Mavi boncuk kimdedir?
Billur sesli sanatçımız Emel Sayın’ın seslendirdiği bir şarkımız var.
‘’Şu dünyada sevgi büyük ihtiyaç
Herkes sevmeye sevilmeye muhtaç
Herkesle dost ol herkesle arkadaş
Ömrümüz geçiyor bak yavaş yavaş
Onda bunda şundadır
Şunda bunda ondadır
Mavi boncuk kimdeyse
Benim gönlüm ondadır’’
Masa’da kimin gönlü kimde net olarak kimse söylemiyor. Sanırım şarkıdaki gibi “onda bunda şundadır/ mavi boncuk kimdeyse benim gönlüm ondadır.” Deme noktasına gidip ‘mavi boncuk’ aranacak belki. Ama ne yazık birbirine açılamayan aşıklar gibi kimse niyetini açık ve net ortaya koyamıyor.
Masa, hâlâ Türk kamuoyunun beklentisine cevap verecek düzeyde ne nasıl yönetileceğine dair bir açıklama yapıyor ne de adaylık sürecini konuşuyor. Oysa, her geçen gün süre hızla akıyor. Üstelik 30 Ocak toplantısında da gündeme gelmeyeceğine dair de açıklamalar yapılıyor.
Bir önceki yazımda Davutoğlu’nun 6’lı masanın aday yaptığı cumhurbaşkanının yönetim süreçlerinde ortak karar alınmadığı takdirde “kriz çıkar” açıklamasından sonra İYİ Parti’den İsmail Tatlıoğlu açıklama yaptı. Tatlıoğlu, ‘’Bahsedilen yöntem gündeme gelmedi. Anlatılan şekilde bir yöntem doğru değildir’’ dedi. Sonrasında Ali Babacan da topa girerek, ‘’Biz orada eşitler olarak oturuyoruz, buna karşı olan varsa hemen söylesin’’ şeklinde açıklama yaptı. Bu açıklamalara Kılıçdaroğlu hiç itiraz etmedi ve onayladı bilindiği üzere.
Ayrıca adayın 6’lı masa içinden çıkması gerektiğini savunan DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, ‘’Aday 6’lı masa içinden çıkmalıdır’’ açıklamasını yaptı. Bu durum Uysal’ın bazılarının dediği gibi Akşener’i kayıtsız şartsız “Abla” olarak görmediğini gösteriyor. Bununla birlikte de Uysal, net bir şekilde Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alıyor.
MASA'DA AKŞENER YALNIZ
Masa temsilcilerinin sürekli “Masa’da hepimiz eşitiz’ söyleminin altını çizdiği süreçte Akşener yalnızlığını aşmak için BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ı da masaya çekmek istedi. Ancak, çabası beyhude olarak kaldı.
Gelinen süreç itibariyle Masa’da bir şekilde meclise girmek için CHP’ye ihtiyaç duyan ve Masa’nın oluşmasında katkısından dolayı SP, DEVA, Gelecek ve DP Kılıçdaroğlu’nun yanında saf tutmuş durumdalar.
Aslında, İYİ Parti’nin partileşme sürecinden itibaren Akşener’e destek veren Kılıçdaroğlu’nun geçmişteki desteğini görmezden geliyor Akşener. Bunu, “Biz noter değiliz. Bizim kimseye borcumuz yok. Varsa bile o borç ödenmiştir” açıklamalarıyla o borcu ödemekten kaçındığını gösteriyor.
Akşener, Kılıçdaroğlu aday olduğu zaman partileşme sürecinde CHP’den gelen ulusalcı oyların tekrar oraya yöneldiğini görüyor. Partisini de korumaya çalışıyor. Ancak, Akşener ya o borcu ödeyecek ya da Masa’da yalnız kaldığı için bir yol ayrımına girmek zorunda kalabilecektir.
İYİ PARTİ AFİŞLERİ
Son dönemde Akşener, İmamoğlu ile ilgili her geçen gün elini artırarak önce Fatih Sultan Mehmet’e benzetmiş sonra da yüzünde ‘Rabbi yesir’ gördüğünü söylemişti. Sonraki süreçte de hakaret davasının ilk derece mahkemesi kararını da birlikte kutlamışlardı. Şimdi bir yerde “Az kaldı”, “Devlete adalet yakışır” afişleri arkasından önümüzdeki hafta yeni afişlerle devam edecekler.
İYİ Parti bu afişlerle belli ölçüde İmamoğlu lehinde aday adaylığı kampanyasını başlatmış durumda. Kampanya kimin lehine neticelenecek onu zaman gösterecek kimse bilmiyor. Bilinen bir şey var ki o da her geçen gün aday açıklanamadığı için zaman Masa aleyhine işliyor.
Son zamanlarda Optimar olarak yaptığımız araştırmalarda, Erdoğan’dan sonra muhalefet içinde Kılıçdaroğlu öne çıkıyor. Erdoğan’ın oranı yüzde 42,1. Ayrıca, Devlet Bahçeli diyenlerin oranı yüzde 3,1, Binali Yıldırım diyenlerin oranı yüzde 2,4, Süleyman Soylu diyenlerin oranı yüzde 1,2. İktidar bloku yani Erdoğan’a yönelecek oy yüzde 48,8.
Muhalefet içerisinde Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 10,5 ile birinci, Mansur Yavaş 8.4, Selahattin Demirtaş yüzde 5,1, Ekrem İmamoğlu yüzde 4,8, Meral Akşener yüzde 4,6, Abdullah Gül yüzde 3, Millet İttifakı adayı diyenler yüzde 2,7, Lütfü Savaş yüzde 1,2, Ali Babacan yüzde 1 ve Ahmet Davutoğlu da yüzde 1. Toplandığı zaman HDP ile birlikte muhalefet blokunun oy oranı yüzde 42,3.
Ayrıca benim ‘gri alan’ olarak nitelediğim herhangi bir ittifak içerisinde yer almayan partilerin adayları var onların da oy oranlarına bakmak gerekir. Muharrem İnce yüzde 2,2, Fatih Erbakan yüzde 2,2 diğerlerinde de yüzde 4’lik bir kesim var. Orada Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül gibi isimler de var.
Şunu net olarak söyleyebiliriz ki seçimin kaderini ‘gri alan’da kalan partiler belirleyecek. Kabaca söylemek gerekirse, Erdoğan’ın en az yüzde 1,3’lük oy oranına, Millet İttifakı’nın yüzde 7,8’lik oya daha ihtiyacı var.
Süreç, Erdoğan lehine ilerlerken aday belirleyemediği her geçen gün muhalefetin aleyhine gelişiyor.
ALİ BABACAN NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?
Ali Babacan, partileştiği süreçten itibaren HDP Eş Başkanı gibi hareket ediyor. Bunu iki yıldır katıldığım programlarda sürekli söylüyorum.
En son, Türkiye’nin İHA ve SİHA’larını hedef alan açıklamalar yaptı. Bunu küresel güçlerle içli dışlı olmasıyla açıklayabiliriz.
Geçmişte, Türk Milleti Metehan’ın icat ettiği uzun menzilli ve ıslık çalan ok ile harp tarihinde öne çıkmıştı. Sonraki süreçte savaş taktikleri ile biz Türkler asılarca hep önde olduk. Cumhuriyet tarihimizde yerli ve milli savunma sanayiimizin önü kapandı.
Birinci Dünya Savaşı boyunca kahramanca savaşmış Nuri Killigil, fabrikasında havaya uçuruldu. Nuri Demirağ devlet eliyle batırıldı. Kimler batırdı Nuri Demirağ’ı? Emperyalist batı ile iş birliği yapan o dönemin iktidarı.
Bugün Ali Babacan’da Nuri Demirağ’ı batıran zihniyetin temsilcisi olarak karşımızda duruyor. Bu da toplum tarafından görülüyor. Görülmese Babacan’ın oy oranı yüzde 1’lerde değil daha fazla olabilirdi.
Ne yaparsa yapsın Babacan, ister PKK’ya ister FETÖ’ye ister emperyalist batıya mesaj versin. Türklük ve Türk devleti ile problemi olduğu sürece bir arpa boyu yol alamaz.