"Mezarımın başında her zaman dalgalanacak bir ay yıldızım olsun yeter bana..."
Bazı insanlar vardır ki değerleri ve söyledikleri ancak onlar öldükten sonra anlaşılır…
Ve söyledikleri bugünlere ışık tutar…
Söyledikleri bugünlerde daha çok anlam kazanır…
İşte bunlardan biri de Tuncelili Kamer Genç’tir…
Zamanında Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası ve güvenliği için Meclis’te tek başına güçlü bir muhalefet partisi gibiydi…
Size bugün Kamer Genç’i biraz anlatmak istiyorum.
Kamer Genç 1940'ta Tunceli'nin Nazımiye ilçesine bağlı Ramazanköy'de fakir bir ailenin çocuğu olarak doğmuştu.
Babası Ali Genç yazları İstanbul Silahtarağa'da amelelik yapmaktaydı.
Ama Kamer Genç hemen her Tuncelili gibi okuma sevdalısıydı.
Aslında hayatını kazanmanın ve hayatta başarılı olmanın tek yolu da buydu onun için.
Başarılı bir öğrencilik hayatı geçirdi.
1960'ta Ankara'da Maliye Okulu'na yatılı olarak girdi.
Ancak okulun tamirata alınması nedeniyle öğrenimine bir süre Tunceli Lisesi'nde devam etmek zorunda kaldı. Tamirat bitince Maliye Okulu'na geri döndü.
Bir yandan da babasının yanında amelelik yapıyordu…
Bu dönemde kardeşi Hıdır kızamık hastalığından yaşamını yitirmişti…
Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ni (şu anki adıyla Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi) kazandı ve 1966’da bitirdi.
Üniversite eğitimi esnasında Maliye Bakanlığı'nda staj da yaptı ve Bingöl'de vergi kontrol memurluğu yaptı….
1966 yılında girdiği Danıştay sınavını kazandı.
İLKOKUL AŞKI İLE EVLİLİĞİ
1966'da Danıştay sınavını kazandıktan sonra köyüne dönerek ilkokuldan beri tanıdığı ve Tunceli Lisesi'nde beraber okuduğu Sevim Genç'i ailesinden istetti.
Ancak Sevim Genç'in babası durumu olumsuz karşıladı.
Ankara'nın Solfasol köyünde öğretmenlik yapmakta olan Sevim Genç ise babasına rağmen Kamer Genç'in evlilik teklifini kabul etti.
1967 yılında evlendiler.
Seçkin ve Seçil isimli iki çocukları oldu.
1974-1976 yılları arasında Paris'te bulundu.
Danıştay tetkik hâkimliği ve Danıştay savcılığı görevlerini yaptı.
Ancak Danıştay'daki görevi 12 Eylül'ün ardından son buldu…
12 EYLÜL SONRASI…
1981 yılında Tunceli’den Danışma Meclisi Üyeliği'ne ve Başkanlık Divanı kâtip üyeliğine seçildi.
1983'te çok partili yaşama yeniden dönüşle birlikte Kamer Genç siyasete atılmak istemiş ve Tunceli'den bağımsız milletvekili adayı olmaya karar vermişti…
Ama üyesi olduğu Danışma Meclisi'nde adaylığı veto edildi.
Bunun üzerine 1983-1987'de mali müşavirlik yaptı.
Ardından önce SHP ve sonra DYP’den olmak üzere dört dönem milletvekili seçildi.
1993'ten 1995'e, 1996'dan 1999'a kadar ve 2001-2002 arası TBMM Başkanvekilliği yaptı.
2007 genel seçimlerine bağımsız olarak katılıp milletvekili seçildi.
1 Haziran 2010’da CHP'ye katıldı.
"SİZ ATATÜRK’Ü SAVUNARAK SOYKIRIMA UĞRAYAN DERSİMLİ KÜRTLERE İHANET EDİYORSUNUZ” DİYENLERE VERDİĞİ DERS NİTELİĞİNDE CEVAPLAR!
Kendisinin de katıldığı bir televizyon programındaki dört konuktan ikisi, bölücülük yaptığı için daha sonra kapatılan bir siyasi partinin iki üst düzey yöneticisiydi….
Programın ortasında malum partinin temsilcisi Kamer Genç’e hücum eder:
- "Siz Atatürk’ü savunarak soykırıma uğrayan Dersimli Kürtlere ihanet ediyorsunuz.”
Kamer Genç anında şu karşılığı verir:
- "O kullandığınız cümlede birkaç tane büyük yalan var.”
Malum partinin temsilcisi: Ne imiş o?
Kamer Genç: “Birincisi Dersim bir ilin değil bölgenin adıdır ve benim ilim Cumhuriyet'le beraber Tunceli olmuştur.”
Kamer Bey devam eder:
“İkinci husus Dersim’de olanlar soykırım değil, yeni kurulan bir devletin başkaldıranlara karşı önlem almasıdır.
Bir başka yanlışınız ise Tunceli asla Kürt değildir. Biz Hazar kökenliyiz. Dilimiz de sizden farklı, yani ne Kırmançi ne de Zazaca konuşuyoruz.”
Malum partinin temsilcisi: Seyid Rıza’ya ne diyeceksin?
Kamer Genç: “İngilizlerin oyununa gelmiştir. Tuncelililerin o dönem önderi, Atatürk’ün yoldaşı olan Diyap Ağa’dır... O yıllarda Şeyh Said ve Seyid Rıza’yı kullananlar şimdi PKK’yı kullanıyor.”
İşte Kamer Genç’i bu millî duruşu için seviyor ve saygı duyuyorum.
Kamer Bey’in şu sözü de hepimize ders niteliğinde alkışlanacak güzellikte ve tarihi niteliktedir:
- “Ben Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde okuyup milletvekili oldum. Cumhuriyet olmasa kuldum."
FETÖ’YE KARŞI ÇOK ÖNCEDEN UYARMIŞTI
Genç, 2009 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yaptığı konuşmada iktidarı Fetullah Gülen'e karşı da uyarmıştı. Sanki olacakları önceden görmüştü…
Kamer Genç konuşmasında, "Fethullah Gülen, kimdir bu arkadaşımız? Ne yapmak istiyor? Türkiye'deki sermayesi nereden geliyor? Acaba Türkiye'deki rejimdeki rolü nedir? Bunları bir araştıralım. Niye çekiniyorsunuz? Bunun en büyük zararını siz çekeceksiniz. Ben çekmem. Benim zaten düşüncelerim belli. Araştıralım. Türkiye için çok büyük bir tehlike" demişti.
Ne acıdır ki Genç’in konuşmasından rahatsız olanlar Genç'in sözünü keserek üstüne yürümüştü…
MEZARIMIN BAŞINDA HER ZAMAN DALGALANACAK BİR AY YILDIZIM OLSUN YETER BANA...
İşte bu kıymetli Türk siyasetçisi, 22 Ocak 2016 tarihinde pankreas kanseri tedavisi gördüğü hastanede 75 yaşında öldü.
Ve vasiyeti ise; “Bana bir şey olursa, beni Türk bayrağına sarın ve Tunceli’ye gömün, öyle şaşaalı bir mezarım olsun istemem sadece mezarımın başında her zaman dalgalanacak bir ay yıldızım olsun yeter bana...” idi… (*)
Cenazesi vasiyeti sebebiyle Tunceli'nin Nazımiye ilçesine bağlı Ramazanköy'de Türk Bayrağına sarılarak defnedildi.
Allah rahmet eylesin, mekânın cennet olsun inşallah…
UMARIM KAMER GENÇ’İ ÖRNEK ALIRLAR…
İşte Atatürk’ün, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına (ahalisine) Türk Milleti denir" tarifindeki Türk Milleti’nin asil evladı seni hiç unutmayacağız…
Umarız bugünkü siyasiler de;
- Anayasa'daki Türklük tanımından rahatsız olan,
- Türkiye Cumhuriyeti’nde özerklik ya da federasyon isteyen,
- Türkçe'den başka devlet dili olmasını isteyen,
- Anayasa'da etnik kökene dayalı birden fazla kurucu halk tanımlanmasını isteyen,
- Din ve mezhep ayrımcılığı yapan, ırkçı, faşist, etnik ayrımcı, bölücü, din ve mezhep bezirgânlarına karşı Kamer GENÇ’i örnek alırlar da gerekli cevabı verirler…
Kamer Genç’in, “sözde çözüm , özde çözülme” yıllarında TBMM kürsüsünden söylediği o sözleri şimdi yeniden hatırlamak, hatırlatmak zamanıdır maalesef…
- "Eğer bir memleketin bağımsızlığı gidiyorsa, susuyorsanız… Eğer bir milletin adı ve bayrağı gidiyorsa, susuyorsanız… Yok eden bir kitleye karşı susuyorsanız, namussuzsunuz, onursuzsunuz, şerefsizsiniz.”
- "Ulan madem Türk değilsiniz, ne işiniz var milletin meclisinde? Kimin adına anayasa yapıyor, kimin adına çözüm arıyorsunuz?”
Unutmayalım biz hep birlikte Türk Milletiyiz!
Allah Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza dek korusun…
Kaynak
(*) https://www.reformhaber.com/hicbir-zaman-anlamadilar-onu