Manavgat’taki evine giden Tuğba Özay ateş püskürdü: Daha fazla yanmamı istediniz!
Manavgat'taki yangında çiftliği alevler arasın kalınca felç geçirdiğini söyleyen eski manken Tuğba Özay, kendisini reklam yapmakla suçlayanlara tepki gösterdi.
Manavgat'taki yangında çiftliği alevler arasın kalan Tuğba Özay, felç geçirdiğini söylemiş, bir gün sonra İstanbul'da bir açılışta görüntülenmişti. Neşeli halleriyle eleştiri oklarının hedefi olan Özay, yangın sonrası Manavgat’taki evine gitti. Yanan yerleri gösteren ünlü manken, "Felç olmamı istediniz!" sözleriyle kendisini reklam yapmakla suçlayanlara tepki gösterdi.
Arkadaşlarının yardımıyla hastaneye götürülen Tuğba Özay, bir gün sonra taburcu oldu, İstanbul’a döndü.
Kuyumcu açılışında kurdele kesti
Ardından Şirinevler’de bulunan bir kuyumcunun açılışına katılan Özay’ın törendeki eğlenceli halleri sosyal medyada çok konuşuldu. Ünlü manken ‘halkı kandırmakla’ suçlandı.
Yangın sonrası çitfliğine gitti
Hakkındaki eleştirilere sosyal medyadan yayınladığı video ile yanıt veren Özay, Manavgat’a çiftliğine gitti. Yangın sonrası evinin son durumunu paylaşan ünlü manken, kendisine yapılan kötü yorumlara isyan etti ve şunları söyledi:
"Daha çok yanmamı, daha çok gözyaşı dökmemi istediniz"
"Ne istediniz biliyor musunuz? Daha fazla acı çekmemi, daha çok yanmamı, daha çok gözyaşı dökmemi! Ne istediniz biliyor musunuz? Felç geçiriyorum dediğimde beni kendime geleyim diye tokatlayarak, ağlayarak hastaneye yetiştiren arkadaşlarım ve doktorlarımız sayesinde bedenimde oluşabilecek geçici ya da kalıcı travmanın neden bu kadar çabuk vücudumu terk ettiğine kızdınız! Evet, istediniz bunu! Felç olmamı istediniz. Yangının başladığı ilk gün daha İstanbul’dayken çığlık çığlığa, ağlaya ağlaya ‘ülkemiz yanıyor , Manavgat yanıyor yetişin’ diye haykırdığımda ciddiye bile almadınız belki de…
Gün geceye döndüğünde, alevler daha da yükseldiğinde, yangın tüm köylerimizi vurmaya başladığında, yangın deneyimini daha önce yaşamış ve bölgeyi çok iyi bilen biri olarak poyrazın da etkisiyle Akdeniz’in felakete sürükleneceğini hissedip uyarılarda bulunduğumda, ‘koş yetiş Türkiye’ dediğimde inanmadınız belki de! ‘Yok canım reklam yapıyor, prim kasıyor , sahte göz yaşıdır bu , bacağını açtı , açılışa gitti , şunu desteklemiş , bu partidenmiş , Ahmet Kaya dinlermiş, oh iyi oldu , vah ben şok , ay ben manşet’ gibi gibi gibi… Sayısız mesnetsiz haber! Sayısız hakaret! Sayısız yanlı yayın!
"Güçlü duruş sergiliyor olmam üzdü değil mi"
Bir kadın olarak 1 gün içinde 3 kez İstanbul-Manavgat arası yolculuk yapmış olmam, bu esnada yaşadığım travmalar, gördüğüm manzaralar karşısında geçirdiğim şoklar, ani duygu durum iniş ve çıkışlarım, sizlerin görmediği ama benim iliklerime dek hissettiğim acılarım, tüm bunlar karşısında yine de metanetli olup güçlü duruş sergiliyor olmam üzdü değil mi sizleri?
Ben ki 14 sene önce çıkan yangın sonrası toprak yeşerip ağaçlar büyümeye başladığında gidip de o ağaçlarla boyumu karşılaştıran hah işte büyüyorlar, ben ölmeden büyüyecekler, yine göreceğiz ağaçlarımızı dev gibi diye sevinmeye çalışan insanım! Ben ki çiğnediği sakızın jelatini, içtiği suyun kapağını çöp bulana dek cebinde, çantasında taşıyan insanım! Ben ki daha düne kadar ‘cennetim’ dediğim yerde her sabah doğadaki tüm canlılar için kalan en ufak bir yemeği doğaya bırakan insanım! Yediği meyvenin çekirdeklerini çöpe atmayıp tabiata, toprağa atan insanım! Ben ki birçok zaman yabancı bir araç gördüğünde durdurup nereye gittiğini soran, sorgulayan insanım hem de korkusuzca! Hem de tek başıma ormana yürüyüşe çıkmış olsam bile… Çünkü ormanın derinliklerine getirip de hafriyatını , dev çöplerini yığanları gördü bu gözler! Elleriyle topladı birçok zaman ormandan, ırmaktan cam kırıklarını. Ben ki tabiatın kızıyım…
Benim yıllardır paylaşımlarıma bakın bakalım! Tüm sayfamı inceleyin doğa ile Manavgat ile ilgili yazılarımı... Toroslarımı nasıl anlattığımı okuyun! İdeolojimi, felsefemi, yaşama bakış açımı irdeleyin hele! Kardeşliği, barışı, birlik olmayı nasıl savunduğumu, tüm halkları nasıl kucakladığımı yaptığım paylaşımlardan, yayınladığım fotoğraflardan, yazdığım yazılardan, söylediğim şiirlerden hissedin! Tabi varsa böyle bir empati yeteneğiniz! Köylerimiz yok oldu. Ve hatta daha da acısı haritadan bile silindi. Toroslarımızın köyleri!
Benim ana tarafım Manavgatlı! Saraçlı Aşireti… Saraçlı ve Belenobalı Yörükler! Yani gerçek Türkler! Babamın Ataları ise Karadenizli... Benim bir yanım Karadeniz bir yanım Akdeniz’dir! Ama sol yanım hep Türkiye’dir… Sol yanım hep insan, sol yanım hep doğadan yana, sol yanım hep bu vatan! Siz bunu göremediniz. Ve maalesef ki bundan sonra da asla göremeyeceksiniz. Dal kırıldı bir kere... Toprak çöle döndü bir kere. Yeşilin rengi siyah, göğün rengi siyah, göz yaşının rengi siyah, acının rengi siyah oldu bir kere… Kalp yoruldu, kalp kırıldı bir kere... Hepinizi canı sağ olsun!