Öcalan’a açık çağrı; Ya konuş ya sus!

Amerika’nın talimatıyla kurduğun terör örgütü bu ülkeye en büyük zararı verdi.

Senin gibiler yüzünden siyaset de kirlendi.

Senin gibiler yüzünden insanlar “Kürt’üm” dediği vakit yaftalandı, bazen ötelendi. Binlerce yılın kardeşliğini kimse bozamadı ama araya önyargılar ve acılar girdi.

Senin gibiler yüzünden amca çocuklarının biri askerde biri dağda birbirini vurdu.

Kandırılan genç kızlar, kumpaslar, pusular, ocaklara düşen kırk yıllık ateşler…

25 yıldır hapistesin.

Ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tüm siyasi hayatını ve partisini ikinci plana atıp “Önce devletim, önce milletim” şiarıyla sana ve DEM’lilere çok net bir çağrı yaptı.

Çağrısının arkasında durarak DEM Parti heyeti ile görüştü.

TBMM’de turlar atıldı.

Ama sen çıkıp iki kelimelik; “PKK lağvedilmiştir” cümlesini hâlâ kuramadın. Bu işin pazarlığı olmaz.

İlk açıklamanda; “Gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.” dedin.

İkinci açıklamanda; “Sürece ilişkin çalışmalar devam etmektedir. Bu konudaki hazırlıkları tamamladıktan sonra kamuoyuna gerekli açıklamalar yapılacaktır” dedin.

DEM Partililer de çıkıp, “Artık PKK lağvedilmelidir” diyemedi.

Oysa Sayın Bahçeli; “Öcalan gelsin, mecliste konuşsun” diyecek kadar ileri derecede bir çağrı yaptı.

Ben senin içeriden çıkmanı istemediğim gibi seni görmek de istemem. Ancak, “PKK lağvedildi” dedikten sonra senin nerede olduğun da beni ilgilendirmez. Milletin ve devletin selameti neyi gerektiriyorsa bir gazeteci olmanın ötesinde bu vatanın bir evladı olarak sineye çekmeye de razıyım.

Ama oyalama işi bitti!

O silahlar bugün de yarın da ABD uşaklarının kafasında “Türkler’in de Kürtler’in de TSK’sı” tarafından parçalanacak. Durmak yok!

Bu kez 2013-2014 döneminde değiliz.

10 yılda çok şey değişti.

Ağzından çıkacak iki kelimeye de bakıyor değilim!

Ben “terörsüz siyaset” ve “terörsüz Türkiye” istiyorum.

TBMM çatısı altında PKK ve ABD gölgesi istemiyorum.

DEM Milletvekillerinin de normalleşmesini istiyorum, onları da “Sadece Türkiye ve dünya mazlumları için” siyaset yaparken görmek istiyorum. Elbette siyasi çizgilerine karışacak değilim. Ancak “Terörsüz Siyaset” noktasında birleşmek zorundayız.

İşin hülâsası Abdullah Öcalan; “PKK lağvedilmiştir” çağrısı yapmayacaksan geç git! O vakit öldüğünde senin bu topraklara gömülmeni bile istemem!

Ben hiç kimseye değil, hiçbir yapı ve örgüte değil; önce Allah’a sonra devletime güveniyorum.

Üzerinde 5 vakit ezan okunan, peygamber (SAV) sevgisiyle dolu yurdumun kalkınmasını ve “dilde, fikirde, işte, teknolojide, kültürde, ekonomide, mazlumlara sahip çıkmada” dünyanın bir numaralı süper gücü olmasını istiyorum.

“TANJU BAŞKAN’IN HATASI NEYDİ?”

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan; “Yanan otel bizim alanımızda değil, bizim sorumluluğumuzda değil” minvalinde bir açıklama yapmak yerine;

1)Öncelikle insanlarımızı kurtarmaya odaklanalım

2)Cenazelerimizi defnedelim

3)Daha sonra oluşturulacak bilirkişi heyetinin raporlarını bekleyelim

4)Bu olayda belediyemiz dâhil olmak üzere hangi kişi ve kurumların sorumluluğu ve suçu varsa gerekeni yapmaya hazırız, deseydi şimdi bu tartışmalar olmazdı.

Ne gerek vardı “mücavir alan” falan demeye?

Ne gerek vardı televizyonlarda dert anlatmaya?

Bakın ben otelin bulunduğu Seben İlçesi’nin belediye başkanı ile de görüştüm. Kendisi olanı uhulet ve suhuletle anlattı.

Tanju Başkan biraz acele etti. Daha sakin hareket etseydi bu tartışmaların boyutu gereksiz yere büyümezdi.

Gelelim neticeye…

Bu olayda kimin, kimlerin ihmali varsa muhakkak ortaya çıkarılacaktır.

Başta bu otelden para kazanan otel yetkilileri olmak üzere kimler sorumluysa hesabını vermeli.

CHP Genel Başkanı da henüz kaynağı bilinmeyen “korsan rapor” yayınlayarak süreci maalesef siyasi alana çekmiştir.

Bizim canımız siyaset malzemesi değildir Sayın Özel!

SON SÖZ: Bugünkü yazımda son sözüm Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a… Sayın Başkan, İskitler’in orada, orta refüjdeki 20-30 yıllık onlarca ağaçtan ne istediniz de kökten kestirdiniz? Yazık değil mi? Madem hizmetleri askıya aldınız, bari ağaçlara dokunmayın, çevreye zarar vermeyin. Bir gün siyaset biter, geriye hizmetler kalır. Hizmeti olmayanın da ismi unutulur gider. Bu gün zirvedeyim sanırsın, yarın yanına gelen olmaz. Dünya böyledir.