Megaladon olduğu öngörülüyordu gerçeği duyunca yüreklere su serpildi.

Deniz altı taramasında yakalanan ve soyu çoktan tükenen Megalodon'a ait olduğu öngörülen görüntünün altından çok farklı bir deniz canlısı çıktı.

Megaladon olduğu öngörülüyordu gerçeği duyunca yüreklere su serpildi.

Megalodon olarak bilinen köpekbalığı, şimdiye kadar okyanuslarda dolaşan en büyük balıktı ve pek çok kişi hala yeryüzünde bir yerlerde var olabilecekleri düşüncesinin peşinde koşuyor. Hatta zaman zaman, görüldüğüne dair şüpheler de oluşabiliyor. Atlantik Köpekbalığı Enstitüsü (ASI) ise, bu şüpheler ortaya çıktığında ikinci bir kontrol yapmak zorunda kalıyor. 

Megaladon olduğu öngörülüyordu gerçeği duyunca yüreklere su serpildi. - Resim : 1

Tarama teknolojisi, "yaklaşık 50 fit [15 metre] uzunluğunda, 40 ton ağırlığında" devasa bir balık gibi görünen şeyi yakaladığında, bunun bir megalodon olup olamayacağı tartışılmaya başlandı. Ne yazık ki cevap, hayal kırıklığı yaratacak şekilde hayır oldu. Ancak ortaya çıkan görüntü, sırt yüzgeci ile tamamlanmış şaşırtıcı derecede inandırıcı bir megalodon silueti oluşturuyordu. Yaşayan bu görüntünün gerçekte ne olduğuna bakıldığında ise, bunun bir Atlantik uskumru sürüsü olduğu ortaya çıktı.

Megaladon olduğu öngörülüyordu gerçeği duyunca yüreklere su serpildi. - Resim : 2

ASI, dev siluetti gördükten sonra Facebook'ta "çubuklardan birinin parçalanmasını beklediklerini ancak hayal kırıklığına uğramamıza rağmen, şeklin yaklaşık 15 dakika boyunca teknenin etrafında asılı duran büyük bir Atlantik uskumru sürüsüne dönüşmeye başladığını" söyledi ve devam etti: "Çok yakın, ama çok uzak! Megalodon (Otodus megalodon), 3 milyon yıldan daha uzun bir süre önce ortadan kayboldu ve muhtemelen öyle kalacak, ancak birkaç dakikalığına geri döndüğünü düşündük!”

 Megaladon olduğu öngörülüyordu gerçeği duyunca yüreklere su serpildi. - Resim : 3

Boyutlar ana hatlarının 15,2 metre boyutunda oluğu siluette görülen, hatta 16 metreye kadar çıkabildiği tahmin edilen megalodon için uygundu. Soğuk suların devasa boyutlara ulaşma kapasiteleriyle bir ilgisi olabileceği düşünülüyor.