kaybolmasına yol açar.
Bir kriz veya facia sonrasında istifa eden kişiler, toplumun adalet duygusunu onarmada önemli bir rol oynar. Kişi, yalnızca bireysel sorumluluk almakla kalmaz; aynı zamanda sistemin işler olduğunu, hataların üstünün kapatılmadığını ve ileride benzer hataların tekrar etmeyeceğine güvence verir.
Bu trajedi, yalnızca bir “ihmal zinciri” olarak tarihe geçmemeli; aynı zamanda sistemin yeniden yapılanması için bir dönüm noktası olmalıdır. Sorumluların hesap vermesi bir başlangıçtır, ancak asıl hedef bu tür olayların tekrar yaşanmasını önlemek olmalıdır.