Muharrem ayı nedir, ne zaman başlıyor? Aşure günü 2022 Muharrem ayının kaçı, hangi gün? Aşure gününde oruç tutulur mu?
Hicri yılbaşının ilk ayı olarak kabul edilen Muharrem ayı, Temmuz ayının son günlerinde en çok merak edilen konulardan biri oldu. Sözcük anlamı haram olan, yasaklanan anlamına gelen Muharrem ayında aşureler pişirilir, çeşitli ibadetler yapılır. Peki, Aşure gününün içinde olduğu Muharrem ayı nedir, ne zaman başlıyor? Aşure günü 2022 Muharrem ayının kaçı, hangi gün? Birçok Müslüman bu mübarek ayda oruç da tutuyor. Öyleyse, Aşure gününde oruç tutulur mu?
Aşurelerin pişirildiği ve dağıtıldığı, çeşitli ibadetlerin yapıldığı mübarek ay sayılan Muharrem ayı, Hicri yılbaşının ilk ayıdır. Bu ayda, Cahiliye döneminde yaşayan Araplar, bencilliklerinden kaçınmış ve birbirlerine savaş açmayı yasaklamışlardır. Temmuz ayının sonlarında yaklaştığımız şu günlerde, birçok vatandaş "Muharrem ayı nedir, ne zaman başlıyor?" sorusunu aratmaya başladı. Aşure gününün de içinde olduğu bu ayda yapılan ibadetler de merak edilen bir diğer konu. Peki, Aşure günü 2022 Muharrem ayının kaçı, hangi gün? Aşure gününde oruç tutulur mu? İşte tüm detaylar..
MUHARREM AYI NEDİR, NE ZAMAN BAŞLIYOR?
Muharrem ayı Hicri yılbaşının ilk ayıdır. Arapça bir kelime olan Muharrem, haram olan, yasaklanan anlamlarına gelir. İslamiyet Öncesi Dönem (Cahiliye Dönemi)'nde Araplar, bu ayda bencilliklerinden kaçınmış ve birbirlerine savaş açmayı yasaklamışlardır. Anlamı Müslümanlar için oldukça büyük olan bu ay, 2022 yılında 30 Temmuz Cumartesi gününe denk gelmektedir. Tahıllar, meyveler, kuru meyveler ve kuruyemişlerden oluşan bir tatlı olan aşurenin yapıldığı 'Aşure Günü' de yine Muharrem ayı içerisindedir.
AŞURE GÜNÜ 2022 MUHARREM AYININ KAÇI, HANGİ GÜN?
Aşure Günü ise Muharrem ayının 10. günü olarak kabul edilir. 2022 yılında Aşure Günü, 8 Ağustos Pazartesi gününe denk gelmektedir. Muharrem ayının bittiği tarih olan 27 Ağustos 2022'ye kadar Müslümanlar bu ayın mübarek bir ay olduğuna inandığından oruçlar tutar, Kur'an okurlar ve namaz kılarlar. İbadetlerde artış yaşanan Muharrem ayında, Hz. Muhammed (s.a.v.) 10 Muharrem'de birkaç kere oruç tutmuş ve Müslümanlara da tutmalarını tavsiye etmiştir.
Bundan dolayı Muharrem ayında oruç tutmak sünnet kabul edilir.
İbn Abbas r.a. ise bu konuyu şöyle ifade etmiştir:
"Rasulullah s.a.v. Medine'ye gelince yahudilerin Aşure günü oruç tuttuklarını gördü ve onlara bu tuttuğunuz oruç nedir, diye sordu. Dediler ki:
"Bu hayırlı bir gündür. Allah o günde Firavun'u ve adamlarını suda boğdu, İsrailoğulları'nı düşmanlarından kurtardı. Hz. Musa a.s. da (şükür ifadesi olarak) o gün oruç tuttu. Biz de Allah'a şükretmek için bu orucu tutuyoruz"
"Ben Musa'ya sizden daha yakınım, buyurarak o gün oruç tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını söyledi". (Buharî, Savm, 69, Enbiyâ, 22)
Rasulullah (s.a.v.) Ramazan orucunun farz kılınmasıyla bu orucu isteğe bırakmış, ayrıca Muharrem'in sadece 10'unda değil, Yahudilerle aynı olmaması için bir gün öncesine ya da sonrasına bir günlük oruç daha eklenerek tutulmasını tavsiye etmiştir. (Buharî, Savm, 69)
Muharrem ayı içerisinde oruç tutmak müstehabtır. Bu ayın başında, sonunda veya ortasında yani 13, 14, 15’inci günlerinde ya da 9, 10 veya 10 ve 11’inci günlerinde oruç tutulabilir.
Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır: “Ramazan orucu dışında en faziletli oruç, Allah’ın ayı Muharremde tutulan oruçtur. Farzlar dışında en faziletli namaz da gece namazıdır.” (Müslim, Sıyâm, 202-203; Ebû Dâvûd, Savm 55; Tirmizî, Salât, 212; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl, 6)
AŞURE GÜNÜNDE ORUÇ TUTULUR MU?
Muharrem ayının 10. günü olan Aşure gününde oruç tutmak bazı alimlere göre sünnet kabul edilir. Zira, Hz. Muhammed (s.a.v.) de 10 Muharrem'de oruç tutmuş, Müslümanlara da tavsiye etmiştir. Hz. Peygamberin (s.a.s.) yahudilere muhalefet için ertesi sene âşûrâ orucunu Muharrem'in dokuzuncu günü de tutacağını söylemesi (Ebû Dâvûd, Savm, 66); bu orucun Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu veya onuncu ve on birinci günlerinde tutulmasının daha doğru olacağına işaret etmektedir (Bkz. Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 52; Abdürrezzâk, el-Musannef, IV, 287).