O bakış…
Yukarıdaki fotoğrafa dikkatlice bakın.
Ele geçirilmiş ya da teslim olmuş bir PKK’lı terörist.
Yaşı olsa olsa 23-24 civarında…
Elleri arkadan kelepçelenmiş ve muhayyel bir hedefe bakarak dalıp giden bu kadın teröristin beyninin içinde olmak isterdim.
O anda ne düşünüyor? Geçmiş hayatı mı gözlerinin önünden geçiyor, pişmanlık mı duyuyor, başına ne geleceğinden mi endişeli yoksa ailesiyle karşılaştığı zaman neler yaşanacağından mı?
Bu genç kadın, muhtemel ki çok küçük yaşlarda kandırıldı ya da kaçırıldı PKK tarafından. Önce HDP’li bir görevli onu partiye götürdü, oradan da ilgili kişilere teslim edilerek sevkiyat yapıldı.
Neler yaşadı bunca yıl?
Hangi korkularla, öfkelerle bilendi?
Ülkesinde gündelik yaşamını sürdüren genç kızlar gibi hayaller kurdu mu?
Sevdi mi, sevildi mi? Kalp kırıklıkları mı yaşadı?
Nasıl bir hayattı dağdaki?
Sözde ideallerine değdi mi şu an geldiği nokta?
Hiç mi ailesini düşünmedi? Annesini, babasını, kardeşlerini…
Öldürmek ya da yanındaki birinin öldürülmesini izlemek onu nasıl etkiledi?
Söz konusu olan bir kadın sonuçta, erkeklerden farklı işler duygusal mekanizması.
Misal, kendisi dağda tüm yokluk ve yoksunluklar içinde “TC’ye karşı” ölüme gönderilir ve masum insanların, ülkemizin Türk, Kürt, Çerkes evlatlarının kanlarını dökerken, Pervin Buldan, Selahattin Demirtaş gibi HDP yöneticilerinin çocuklarının yurt dışında en lüks otellerde, ünlü beach’lerde ellerinde Bloodymary, Guavaberry Kolada, Mojito ile safa sürerken görmek nasıl bir duygu?
Selahattin Demirtaş’ın karısı Başak Demirtaş, “Çocuklarım babalarına hasret” diye dram yaratırken kendisini en az on yıldır göremeyen anne ve babasının, kardeşlerinin neler hissettiklerini aklına getirdi mi?
Üzerinde haki renkli kıyafeti, yüzünün üstüne düşmüş saçından bir perçem ve o bakış…
Fotoğraftaki genç kadının gözleri, bakanı onun yaşadıklarına adeta ışınlıyor ve insanı ister istemez düşündürtüyor.
Korku, pişmanlık, hüzün, endişe, öfke, nefret ve belki de bir parça umudun harmanlandığı bu yüz ifadesi, o bakış beni çok etkiledi. Çünkü bu genç kadının, bu kız çocuğunun anne ve babası yerine koydum kendimi. Onlar yerine kahrolarak kendi çocuğumu düşündüm. O saniyeler içinde bile insan acı içinde kıvranıyor.
Tasavvur edin, küçücük kız çocuğunuz, daha 13 yaşında PKK’lı ve HDP’li kodamanlar tarafından dağa kaçırılmış, tam 10 yıldır ondan tek bir haber alamamışsınız. O yokluğun acısı sürekli kanayarak açık bir yara gibi yıllarca devam etmiş, kalp ağrınız artarak sizi bugünlere getirmiş. O, saçının teline zarar gelmesin diye büyüttüğünüz, ayağına taş değmesin diye gözünün içine baktığınız çocuğunuzun yıllarca, her gün ölüm haberini alma korkusuyla yaşamışsınız.
Ve sonra bir gün askerlere teslim olan yavrunuzun o bakışıyla karşılaşıyorsunuz internet haberlerinde.
Yok yok.
Allah kimseye vermesin böylesini.
Fotoğraftaki genç kadın gibi nice ana-baba kuzusu yüzlerce evladımız aynı durumda. Bir anne-babayı, çocuklarının PKK’lı örgüt ağalarının, Amerikan parasıyla semirmiş kaşar teröristlerin elinde neler yaşadığını düşünmek bile çıldırtır her halde.
Hepsine sabırlar diliyorum.
“Kürt halkı” diye diye kendi halkını halkı mağdur eden bir başka parti ve örgüt var mıdır yeryüzünde?
HDP’lilere çok kızgınım.
Hepsi kalpsiz ve vicdansız benim gözümde.
Mazlum çocuklarının kanıyla bir devletle hesaplaşmaya girdikleri ve ellerini onların kanıyla yıkadıkları için.
Piyonu oldukları ülkelere kendilerini fütursuzca sattıkları için.
Onları Türk siyaset sahnesinden silmeyen seçmenlerine de kızgınım. Hem kendi çocuklarını hem de “TC devletinin askeri” diye hedef aldıkları diğer ana baba kuzularını katleden bu örgütü hâlâ destekleyebilme değersizliğini, merhametsizliğini içlerine sindirebildikleri için.
Bu seçmenin oyunu almak ve böylece onları iktidara ortak yapıp geleceğin Türkiye’sini parçalanmış ve bölünmüş olarak dizayn etmek isteyenlerle ortak çalışan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başta, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun isimlerini de tarihin kara bir lekesi olarak buraya not düşüyorum.