"Türkiye'de 'Kürt sorunu' diye bir sorun yoktur!"

MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter, TV100'de yayımlanan Siyaset Alanı'na konuk olarak gündeme dair açıklamalarda bulundu.

TV100'de yayımlanan Siyaset Alanı'nın konuğu, MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter, Hande Aydemir'in sorularını yanıtladı.

Geçtiğimiz günlerde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, "Ben Cumhurbaşkanı adayı değilim, Başbakan adayıyım" sözlerini değerlendiren Yönter, "Zillet ittifakının adayı milletin umurunda değil. Zillet ittifakını oluşturan partilerin gündeminde cumhurbaşkanını seçmek. Madem o kadar konuşuyorsunuz, çıkartın milletin önüne herkes öğrensin. 2023'e giderken zillet ittifakı dağınık, henüz adayını dahi netleştirmiş değil. Yatıp kalkıp Millet İttifakı’nın adayının kim olduğu konuşuluyor. Kim olacaksa olur. Cumhur İttifakı’nın hamdolsun adayı belli" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de Kürt sorunu diye bir şeyin söz konusu olmadığını söyleyen Yönter, "Sayın Genel Başkanımız, CHP Genel Başkanı'nın bir milli güvenlik sorunu olduğunu ifade etti. Haksız mı? Millet bunu görüyor, değerlendiriyor, notunu alıyor! Hiç kimse Türk milletinin ferasetiyle alay etmesin. Demirtaş'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili görüşmek sarf etmek sadece hezeyanla, sadece cehaletle izah edilemez!" dedi.

"Sözde Kürt sorunu!"

"Kürt sorunu var mı?" sorusuna yanıt veren Yönter, "Sözde Kürt sorunu, Türkiye'nin önündeki en büyük tuzaktır. Türkiye'de Kürt sorunu diye bir sorun söz konusu değildir. Bu mesele tamamen emperyalizmin elinde imal edilmiş, bir ihanet, bir işgal projesidir. Kürt sorunu yoktur. 'Kürt sorunu var' diyen, Kürt kardeşlerimizi sorun olarak gören ahlaksızlardır, aymazlardır" ifadelerini kullandı.

"Göç meselesi beka konusudur"

Türkiye'deki göçmen meselesine değinen Yönter, "Biz düşmüşe el kaldırmayız" dedi. Avrupa'nın en çok tartıştığı ve düşündüğü konunun göçmen meselesi olduğunu söyleyen Yönter, "Göçmen meselesi beka konusudur. Ülkemizin demografik istiklalini düşünmek zorundayız. Suriye'den gelenler, onların gelmesine sebep olan olaylar kesildikten sonra mutlaka ve kesinlikle kademeli bir şekilde geldikleri yerlere gönderilmeli orada yaşamaları için yardım edilmelidir" diyerek bu sorumluluğun yalnızca Türkiye'de olmadığını, tüm Avrupa Birliği ülkelerinin de sorumluluk alması gerektiğine vurgu yaptı.