Maziden atiye; Türk Polis Teşkilatı
İnsanlar bir arada yaşamaya ihtiyaç duyan varlıklardır. Bu ihtiyaç psikolojik olduğu kadar sosyal ve iktisadî bir gereksinimdir. İnsanlık tarihi boyunca toplum düzenini ve güvenliğini tesis etmek için devletler kurulmuş, kurallar koyulmuş ve bu kurallara uyma zorunluluğu getirilmiştir.
İnsan aynı zamanda yoldan çıkmaya, suç işlemeye meyillidir. İnsan başıboş, kendi haline bırakılırsa birbirine zarar vermeye başlar. Bu yüzden düzeni ve güvenliği sağlamak devletin en başta gelen görevleri arasında yer alır. Eski Türklerde kamu düzeni ve güvenliği belli yasalara uygun olarak yürütülmüş, suçların önlenmesi kadar işlenen suçlarda suçluların yakalanmasına da önem verilmiştir. Dolayısıyla askeri teşkilat içinde faaliyet gösteren Polis Teşkilatı Türk tarihi ile başlamıştır.
Türk Polis Teşkilatı modern anlamda 10 Nisan 1845 tarihinde İstanbul’da kuruldu. Günümüzde İçişleri Bakanlığına bağlı bir genel müdürlük olan Polis Teşkilatı, merkezde daire başkanlıkları, taşrada ise il ve ilçe emniyet müdürlükleri şeklinde örgütlenmiştir.
Savaş ve milli mücadele döneminden geçtikten sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti, kadroları yetersiz zayıf bir polis teşkilatına sahipti. O yıllarda Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, polis teşkilatına çok önem vermiş ve iyi bir polisin nasıl olması gerektiğini şu sözleriyle ifade etmişti:
Herkesin polisi kendi vicdanıdır, fakat polis vicdanı olmayanların karşısındadır.(1929).
Polis, kanun adamıdır. Ona her zaman saygı göstermeli ve itaat etmelidir.
Polis, asker kadar disiplinli, hukukçu kadar hukuk adamı, bir anne kadar şefkatli olmalıdır.(1934)
Polislik hem ruhsal hem fiziksel anlamda yıpratıcı bir meslektir. Polislik mesleğini seçenlerin; ruhsal ve fiziksel yönlerinin gelişmiş olması mecburidir. Polislerin halkla ilişkileri kuvvetli, insanların duygularını anlayabilen, dengeli, uyumlu, dikkatli, disiplinli, meslek ahlakına bağlı, vicdanlı, prensip ve sorumluluk sahibi olması gerekir.
Polislik saygın ve onurlu bir meslektir, bundan dolayı gençlerimiz özellikle polis olmak isterler. Polis olduktan sonra birçok sorunla karşılaştıklarını görüyor, duyuyoruz. Yoğun iş temposu, fazla mesai, baskı, yıldırma, mobbing, tehdit, hakaret, darp ve bitkinlik, tükenmişlik sendromu gibi şikâyetler söz konusu olabiliyor. Bilhassa disiplin gerektiren polislik gibi mesleklerde amir memur, ast üst ilişkisi ego ve egoist kişilik bozukluğu ihtimalini doğurabiliyor.
Amirleri ve ekip arkadaşları yetki sınırlarını aşmayan, bilinçli ve vicdanlı olan polis memurları huzurlu ve mutlu bir ortamda görevlerini yapma imkânı yakalıyor. Aksi durumda eziyete dönüşen intihara kadar götüren kötü hadiseler yaşanabiliyor. Özelikle amirlere bu noktada çok büyük sorumluluk düşüyor. Amirler, emrinde görev yapan polis memurlarını sahiplenmeli, koruyup kollamalı, şahsiyetiyle örnek olmalı...
Doğru iletişim ve takım ruhuyla, birlikte yönetme anlayışı moral faktörüyle birleşince polislerin çok daha etkin ve memnuniyet verici hizmetler yürüteceği dolayısıyla bu motivasyonun halka hizmete en güzel şekilde yansıyacağı açıktır. Polislerin aile hayatında da zorluklar yaşıyor. Düzensiz çalışma saatleri, belirsizlik, fazla mesai, izin sorunu, sendikal haklarının olmaması, mesleğim elimden alınır kaygısı, stres, yorgunluk üzerine eşlerin durumu idare edememesi ciddi boşanmalarla sonuçlanıyor…
Bu yazımda köklü bir geçmişe sahip Polis Teşkilatı mensuplarımızın sorunlarına değinmek istedim. Polislerimize yapılan her haksızlık, her saygısızlık milleti karşısında bulur. Polis Teşkilatı içinde yaşanan sorunların giderilmesi için bazı düzenlemeler ivedilikle hayata geçirilmeli.
Canını tehlikeye atarak gerek yurt içinde, gerek yurt dışında gece gündüz fedakârca görev yapan Türk Polis Teşkilatı, 10 Nisan 1845’ten buyana ülkemizde huzur ve düzeni sağlamak için çalışmalarını sürdürüyor. Milletimiz, bağrından çıkan Türk Polis Teşkilatına her daim destek vermiş ve yanında yer almıştır, almaya da devam edecektir.
Türkiye Cumhuriyeti devletimizin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü halkımızın can ve mal güvenliğini sağlamak, huzur ve asayişi temin etmek, suç işlenmesini önlemek, suçluları adalete teslim etmek gibi önemli görevleri başarıyla yerine getiren Türk Polis Teşkilatı’mızın 179. kuruluş yıl dönümünü ve Polis Haftası’nı kutluyorum. Aziz Şehitlerimize Allah’tan rahmet, kahraman gazilerimize şükranlarımı sunuyorum…