Ancak güzel oyuncu, bir süredir setlerden uzak kalmayı tercih etti. Son yıllarda kendisini geri plana çeken Boluğur, bu durumu şöyle açıklıyor:
"Sürü psikolojisiyle sürekli bir işte yer almanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Gelen teklifleri değerlendirip kendim için en iyisini seçmeye çalışıyorum."
'SADELİKTEN YANAYIM'
Boluğur, son yıllarda iyice artan estetik takıntısını da eleştiriyor. Kadınların tek bir kalıba sokulmaya çalışılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getiren oyuncu, bu durumun insanların iç dünyasındaki mutsuzluktan kaynaklandığını şöyle anlatıyor:
"Özgüvenli olmamızda dış görünüşümüzün etkisi var ama insan sadece bundan ibaret değil. Hayatta biraz sadeliği ön planda tuttuğum bir evredeyim.
Belli kalıpların içine girmeyi sevmiyorum, doğal halimi beğeniyorum. Bence hiçbir şey yapmamak da çok seksi oluyor. Kendinizi bulduğunuz noktada dışarıyı önemsememeye başlıyorsunuz.
Bu güzellik kurallarını kim koydu ki? İnsana cool'luk katan şey tamamen kendi aurasıyla ilgili. Eskiden şort-bot giydiğimde kendimi iyi hissediyordum.
Bu güzellik kurallarını kim koydu ki? İnsana cool'luk katan şey tamamen kendi aurasıyla ilgili. Eskiden şort-bot giydiğimde kendimi iyi hissediyordum.
Artık bunları yapmıyorum. Hatta ince kaş modası olduğunda kaşlarımı jiletlemiştim. O kaş modası bizi bitirdi. Üzüldüm bu duruma ve daha sonra gidip hafif doldurtmuştum."
"Estetikten kusacağım. Kim ne yaptırıyorsa yaptırsın ama kendi adıma bir şey yapmayı sevmiyorum" diyen Boluğur, sözlerine şöyle devam ediyor: "Benim yüzüm bu. Önemli olan malzemeyi ön plana çıkartmak. Burnunuz hokka olsaydı daha mutlu olmayacaktınız.
Bunların hepsi zaten mutsuzluktan ibaret. 'Hepimiz aynı ölçüde olup şu kadar boya sahip olursak ideal güzellikteyiz' diye bir şey yok. Bu bir sistem dayatması.
Balık etli bir kadının da kendi içinde bir hoşluğu vardır. Marilyn Monroe daha geniş kalıplı bir kadındı, ona çirkin mi diyeceğiz? İnsanların çok fazla bedeniyle oynaması tamamen dayatmadan ibaret.
Bir dönem elbiselerde daha dolgun dursun diye göğüs estetiği yaptırmıştım, şu anki kafamla son derece gereksiz buluyorum. Takı takmaya da biraz uzağım.
Bu konuyla ilgili bir obsesyonum oldu. Üst üste taktığım takılar vardı. Sonra daha sade bir hale geçtim."
'HATALARIM OLDU'
Ünlü oyuncu, hayatta edindiği birtakım tecrübelerin kendisini yönlendirdiğini söylüyor: "Hatalarım da oldu çünkü mükemmelliğin bir illüzyon olduğunun farkına vardım.
Bize sunulan paketin içinde güçlü olma durumu var. Biz insanız, düşüp kalkabiliriz. Hayatımın akışında kendimi izlerken yönümü değiştiriyorum.
Bu da tecrübeyle olabilecek bir şey. Kendi hayatımın başrolündeysem kendim yazma hakkım var."
'ARKADAŞLARIM BANA SABAH ŞEKERİ DİYORDU'
Okul yıllarında farklı bir iş yapmak istediğini belirten Boluğur, "Lise döneminde yakın arkadaşlarım beni sabah şekeri ve geleceğin sunucusu olarak addetmişlerdi.
Çünkü 'Mezun olduktan sonra ne yapmak istiyorsun?' diye sorduklarında 'Sunucu olmak istiyorum' diye cevap verirdim. Sonrasında oyunculuk öne çıktı" diyor.
'OKUDUĞUM KİTAPLARLA HAYATA BAKIŞ AÇIM DEĞİŞTİ'
İlişkilere bakış açısından da bahseden Boluğur, şunları söylüyor: "İnsanlar 'Elimdeki en iyisi budur' deyip, birçok konuda tavizler verip sabır gösterebiliyorlar.
Ben bu noktalarda daha sert bir duruş sergiliyorum. Prensiplerim var ve bu prensiplerin içinde kalabiliyorum. Sırf bir şeyler gerçekleşsin diye orada duramıyorum.
'İyi bir evliliğim, sevgilim var, şu kadar parası var' gibi garip düşüncelere sığınmayı yanlış buluyorum. Yanlış bir yerde olmaktansa mevcut dünyamda kendi içimde kalırım. Kendime saygı konusunda okuduğum kitaplar bana çok yardımcı oldu."