Osman Kavala davasında dosyaların ayrılması neyi ifade ediyor?
Osman Kavala dosyası yönünden ihlallerin hala devam edip etmediğinin tasdiki için dosyayı AİHM’e gönderdi. Bu köşede de yazdım ve şu soruyu yöneltmiştim; Osman Kavala’yı tutuksuz yargılayıp, adli kontrole tabi tutsak ne kaybederiz ?
Bu bakış açısıyla dün Osman Kavala dosyasından gelecek kararı bekledim. Türkiye, Avrupa Birliği Bakanlar Komitesi’ne yaptığı savunmaya gerekçe olarak, Osman Kavala’nın AİHM’e konu davadan tahliye edildiğini, başka bir dosyadan dolayı tutukluluk halinin devam ettiğini bildirmişti. Daha önce yine bu köşede yazmış olduğum 30.11.2021 tarihli yazımda da detaylı olarak ifade etmiştim. Dört ayrı dosya birleştirildi ve Kavala’nın yargılanması tek dosya üzerinden devam ediliyor. Yani Bakanlar Komitesi, bu haliyle Kavala’nın başka bir ceza dosyasından dolayı tutuklu olduğunu hiçbir şekilde kabul edemezdi. Nitekim öyle de oldu ve Türkiye’ nin bu savunmalarına itibar edilmedi. İhraç protokolü devam ettirildi.
Süreç böyle devam ederken, bir gece Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün istifa ettiğini öğrendik. İsmail Saymaz’ın iddiasına göre, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, istifa edeceği hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da olduğu bir toplantıya katıldı. Gül, bu toplantıda Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması yönünde görüş bildirdi. Avrupa Birliği Bakanlar Komitesi’nin ihraç sürecinden de son derece rahatsızdı. Fikirlerinin etkin olmadığını ve karşılık bulamadığını görünce de, Abdülhamit Gül görevden affını istedi.
Dün görülen duruşmada ise bu defa Çarşı davası ve Gezi Parkı davası birbirinden ayrıldı. Bu ayırma aslında Türkiye’nin AİHM’e olan savunmalarını etkileyecek türden bir karar değil. Şöyle ki; Kavala ile ilgili Çarşı Davası sebebiyle, zaten bir tutuklama tedbiri bulunmuyordu. Kavala hakkında tutukluluğa gerekçe gösterilen dosya ise savcılık soruşturmasında, casusluk iddialarına ilişkin dosya. Yani şu anda Gezi Parkı dosyası olarak bilinen dosyada, Kavala 15 Temmuz darbe girişimi ve casusluk iddiaları ile de yargılanıyor. Hep söylüyorum; dosyanın esasına ilişkin bir bilgim yok. Kavala bu iddiaları yaptı, bir terörist ya da masum bir insan. Bir hukukçu olarak bunu bilemeyecek olduğumu açıkça ifade ediyorum. Hukuken tek problemimiz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olduğumuz ve bunu Anayasa m. 90/5’e göre de kanunların dahi üzerinde tuttuğumuz halde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına uymuyor olmamız. İnanın bana Kavala’ya adli kontrol ile imza ve yurt dışı yasağı tedbirleri dahi uygulasak, kurucusu olduğumuz Avrupa Birliği Bakanlar Komitesi’nden ihraç sürecimiz derhal duracak ve yargımıza güven bir nebze olsun artacaktır.