Memnun musunuz? İsrail, yıllar sonra yeniden Suriye’de
ABD’nin bizzat kurup yönettiği daha sonra ise tasfiye ettiği EL KAİDE’nin uzantısı HTŞ’nin Suriye’ye çökmesi, Türk medyasının bir kısmı tarafından sevinçle karşılanıyor.
Gören de “Esad gitti, demokrasi geldi” sanacak.
Oysa ki; Suriye artık demokrasinin D’sine bile hasret kalacak.
HTŞ’nin de Suriye’de egemen olan diğer güçlerin de demokrasi, insan hakları ve özgürlük diye bir derdi yok. Tamamı Suriye’yi paylaşılacak bir “ganimet” olarak görüyor.
Bunların başında ise HİZBULLAH’a çok ağır darbeler indirerek hem Esad’ın kolunu kanadını kıran hem de HTŞ’nin önünü açan İsrail geliyor.
Suriye Ordusu’nu yorarak etkisiz hale getiren ve HTŞ’ye ülkeyi teslim ettiren İsrail, yarattığı boşluktan faydalanarak 56 yıl sonra Suriye topraklarına giriyor.
Gazeteci Hasan Sivri bu durumu şöyle özetliyor: “İsrail, Suriye'nin en yüksek dağı Cebel el-Şeyh'e (Hermon dağı) bayrak dikti. Lübnan ve Şam içlerine kadar olan coğrafyayı, Bekaa vadisine giden ana yolu ve Hizbullah'ın dağın kuzeyindeki ikmal hatlarını/kaçak yolları gözetleyip kesecek büyük bir avantaj kazandı İsrail.”
Türkiye’de kimse Esad aşığı değil…
Esad’ın başında olduğu yönetimin anti demokratik uygulamalarını da kimse tasvip etmiyor.
Ancak bu gerçek “Esad gitsin yerine ABD destekli şeriatçı HTŞ gelsin” demenin de mazereti olamaz.
İsrail yarattığı o boşluğu dün gece kendisi açısından faydaya çevirdi ve çok önemli kurumları yerle bir etti.
Altyapısı ve ekonomisi çökmüş olan Suriye, öyle bir hale getirildi ki artık uzun süre belini doğrultamaz.
Zaten ABD ve İsrail’in istediği de bu idi.
İsrail’in etrafında güçlü bir devlet olsun istenmiyor.
Bizim “Yeni Osmanlıcılar” her türlü uyarımıza rağmen olan biteni anlamak istemedi ve “Suriye tuzağı”na düştüler.
Bunun acısını hep birlikte çekeceğiz. Uzun bir süre sınır komşumuzun kim olduğunu bile anlayamayacağız.
Çünkü sınırımızda artık “sahipsiz ve tutanın elinde kalan” bir Suriye var…