Arkeolojik kazı çalışmaları için Eski Mısır'da çalışan bilim insanları, kazdıkları mezar çukurlarının derinleştikçe içinden çıkanları görünce hayrete düştü. Mezarların içinde 3500 yıl öncesine ait 12 parça kesilmiş insan eli olduğu ortaya çıktı. Kalıntıların çoğu erkeklere aitti ancak ilk tahminlere göre, bir kadına ait kalıntılar da bulundu.
ŞOK EDEN BİR GERÇEK
3500 yıl öncesine ait oldukça düzgün bir biçimde kesilmiş insan ellerinin bulunması, şok bir gerçek olsa da aynı zamanda tarihe de ışık tuttu. Bilim insanları, kesilmiş ellerin "Şeref Altını" ritüeli sebebiyle yapıldığını biliyordu ancak tarihinin bu denli eskiye dayandığı bilinmiyordu. Araştırmacılar, MÖ 1550-1077 yıllarına ait Mısır mezar yazıtları ve tapınak kabartmalarında böyle bir ritüel olduğunu öğrenmişti fakat son buluntular, aslında bu ritüelin çok daha geçmişe dayandığını ortaya çıkardı. Fransız antropolog Dr. Isabelle Crevecoeur, "Bu hassas bir iş. Bana göre, bunu bir ritüel için yaptıklarına dair iyi bir argüman." dedi. Dr. Crevecoeur, kemik çalışmasına doğrudan katılmadığını belirterek, "Kaba bir kesim belirtisi yok, çok dikkatli bir şekilde yapıldığını gösteriyor. Balta veya benzeri bir şeyle değil." dedi.
ÜÇ ÇUKURDA KEŞFEDİLDİ
Eller, günümüzde Avaris antik kentinin adı olan Tell el-Dab'a'da bulunan, yıkılmaya yüz tutmuş Hiksos sarayının avlu kalıntıları içindeki üç çukurda keşfedildi. Ekip, bu 'ganimetlerin' 'ön kola bağlı tüm parçalar çıkarıldıktan sonra, eller, parmaklar genişçe açılarak, özellikle avuç içleri hizasında olacak şekilde yere konuldu' şeklinde raporladı.
YAŞ VE CİNSİYETLERİ İNCELENDİ
Alman-Avusturyalı ekip tarafından gerçekleştirilen dikkatli kemik anatomisi analizi, ritüel sebebiyle kesildiği düşünülen el parçalarında yapılan inceleme, ellerin hangi yaşta ve hangi cinsiyette kişilere ait olduğunu bulmada oldukça yardımcı oldu. Bu osteolojik çalışmanın, sergilenen kemiklerin şeklinin diğer nedenlerini elemeye yardımcı olmak için, gömülme, çürüme ve koruma süreçlerinin 'tafonomik' bir çalışmasını da içerdiğini söylediler.
12 ELDEN SADECE 1 TANESİ KADINA AİT
Ancak kemiklerin daha basit biyolojik analizleri de yapıldı. Erkeklerin işaret parmaklarının, kadınların yüzük parmaklarından daha uzun olduğu bilindiğinden, ellerin 11'inin erkek olduğu belirlendi. Araştırmacılar, on ikinci elin bir kadına ait olma ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu dile getirdi. Her elin koptuğu sırada kemiklerin tam olarak oluştuğu ve ergenlik dönemini geçtiği göz önüne alındığında, en az yaşın 14 ila 21 arasında olduğu tahmin ediliyor.
BİR HİPOTEZ DAHA ORTAYA ATILDI
Ellerde yaşa bağlı bir dejenerasyon belirtisi görülmediği için üst yaş aralığının 60'ın altı olduğu tahmin ediliyor. Ekibin araştırmasında belirttiği gibi, "Bu kanıt, Antik Mısır'daki ganimet alma uygulamaları hakkında daha fazla ayrıntı sağlıyor." denildi. Antik Hiksos halkının, Hiksos saray avlusunda bulunan kesik elleri, bu yerlere koymalarının başka bir sebebi olarak 'tekrarlayan propaganda amaçlı' olabileceği hipotezini ortaya attılar.
ELLER, İNSANLAR HALA CANLIYKEN Mİ KESİLDİ?
Ancak araştırmacılar, ellerin ölü mü yoksa yaşayan bireylerden mi alındığının henüz belli olmadığını ancak ölüm sertliği başlamadan önce veya bittikten hemen sonra 'çukura yerleştirildiklerinde yumuşak ve esnek olmaları gerektiğini' belirttiler. En olası senaryo, vücudun geri kalanından çıkarıldıktan 24 ila 48 saat sonra çukura yerleştirilmiş olmalarıdır.
İŞGALCİLER TARAFINDAN GETİRİLDİ
Kesik antik ellerin incelenmesinde Almanya'nın Göttingen Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Avusturya Bilimler Akademisi'nin de aralarında bulunduğu dört üniversite işbirliği yaptı. Avusturyalı arkeolog Dr. Manfred Bietak, Science dergisinin haber merkezine yaptığı açıklamada, 'Şeref Altını' ritüelinin Mısır'a muhtemelen işgalci Hiksoslar tarafından getirildiğine inandığını söyledi.
SAVAŞ ARABALARI VE SİLAHLARI TANITTILAR
Mısır'ı yaklaşık bir asır boyunca yöneten Hiksoslar, o dönemde büyük olasılıkla Doğu Akdeniz'den gelerek, Kuzey Afrika'daki bu medeniyete savaş arabaları ve yeni tip silahlar tanıttılar. Uzmanlar, 'Eski Mısırlıların yaşamları, alışkanlıkları ve tarihleri hakkında pek çok bilgi tapınak ve mezar duvarlarında tasvir edilmiş, papirüslere ya da farklı kaynaklar üzerine kaydedilmiştir' dediler.