Muharrem İnce, CHP Genel Merkezi'ni suçladı
Sözcü yazarı Rahmi Turan'ın 'Külliye'ye Muharrem İnce gitti' iddiasına İnce'den cevap geldi. İnce, hakkında iddialara sert tepki göstererek, "Bu düpedüz Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'nde tasarlanmış bir oyundur, bir tezgahtır" diye konuştu.
Sözcü yazarı Rahmi Turan, "Beştepe'de Erdoğan'la görüşen CHP'li" başlıklı yazısında, bir CHP'linin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gizli bir görüşme gerçekleştirdiğini iddia etti.
Turan iddiasının kaynağı olarak Talat Atilla'yı işaret ederek Külliye'ye giden CHP'linin Muharrem İnce olduğunu söylemişti.
İnce, kendisi hakkındaki iddialara sert cevap verdi. İnce,"Bu düpedüz Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'nde tasarlanmış bir oyundur, bir tezgahtır" şeklinde konuştu.
İnce'yle görüşen Ahmet Hakan Hürriyet'teki köşesinde, CHP'li isimle arasında geçen diyaloğu aktardı.
"CHP Genel Merkezi'nde tasarlandı"
Kendisi hakkındaki iddiaların parti içinden çıktığını belirten İnce, "Bu düpedüz Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'nde tasarlanmış bir oyundur, bir tezgahtır. Bu tezgahın figüranlığını yapmak da 80 yaşında torununu düşünmek yerine günlük çıkarını düşünen bir gazeteciye kalmıştır." dedi.
"CHP'ye çöreklenmiş bir yapı var"
Ahmet Hakan'a konuşan İnce'nin açıklamaları şu şekilde;
CHP'ye çöreklenmiş bir yapı var. Para pul işlerine karışan bir çete... Para pul işlerinde de bu çete var, dedikodularda, kumpaslarda, yalan dolanda da bu çete var. Bu çeteyi CHP Genel Merkezi'nden def etmemiz lazım. Def edeceğiz.
"Partiden atılması lazım"
Artık muhatabımız Rahmi Turan değildir. Çünkü Genel Başkan'ın "Biliyorum, şaşırmadım, doğrudur" açıklaması var ortada... Söz konusu kişi ben değilim. Bu kesin! O zaman bu kişi kim? Bu soru hâlâ cevap bekliyor. Bu sorunun cevap bulması ve o kişinin partiden atılması lazım. CHP Genel Başkanı dedikodunun parçası olmaz, olamaz, olmamalı. Bu bizi üzer. Parti yara alıyor.
Şu saatten sonra ben artık yalanlama faslını bıraktım. "Saray'a giden CHP'li ben değilim" demek bile benim için züldür artık. Bu aşağılık iftirayı yalanlamaya bile tenezzül etmek istemiyorum.
"İlk kumpas değil"
Bu bana yönelik ilk kumpas değil. 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçim gecesi başladı bu kumpas... O geceyle ilgili dedikoduları, yalanları, iftiraları kimler devreye soktuysa bugünkü kumpasın arkasında da onlar var. 24 Haziran'da beni faka bastıranların hepsi CHP'lidir. AK Partililer yoktu o işin arkasında.
Kılıçdaroğlu'na eleştiri
Beni en çok yaralayan konu şudur: Sayın Genel Başkan, "Ben Cumhuriyet Halk Partililere kefilim, Cumhuriyet Halk Partisi'ne genel başkan olmayı düşünen bir CHP'li, saray kapısında icazet aramaz" dememiştir, diyememiştir.
Beni asıl üzen bir gazetecinin iftirası değildir. Beni asıl üzen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı'nın CHP'lilere kefil olmamasıdır, olamamasıdır. Tam tersine "Biliyorum, doğrudur, şaşırmadım" demiştir. Neyi biliyorsun? Çık, açıkla!
"Kılıçdaroğlu kabul etmedi"
Partim yara aldığı için ciğerim yanıyor. Genel Başkan'ı aradım. Birlikte fotoğraf verelim dedim. Bu belayı birlikte def edelim dedim. Parti yara alıyor, daha da yara alacak dedim. Görüşürüz, bakarız falan dedi. Kabul etmedi.
CHP Genel Başkanı, başaramayabilir. Ama CHP Genel Başkanı, partililerine güvenmek durumundadır. Genel Başkan, partililerine güvenmek yerine iftiralara, yalanlara "Doğrudur" demiştir. Beni asıl yaralayan işte budur. Ciğerim işte asıl o zaman yanar.
"Atatürk'ü sevmeyenler Genel Merkez'dedir"
Genel Başkan süreci yönetemiyor. Parti zarar görüyor. Diyorlar ki: "Kemal Kılıçdaroğlu zaten en güçlü olduğu dönemde. Niye böyle şeylere tevessül etsin ki?" Unutmayın: Siyasette güçlülük, göreceli bir kavramdır. Hatırlayalım: Yarıştığımız kurultayda kendisi bin imza toplamıştır, buna karşılık 700 oy alabilmiştir.
Bugün CHP Genel Merkezi'nde en az gözüken kişiler CHP'lilerdir. Atatürk'ü sevmeyenler Genel Merkez'dedir... "CHP kapatılsın" diyenler Genel Merkez'dedir. CHP'nin karşısında miting yapanlar Genel Merkez'dedir. Hepsi CHP'de yönetici konumundadır.