Mehmet Şimşek’e hükümet çevrelerinden çelme takılabilir mi?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bakan olma sürecinde yaşanan o çarpıcı bilgiyi öğrendiğimde aklımdan geçen “İşi hakikaten çok zor” düşüncesi oldu. Dolayısıyla da başlıktaki o sual gerekli hale geldi.
Sorunun cevabını ve Şimşek’in Bakan oluş sürecinde yaşananları bilmek ileride neler olabileceğinin de işaretlerini veriyor bize.
Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığına atanma süreci hafızamızda taze. İsmi geçtiği ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ilk kez görüntülendiği andan itibaren Ortodoksçu iş dünyasıyla medyayı bir heyecan sardı malum. Dedikodular havada uçuştu.
Hatırlayalım:
-Erdoğan sıkıştı çareyi Mehmet Şimşek’te buldu.
-Şimşek kabul etmiyor ama Erdoğan bastırıyor.
-Erdoğan bakan yapmak istiyor ama Şimşek milletvekili olacak ve dışarıdan destek verecek.
Yarısı doğru, yarısı yalandı söylenenlerin.
Mehmet Şimşek, Batı’nın ve özellikle İngiltere’nin güvendiği bir isim, bu doğru. Yabancı yatırımcının onun bakan olacağı bir ülkeye daha güvenle adım atmak isteyeceği de doğru.
Batı, borçları yüz milyarlarca doları bulmuş Türkiye’nin, Şimşek ile yeniden istikrara kavuşmasını ve borçlarında temerrüde düşmemesini istiyordu. Anlayacağınız, iş bu kadar kritik bir noktaya gelmişti.
Düşük faiz politikası, yatırımı ve istihdamı artırmış, bu yolla evlere az da olsa para girmesi hedeflenmişti ama bu arada devlet bankaları aracılığıyla ayrıcalıklı iş insanlarının düşük faizli kredilerle ihya edildiği iddiaları da havada uçuşuyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da çıkış yolu arıyordu ama öte yandan önünde beka meselesi olarak kazanılması gereken bir seçim vardı. Dolayısıyla vatandaş EYT diyor kabul ediyor, zam diyor veriyor, memurun maaşına da 8000 lira seyyanen zam yapıyordu. Hepsi hazineden gidiyordu.
Mehmet Şimşek ise başından itibaren işinin çok zor olduğunu, nasıl ağır bir yükün altına gireceğini çok iyi biliyordu. İş ciddiye bindiğinde bir şey oldu ve medyada, gazeteci tabiriyle “bomba gibi” bir haber yer aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Şimşek’i AK Parti Genel Merkezi’ne davet etmişti.
Gazeteciler o gün AK Parti önünde epey beklediler. Ama 2,5 saat süren görüşmenin sonunda Mehmet Şimşek geldiği gibi gitti.
Haberler şöyleydi:
“Mehmet Şimşek Cumhurbaşkanı’nın teklifini reddetti.”
Bunun üzerine hatırlarsanız Hükümet Sözcüsü Ömer Çelik bir açıklama yapma ihtiyacı hissetti.
“Kendisi çok değerli, sürekli görüştüğümüz arkadaşımız. Seçim zamanı olunca olağanüstü hava yaratılıyor. Kendisi aktif siyaseti arzu ederse partimizin bütün mekanizmaları açıktır.”
Mehmet Şimşek ise Twitter hesabından paylaşımda bulunarak görüşmenin samimi bir ortamda geçtiğini, kendi alanına giren konularda hükümete katkı vermeye hazır olduğunu ancak yurtdışındaki finans kuruluşlarındaki işleri nedeniyle aktif siyasete girmeyi düşünmediğini ifade etti. Oysa İngiliz Reuters haber ajansı bir önceki hafta, “Erdoğan’ın ekonominin başına Mehmet Şimşek'i getirmeyi planladığını” haberleştirmişti ve buna neredeyse kesin gözüyle bakılıyordu.
Ama gelin görün ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şimşek’e AK Parti milletvekilliği teklif etmişti.
Sebebi ise çevresindeki bir takım isimlerin Cumhurbaşkanı’na “Mehmet Şimşek milletvekili olmak istiyor” demesiydi. Şimşek’in bakanlığının önü mü kesilmek istenmişti? Cumhurbaşkanı belki biraz da bu fikrin daha iyi olduğu konusunda ikna edildiğinden, Mehmet Şimşek’i yeniden parti saflarına katmak ve ondan danışmanlık almak niyetindeydi.
Başta Mehmet Şimşek olmak üzere İngiltere ve Batı’daki finans çevreleri şaşkındı. Bir şeyler yanlış gitmişti.
Ancak çok geçmeden kimi arabulucular devreye girdi.
Mehmet Şimşek, daha sonraki görüşmesinde Cumhurbaşkanı’na milletvekilliği değil, bizzat elini taşın altına sokarak bakanlık düşündüğünü, bu “milletvekili olma arzusu” fikrinin nereden çıktığını anlamadığını söyledi.
Öyle görünüyordu ki Mehmet Şimşek göreve başladığında “yalnız” kalmayacak, hem Cumhurbaşkanı’nın etrafında hem de bakanlık içinde bu tarz lafları konuşmaya meyilli birileri hep olacak.
Nitekim ilk çalım (çelme) çok geçmeden geldi.
Hani 15 Temmuz darbe girişimini andığımız gece salâlar okunurken saat 24.00’den sonra gelen o ani kallavi benzin ve motorin zammı var ya işte o.
İhtar niteliğinde, güçlü bir operasyondu.
Durmayacaklar muhtemelen. Misal, dün açıklanan enflasyon, yılsonu hedefini 1 puan geçti bile. Üzerinde tepinmek için bir sebep daha.
Bakan olduğu gün kasayı boş bulan ve “Ben bu maaşları nasıl ödeyeceğim” diye kara kara düşünen Mehmet Şimşek, Cumhurbaşkanı’nın tam desteğiyle Merkez Bankası Başkan ve yardımcılarını da atayarak kendi kadrolarını sessiz derinden yerleştirdi ve hızlı başladı.
Cumhurbaşkanı uygulanan politika ile ilgili tek bir laf etmedi. Şu ana kadar her şey istendiği gibi gidiyor. Ama en ufak bir sendelemede yırtıcı ve alıcı kuşlar gibi atlayacaklarına şüphe yok.
Bu arada tuhaf ama Şimşek adını işitir işitmez neredeyse göbek atmadıkları kalan bir takım çevreler, bugün yıpratma yarışına girmiş görünüyorlar.
Acaba bu neyin işareti?
Faiz de faiz mi?