Eski dönemlerde yaşayan bilim insanları hayvan ölümlerinden en çarpıcı olanın arılar olduğunu ve onların ölümünün dünyanı sonuna işaret ettiğini ifade etmişlerdi.
KORKULAN ÜLKEMİZDE OLDU
Ve korkulan sonunda ülkemizde yaşanmaya başladı. Yurdumuzun belirli bölgelerinde birçok arının öldüğü görüldü. Yaşanan kayıplardan dolayı araştırmacılar hemen harekete geçti.
"ARI ÖLÜMLERİ MEYDANA GELMEYE BAŞLADI"
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. Sedat Sevin, toplu arı ölümlerinde en önemli etkenin iklim değişikliği olduğunu belirterek, "Arıcılar ile görüştüğümüzde kimisi arılarının yüzde 50, kimisi yüzde 10, kimisi yüzde 5'inin öldüğünü söylüyor. İklim değişikliğinin getirmiş olduğu ani hava değişimleri, ani yağışlar, çok yüksek sıcaklıklar, kış mevsiminin yüksek sıcaklıkları buna bağlı olarak arıların kış uykusuna yatamamaları, bitkilerin çiçeklenme dönemlerinin kayması, var olan çiçeklenmelerin çok kısa sürmesi, arıların açlık durumu, bu sıcaklıklara bağlı olarak yeni hastalıkların, parazitlerin, bakterilerin, viral etkenlerin ortaya çıkması ve var olanların direnç geliştirmesi; bunların hepsi bir araya geldiğinde ciddi anlamda arı ölümleri meydana gelmeye başladı.
Dolaylı yoldan baktığımızda insan nüfusundaki artış, tarım ürünlerindeki yetersizlik, daha fazla tarım ürününün üretilmesi ve bunlarda kullanılan tarım ilaçlarının da arılara çok ciddi anlamda zarar vermesi. Bunların hepsi birleşince arılar gerçek anlamda ciddi bir sıkıntı ile karşı karşıya" diye konuştu.
DÜNYAYA ACİL EYLEM PLANI ÇAĞRISI YAPILDI
Dünyaya acil eylem planı çağrısında bulunan ve Türkiye'de yaklaşık 9 milyon koloninin olduğunu ifade eden Dr. Sevin, şunları söyledi: Sevin "Bu, çok ciddi bir rakam. Bu kolonilerden elde ettiğimiz verimi de değerlendirmek gerekiyor. Arıcılarımızın genel durumunu da incelememiz gerekiyor.
PROBLEM SADECE TÜRKİYE'NİN DEĞİL
Sadece Türkiye'nin değil; dünyanın büyük bir problemi de arıcıların yaş ortalaması, genç arıcıların yetişmemesi, var olan arıcılık sisteminin de eski yöntemlerle devam ettirilmesi bunlar da toplam olarak değerlendirildiğinde; arıcılıkta verim, kolon kayıplarına sebep olması kaçınılmaz bir sonuç oluyor. İklim değişikliği var; ancak bu iklim değişikliğine karşı ne yapmamız gerekiyor? Özellikle arı ve arıcılığa nasıl bir katkı sağlayacağız? Arı ve arıcılıkla ciddi bir eylem planının hazırlanması gerekiyor. Eylem planı içerisinde sadece Tarım ve Orman Bakanlığımız değil; üniversiteler, sivil toplum kuruluşları birlikte çalışması gerekiyor. Eylem planı içerisinde çok ciddi anlamda herkese iş düşüyor."
Arıcılık açısından yaşanan olumsuz durumların sonucunda yaklaşan tehlikeler olduğuna işaret eden Dr. Sevin, "Yeni parazitlerin yavaş yavaş Asya'dan Türkiye'ye, Türkiye'den de Avrupa'ya gitme durumu ile karşı karşıyayız. Bu hastalıklar çok hızlı bir şekilde ilerliyor. Türkiye'de belli başlı hastalıklar, parazitler var. Yeni gelecek hastalıklar noktasında neler yapabileceğini çok güzel bir şekilde anlatmamamız gerekiyor. Kış kayıpları oldukça fazla. Ankara'yı baz aldığımızda temmuz-ağustos aylarında bal sayımları tamamlandıktan sonra arıcı kolonisini güçlendirmezse, kışa hazırlamazsa kış döneminde kolonisi ölüyor.
"GERÇEK ANLAMDA BİR POLİTİKA OLUŞTURMAK GEREKİYOR"
Türkiye'de ve dünya genelinde arıcıların çok ciddi kayıplar yaşaması ve bu kayıplara bağlı arıların bal veya farklı ürünleri üretmedeki miktarındaki azalmalar ekonomik anlamda arıcıyı mutlu etmediğinde arıcılık bırakılıyor. Kontrollü bir mekanizma ile bakanlık, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek gerçek anlamda bir politika oluşturmak gerekiyor" diye konuştu.